ABD'nin en büyük varlık sahibi bankası JP Morgan'ın yaptığı devasa bir al-sat (hedging) işlemi bankanın tek kalemde en az 2 milyar dolar zarar etmesine neden oldu Peki finansın Kabe'si olarak adlandırılan bir yerde böyle hatalar yapılabiliyorsa Türkiye'de neler yaşanabilir? Doç. Dr. Coşkun Küçüközmen anlattı
ABD'nin en büyük bankalarından JP Morgan Chase, borçlanma kağıtlarının temerrüte karşı sigorta maliyeti olarak sunulan CDS'lerde (Credit Default Swap) aldığı büyük pozisyonlar yüzünden son 6 haftada 2 milyar dolar kaybetti.
Söz konusu pozisyonların alınmasında ismi ön plana çıkan kişi ise bankanın 'Londra Balinası' lakaplı simsarı (trader) Bruno Michel Iksil. Fransa doğumlu olan Iksil, krizin ardından piyasaların düzelmeye başladığı ve faizlerin düşmesiyle kredi kanallarının daha da açılacağı öngörüsüyle hareket ederek nisan ayından bu yana en az 100 şirketin CDS'lerinde büyük pozisyonlar aldı.
Iksil'e karşı bazı hedge fonlar ve yatırımcılar ise piyasalarda iyileşmenin gecikeceği ve faizlerin yükseleceği yönünde pozisyon aldı. Son gelişmeler ışığında hedge fon şirketlerinin öngörüsü doğru çıkınca JP Morgan, 6 hafta içinde 2 milyar dolarlık bir zarar açıkladı. Bankanın hatalı yatırım stratejisiyle aldığı pozisyonlardan dolayı önümüzdeki 10 gün içinde 1 milyar dolarlık zarar daha açıklaması bekleniyor.
Peki nasıl oluyor da dünyanın en iyi eğitimli, en akıllı insanları böyle büyük hatalar yapabiliyorlar? Eğer oralarda böyle hatalar oluyorsa Türkiye'de neler olabilir?
Bu konuyu İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve uluslararası finans ve risk yönetimi konusunun uzmanı Doç. Dr. C.Coşkun Küçüközmen'e sorduk.
- JP Morgan neden önemli bir kurum?
JP Morgan dünyanın en büyük halka açık şirketi. Bilanço büyüklüğü 2 trilyon doların üzerinde. ABD'nin en büyük bankası, "Batmasına izin verilemeyecek kadar büyük (Too Big To Fail)" bankaların başında geliyor ki bu özelliği ile ABD finans sisteminin kendi içindeki en büyük tehdit unsuru. Spekülatif amaçlı hareketler durumunda ekonomiyi rayından çıkarabilir. Banka ayrıca RISK Magazine tarafından 2009 yılında dünyanın en iyi türev işlem yapıcısı (dealer) seçildi.
2009 yılı itibarıyla varsayımsal miktarı 290 trilyon dolar olan türev ürün sözleşmelerinin yüzde 95'i aralarında JP Morgan'ın da bulunduğu beş büyük finans kuruluşu tarafından gerçekleştirildi (diğerleri Citigroup, Bank of America, Morgan Stanley ve Goldman Sachs). Bu beş kurum aynı zamanda türev işlemlere ilişkin düzenleme metnini kaleme alan kurluşlar olarak da anılıyor.
- Bu büyük kayıp neden kaynaklandı ve bu öngörülemez miydi?
JP Morgan aynı zamanda kredi temerrüt swaplarının (credit default swaps, CDS) mucidi. Zaten ilk etapta 2 milyar dolar olarak açıklanan zarar CDS kaynaklı bir zarar. Konuya ilişkin olarak 10 Mart 2009 tarihinde yayınlanan bir haberde 31 Aralık 2008 itibarıyla Citigroup, Bank of America, HSBC, Wells and JP Morgan'ın türev işlemler kaynaklı toplam net 587 milyar dolar zarar yazdıkları ifade ediliyor. Aynı haberde Amerika'nın en büyük beş bankasının 145 milyar dolarlık destek paketi almalarına rağmen ekonomik durumun kötüleşmesi ile birlikte söz konusu pozisyonlardan ciddi büyüklükte zarar edecekleri vurgulanmış. Yani basında çıkan haberlerin ciddi bir takibi ve analizi her şeyi gözler önüne seriyor ve açıklıyor. Önemli olan hangi kaynaklardan haber almanız gerektiğini ya da hangi kaynakları takip edeceğinizi bilmek ve bu türde haberleri yorumlayacak bilgi altyapısına sahip olmak.
- Türk finans çevreleri bu tablodan nasıl sonuçlar çıkarmalı?
Başkalarının deneyimlerinden faydalanmak önemli. Sırf getiriye odaklanmak yanlış. Detaylar anlaşılması güç ve teknik unsurlar içeriyor. Riskler önemsizmiş gibi gelebiliyor. Türev ürünler neticede birer sözleşme, tasarım, yani yapılandırılmış finansal ürün (structured financial instrument). Alınıp satılan şey tek kelime ile "olasılık" yani ticaretini yaptığınız şey olasılıktan başka bir şey değil. Biraz daha basite indirgerseniz tahmin ve öngörülerinizin üzerine iddiaya girmek, kumar oynamak da diyebilirsiniz. Dolayısıyla Türk finans çevrelerinin çıkarması gereken en önemli sonuç bu işin risklerine odaklı bilinç oluşturma. Bunun yolu da eğitimden geçiyor. Ancak bu iş hem maliyetli hem de bu konuda yetişmiş eğitmen bulmak çok güç. Zira eğitmenin sadece kitap odaklı olması yetmiyor. Aynı zamanda alım-satım (securities trading) işlemlerine de vakıf olması gerekiyor.
- Biz de de benzer hatalar yaşanabilir mi?
Bizde de benzer hatalar yaşanması ihtimal dahilinde. Ancak bunu düzenlemeler yoluyla engellemek mümkün. Başkalarının hatalarını iyi analiz etmeki, açık kapıları bulup istismarın önüne önceden geçmek gerek. Bu çerçevede Volcker Kuralı olarak bilinen kuralın ve yüzlerce hatta birkaç bin sayfalık Dodd-Frank Yasası'nın bir analizini yapmak gerek. Bu da tabii ki kapasite, deneyim ve teknik altyapı işi, kolay değil.
- Finans alanında yöneticiler, insan kaynaklı riskleri yönetebilmek adına eğitiliyorlar mı?
Aslında bu alan doğrudan operasyonel risk alanına giriyor. Zira bu kapsamda üç temel risk var, insan, teknoloji ve doğal afetler. Bu konuda Basel-II düzenlemeleri ile birlikte bankacılık kesiminde ciddi bir algı ve farkındalık oluştu. Zaten BDDK yönetmeliklerinde de operasyonel risk konusu kapsamlı bir şekilde ele alınmış durumda. Ancak bu konunun eğtimi henüz emekleme aşamasında. Zira hem finans, hem hukuk, hem diğer teknik konuları bir arada harmanlama sürecine geçemedik.
- JP Morgan yaralarını sarmak için nasıl adımlar atıyor?
JP Morgan'ın şu an nasıl bir strateji geliştireceğini kestirmek güç. Bence şu an sadece dua ediyorlardır.