Kardiyoloji poliklinikleri ve acil servislere en sık başvuru nedenleri arasında çarpıntı yer alıyor. AKUT Kalp Damar Hastanesi Uzm. Dr. Selma Akdeniz, çarpıntının her zaman aritmi göstergesi olmadığını, normal kalp atım hızının artmasına yol açabilecek durumların da kişide çarpıntı hissi oluşturabildiğini söyledi. Bu durumlar arasında stres, yorgunluk, uykusuzluk, aşırı egzersiz, çay-kahve-kola gibi kafein ve tein içeriği yüksek içeceklerin tüketilmesi ile alkol ve sigaranın sayılabileceğini vurgulayan Akdeniz, "Ayrıca anemi ve tiroid hastalıkları gibi kalp dışı rahatsızlıklar da çarpıntı ve kimi zaman aritmi tetikleyicisi olabilir. Bu koşullarda çarpıntıya yol açan etkenlerden kaçınmak ya da altta yatan rahartsızlığın tedavisi gerekmektedir. Aritmiye bağlı çarpıntı yakınması tıbbi anlamda kaygı uyandırır ve kardiyak tedavi gerektirir" dedi.
Kalbin ritmik çalışmasındaki bozulma sonucunda oluşan hastalıklara aritmi denildiğini ve aritminin en fazla sıklıkla çarpıntı şikayeti oluşturmakla beraber baş dönmesi, bayılma ve bayıla yazma şeklinde de bulgu verebildiğini dile getiren Akdeniz, bazen çarpıntıya göğüs ağrısı ve nefes darlığı ya da halsizlik gibi başkaca yakınmaların da eşlik ettiğini dile getirdi.
*
YAKINMA SIRASINDA EKG ÇEKİLMELİ
Aritmilerin kalpte doğuştan olan bozukluklara bağlı olabileceği gibi sonradan gelişen hastalıklara da bağlı olabileceğini belirten Uzm. Dr. AKdeniz şöyle devam etti: "Doğuştan kaynaklanan aritmilerin çoğunluğu kalbin atriyumu (kulakçık) ve ventrikülü (karıncık) arasındaki normal iletim sistemine ek olarak aktif halde bulunan başka bir iletim yolunun (sinir lifinin) bulunması sonucunda meydana gelmekte. Bu bozukluklar hayati tehlike doğurabileceği gibi hiçbir tedavi gerektirmeyen masum bir durum olarak da karşımıza çıkmaktadır. Aritmiye neden olan diğer kalp kaynaklı hastalıklar arasında en çok görülenler hipertansiyon, koroner arter hastalığı, kalp yetmezliği ve yaşlılığa bağlı olarak kalp ileti sisteminde görülen bozukluklardır. Ayrıca kalp kapak hastalıkları da aritmilere yol açmaktadır. Bazı aritmilerin kendisi yandaş hastalıklarla birlikte kısmı felç ataklarına sebep olabilmektedir. Hastanın yakınması esnasında EKG çekilmesi tanısal değer taşımaktadır. Çarpıntı esnasında EKG ya da monitör kaydı ile aritmi belgelenememişse Holter EKG denilen cihazlar aracılığıyla 24 saatlik EKG kaydı alınarak aritmi belgelenmeye çalışılır. Tedavi gerektirip gerektirmediği hastanın şikayetlerine ve yaşam kalitesinin etkilenmesine göre karar verilmektedir."
*
FARKLI TEDAVİ ALTERNATİFLERİ
Aritmi tedavisinde ilaç ve kateter yöntemleri kullanıldığını söyleyen Akdeniz tedavi yöntemlerini de şu şekilde anlattı: "Özellikle doğuştan gelen ve daha çok yaşam kalitesini bozan sık tekrarlayan ritim bozuklarının kalıcı tedavisinde günümüzde elektrofizyoloji ve ablasyon denilen tedavi şekli başarıyla uygulanmaktadır. Elektrofizyolojik çalışma ilaç tedavisine rağmen zamansız ve sık nükslerle seyreden çarpıntı ataklarının tedavisinde kullanılan koroner anjiyografi benzeri bir yöntemdir. Katater laboratuvarında kalbe ana toplar damar aracılığıyla gönderilen özel kablo ve teller yardımıyla kalbin elektriksel sisteminin analizi yapılmakta ve kişide doğuştan itibaren fazla olarak bulunan, aritmiye yol açan sinir lifine tedavi uygulanmaktadır. Tedavi radyofrekans denilen ısı enerjisi vermek ya da criyo adlı soğuk enerji uygulanması şeklinde olabilir. Ablasyon yöntemindeki farklılık aritmi türüne göre değişmektedir. İşlem başarısı yüzde 95'tir. Katater tedavisi sonrası kişinin kullanmakta olduğu ritim ilaçlarına gerek kalmamaktadır. Tedavi sonrası aritmi nüks olasılığı yüzde 5-10 oranında değişebilir. İşlem sonrası nadir olarak girişim bölgesinde kanama ya da pıhtı oluşumu, ısı enerjisine bağlı kalp zarı inflamasyonu veya kalıcı kalp pili gerekesinimi gibi komplikasyonlar gelişebilir. Hayatı tehtid eden bazı ritim bozuklarında acil elektriksel şoklama tedavisi, kalıcı kalp pili ve kalıcı şok cihazları takılması gibi yöntemler kullanılmakta."