FİLİZ İÇKE
Atamıza özlemi dile getiren "Sarı Saçlım Mavi Gözlüm" türküsünü, onun sesinden dinleyip sevdik. Belki de duygularımız o kadar yoğundu ki türküyü dinlerken kimin söylediğinin de çok üstünde durmadık. Oysa Ardahan'ın sarp ve karlı yollarında, dağdan inen aç kurtların korkusu ile her gün sekiz kilometre yürüyerek okuluna giden kara yağız köy delikanlısından konservatuar eğitimli bir sanatçı, saygın bir siyasetçi olmaya uzanan müthiş bir hikayesi var bu sesin. Bu sese, türküsünün dışında da kulak vermek gerekiyor, zira söyleyecekleri var.
İşte karşınızda "Sarı Saçlım Mavi Gözlüm" türküsünün yorumcusu, İTÜ Devlet Konservatuarı Şan bölümü mezunu, emekli TRT sanatçısı, 21. dönem Ardahan Milletvekili Faruk Demir...
-Sizin sesinizle milyonların tanıyıp sevdiği Aşık Mahzuni Şerif'in "Sarı Saçlım Mavi Gözlüm" türküsü sizden daha meşhur. Bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Bu durum popüler olmamamdan kaynaklanıyor. Böyle bir kaygım da yok. Bu türküyü meşhur olayım diye okumadım. Bir arkadaşım Kanal B'deki televizyon programımda söylemişti. İlk kez ondan dinledim ve çok sevdim. Daha sonra da ben seslendirdim. Sonrasını biliyorsunuz zaten...
Konserlere gidiyorum, adımı anons ediyorlar. Kepki yok.. Sarı Saçlım Mavi Gözlüm'ün müziği başlayınca "Aa, O adam bu adammış" diyorlar. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum. (gülüyor).
-Türküyü albüme koyma fikri nasıl oluştu?
Programda öyle çok istek geliyordu ki, bir süre sonra herkes CD kaydını istemeye başladı. Binlerce CD kaydı gönderdik, baktık baş edemiyoruz albüm çıkarmaya karar verdik. İsteklerin yoğunluğu karşısında albüm yapmaya zorlandım diyebilirim.
-Çağırıldığım her konsere gitmiyorum dediniz. Bu seçiciliğinizi milletvekilliği yapmış bir siyasetçi olmanıza bağlayabilir miyiz?
Ben hiçbir zaman eğlence kültürüne yönelik müzik yapmadım. Eğlence kültürü de saygın bir iş ama benim ruh halim, kafa yapım daha çok dinletiye yönelik. TRT'de de uzun yıllar hep bu çizgide çalıştım. Aynı zamanda dediğiniz gibi hem siyasi kimliğimin hem de Sarı Saçlım Mavi Gözlüm'ün yüklediği bir ağırlık var omuzlarımda.
-Hiç olumsuz tepki aldınız mı? Mesela Atatürk sevgisini kullandığınızı söyleyenler oldu mu?
Aklıma gelmedi değil. Bu çok bıçak sırtı bir konu. Bunu dengelemek için de çok dikkat ettim. Türkü meşhur olmuştur, herkes bilir ama beni bilmez kimse. Bilsinler diye bir gayretim de yok. Sonuçta işimi iyi yaptığımı düşünüyorum. Yorumcuyum, konservatuar şan bölümü mezunuyum. TRT'den emekli bir sanatçıyım. Yani bir müzik yorumcusu nasıl olması gerekiyorsa ben öyleyim. Onun için o dediğiniz eleştiriyi bana getiremezler.
-Atatürk'ü özlemek güzel ama bir yandan da umutsuzluğumuza işaret etmiyor mu bu durum?
Aslında bu türküde bugünün Türkiye'sini kurucumuza şikayet var. Gidişattan memnuniyetsizlik var. Bu eser halkın beyninde böyle bir ihtiyaç olduğu için bence bu kadar ilgi gördü. Normalde Atatürk'ün özlemi doğrultusunda gelişmeler olsaydı Türkiye'de, bu şarkı belki bu kadar tutulmayacaktı.
"Devlete değil yönetenlere kızılmalı!" -Tekrar aktif siyasete dönmeyi düşünüyor musunuz yoksa kapattınız mı o defteri?
Tam kapatmadım. Herkesin bu ülkeye borçlu olduğunu düşünüyorum. Siyaset de bu borcu ödemenin bir aracı. Ben bir köy çocuğuydum. Köyümden ilçeye ortaokul ve lise için 6 yıl boyunca kar, kış, soğukta, karanlıkta yürüyerek gidip geldim. Bazen aç, bazen tok. Kışın hava erken kararırdı. Dört kilometrelik karlı dönüş yolunu her an kurtlarla karşılaşma korkusuyla yürürdüm. Köyün köpekleri uzaktan görününce rahatlardım.
Öte yandan her şeye rağmen ben bu Cumhuriyet'in ürünüyüm. Beni okuttu, iş olanağı sağladı. O da yetmedi demokrasi ve Cumhuriyet sayesinde 35 yaşında halkımı temsil etme yetkisi verdi. Parlamentoya gönderdi. Bana yapacağı her şeyi yaptı.
-Ama aynı Cumhuriyet'in koşullarında büyük şehirlerdeki yaşıtlarınızın aksine Ardahan'da kurtların korkusuyla kilometrelerce yol yürümek zorunda kalmışsınız. Kızgın da olabilirdiniz. Ama tersine minnet dolusunuz...
İşte o eşitsizliği yine biz yaratıyoruz. İnsanlarımız yaratıyor. Devlet etten kemikten bir varlık değil ki. Devleti yöneten yine bizleriz.
Küçücük bir çocuğu o imkansızlıklarla bırakan bizleriz aslında. Ben milletvekili iken Metin Bostancıoğlu Milli Eğitim Bakanı idi. O günlerin psikolojisi ile gidip adeta kapısında yattım. "Bir tek şey istiyorum sizden" dedim. "Ardahan fakir bir il, bütün ilçelere öğrenci yurdu yaptıracaksınız. Başka hiçbir şey istemiyorum" dedim. "Söz" dedi ve üç ay sonra her ilçeye öğrenci yurdu yaptı. O da yetmedi her ilçeye birer kapalı spor salonu yaptırdı. Bununla da yetinmedi, çok programlı liseye kavuştuk sayesinde.
Cehalet, ayıp, ihanet... -Atatürk düşmanı kesim ve bu kesimin söylemleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Çok üzülüyorum. Atatürk devrim yaparak bir ülke kurmuştur bize. Ondan öncesini de inkar etmiyorum. O da bizim imparatorluğumuz... Fakat son yıllarında kendini yönetemez olmuş. İzmir'e Yunanlılar İngilizler gelmiş, Fransız gelmiş Gaziantep'i, Maraş'ı almış. Söylendiği gibi koca bir imparatorluk hasta adam olmuş... Böyle bir ortamda Atatürk gücünü kendi halkından alıp düşmanı dışarı attı, vatanın sınırlarını çizdi, bayrağını dikti, ezanını okuttu. Nice şehit verdik bu yolda. Şimdi herkes özgür. Bunu gerçekleştirdi Atatürk. Bize pasaport ve nüfus cüzdanı vermiştir Mustafa Kemal'in devrimleri. Cehalet, ayıp, ihanet.. Atatürk düşmanlarının bugün yaptığı budur. Bu bir tek Mustafa Kemal için değil bütün ülkenin kurucularına yapılan bir haksızlık. Bunu yapanlar tarihi bilmiyor.
İzmir denize, Ardahan yoksulluğa sıfır mesafede
-Artık milletvekilli değilsiniz ama Ardahan'la ilgili aktif görevleriniz devam ediyor öyle değil mi?
Ardahan kalkınmaya muhtaç bir il. Burada İzmir denize sıfırsa Ardahan da yoksulluğa sıfır. Bir kalkınma vakfımız var, onunla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ankara'da bir öğrenci yurdu yaptırmaya çalışıyoruz. Ardahan'lı çocuk üniversiteyi kazanıyor ama babası çaresiz. Para yok, barınacak yer yok. Çankaya belediyesi arsa tahsis etti. Anlaşmalarını yaptık. İzmir'de de belediyeler arsa tahsis ederse öğrenci yurtları yaptırabiliriz. Çünkü kredi yurtlar kurumunun yurtları yetmiyor.
İdealim bütün büyük kentlerimizde öğrenci yurtları olması. Çocuklar aylık 20-40 liraya buralarda kalacak. Bu para da elektrik, su, yakıt giderini karşılar. Yeni Asır da destek versin. İzmir çıkış noktası olsun. Belediye en uzaktaki arazisini versin, sorun değil. İş adamları, bürokratlar, sanatçılar el ele verip bu arsalara binalar yapalım.
Kimdir?
1963 yılında Ardahan'da dünyaya gelen Farku Demir, ilk ve orta öğrenimini Ardahan Hanak'ta tamamladı. 1982 yılında İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuarı Şan bölümüne girdi ve mezun oldu. 1987 yılında Türk Halk Müziği ses sanatçısı unvanıyla TRT'de çalışmaya başladı. Bu görevi 1999 yılına kadar sürdürdü. 1999 yılında DSP'den 21. dönem Ardahan Milletvekili olarak parlamentoya girdi. Parlamentoda İnsan Hakları Komisyonu üyeliği TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığı ve Türkiye-Singapur Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlıkları yaptı. Halen Başkent Üniversitesi televizyonu Kanal B'nin müzik direktörlüğünü ve aynı kanalda Pazar günleri yayınlanan Yurdun Sesi adlı programı hazırlayıp sunuyor.
İşte o sözler
Sana hasret sana vurgun gönlümüz
Neredesin mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bu gemi bu Karadeniz
Sarı Saçlım Mavi Gözlüm
Nerde Nerde Nerdesin Dost
Ararım izini Dolmabahçe'den
Bir daha dönmez mi bu yola giden
İçimde sen, gözümde sen
sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Kurban olam yürüdüğün yollara
Kara peçe yakışmıyor kullara
Uyan bak bizim hallara
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost
Bulutlar terinden, dağlar kokundan
Sarhoştur sevdiğim Mahsuni bundan
Bir daha gel, gel Samsun'dan
Sarı saçlım mavi gözlüm
Nerde nerde nerdesin dost