SIRMA GÜVEN
Tarihi olaylardan ve efsanelerden yola çıkarak yazıp, resimleyen çizgi roman yazarı illüstratör Enis Temizel, mizah dergisi okuyan çocukların kulaklarının çekildiği "bırak artık bunları biraz da kitap oku" dendiği, çizgi romanın yasak sayıldığı dönemde Gırgır, Limon, Dıgıl, Kedi, Avni ve Leman gibi dergilerde karikatürler ve karikatür romanlar çizdi. Dergilere editoryal illüstrasyonlar ve ajanslara reklam filmleri için storyboardlar hazırladı. New York Institute of Technology'de iletişim sanatları üzerine aldığı eğitim sonrasında Cartoon Network çizgi film stüdyolarında çalıştı, dünyaca ünlü DC Comics'e çizdi. Sonrasında tüm bunları bir kenara itip, doğduğu yere, Manisa'ya geri döndü.
ÜNİVERSİTEDE BAŞLADI - Nasıl başladı bu çizerliğe olan ilginiz?
Çizgi romanlara her zaman ilgim vardı. Tarkan çizgi romanlarını okuyarak büyüdüm. İstanbul'da üniversite zamanlarımda karikatürler çizmeye başladım. O zamanların haftalık bir milyon tiraja ulaşan Gırgır dergisinde çalışmaya başladım. Gırgır dergisi kapanınca, Leman dergisine geçtim. Günümüzün ünlü mizahçılarının çoğu bu dergilerde yetişmişti. Leman çizerleri pazartesi akşamları çok büyük bir masanın etrafına oturur hem aktüalite konuşur hem de çizerlerdi. Muazzam matrak bir muhabbet olurdu.
- Karikatür ve çizgi roman birbirinden çok farklı şeyler mi?
Evet, Türkiye'de aynı kefeye konulan karikatür romanı ile çizgi romanı birbirinden çok iyi ayırmak gerek. Birbirlerine karıştırılmasının en büyük nedeni Türkiye'de bu konuda çok fazla örneği olmamasıdır. Gerçek karikatürde yazı olmaz. Türkiye'deki mizah dergilerinde gördüğünüz karikatürler o yıllarda Amerika'da yayınlanan Mad dergisinin dünyaya tanıttığı bir formattı. Bu biraz satirik bir yaklaşımla güncel konuları kamuoyuna sunmaktır. Gırgır, yani Oğuz Aral ekolü, bunu uyguladı. Bunun en genel tanımı çizgiyle gazetecilik yapmaktır. Bu anlamda bir işin çizgiselliği çok önem taşımıyor. Çizgi roman ise çok daha sanatsaldır.
TÜRKİYE'DEKİ ÖNEMİ - Çizgi romanın Türkiye'de ki yeri nedir?
Bu konuda ciddi çalışmalar yapılmaya başlandı. NTV önderliğinde bir hareket başladı. İlk başlarda yabancı klasikleri Türkçeleştirmeyi seçtiler. Kitapçılara baktığınızda, çizgi roman anlamında ,daha önce mizah dergilerinde çizen arkadaşların orada yayınladıklarını bir araya toplayarak oluşturdukları kitapları görürsünüz. Sadece kitap yapmak için tasarlanmış, baştan sona bir roman havasında olan sadece benim çizgi romanım var. Türkiye'den sadece ben NTV yayınları için Piri Reis'in çizgi romanını yaptım.
SOSYOLOJİ OKUDU - Sizi çizgi romana yönlendiren neydi?
Sosyoloji mezunuyum, Mimar Sinan'da grafik okuduktan sonra yüksek lisansımı New York Institute of Technology 'de iletişim sanatları üzerine yaptım. İki boyut, üç boyut görselleştirme eğitimi aldım. New York'ta olduğum yıllarda film, çizgi film, reklam ve giyim endüstrisinde illüstratör olarak çalıştım. Storyboard'lar hazırladım, tekstil endüstrisine basılabilen görseller hazırladım. Cartoon Network'de renklendirme, karakterler oluşturma üzerine çalıştım.
Yabancı filmlerde görüp "aaa bu bizim şuradaki hikaye değil mi?" dediğiniz oluyor ya bu çok sinir bozucu bir şey. Alıp çevirip bize geri satıyorlar. Biz niye kendi Türk büyüklerimizle ilgili çalışmalar yapmıyoruz diye düşünmem beni bu çizgi roman projelerime başlamaya yönlendirdi.
- Sanat evrenseldir sözüne ne oldu?
O öyle değil işte, sanat evrenseldir diye çıkmıyorlar ki ortaya. Bunlar bizimdir diye çıkıyorlar. Madem sanat evrenseldir yapsın o zaman Fransızlar da tarihi bir Amerikan filmi ya da çizgi romanı.
- İlk kitabının kahramanı Manisa Tarzan'ını seçmenizde ne etkili oldu?
Evimizin Spil dağına bakıyor olması dolayısıyla o dağa bakarak büyümüş olmam ayrıca zaman içinde de bu dağın ne kadar önemli bir dağ olduğunu keşfetmem çıkış noktam oldu. Yunan mitolojisinin yüzde sekseninin bu dağda yazıldığını, hatta adını bile Anadolu'nun en eski tanrıçası Kybele'den (Sipylene) alan bu dağda dünyanın en eski kaya abidelerinin, Kybele ana tanrıça yontularının bulunduğunu, Tantalos'un kızı olan Niobe nin orada doğduğunu ve William Shakespeare'in "Niobe" adında bir eseri olduğunu şans eseri öğrenmem ve ne kadar önemli coğrafyalarda yaşıyor olduğumuzu geç fark etmenin verdiği üzüntü ile yazmaya çizmeye başladım.
Gençlere sevdirmek çok zor...
- Manisa Tarzan'ından çizgi roman olduysa, Nasrettin Hoca'dan da güzel bir çizgi film olur mu?
Yaparsın ama Nasrettin Hoca'yı Norveç'te ki bir gencin okuyup sevebileceği, eğlenebileceği bir hale getirmen gerek. Cilalı taş devri, yontma taş devri şimdi de eğlenceli taş devrini yaşıyoruz. Gençleri heyecanlandırmak onlara bir şeyler sevdirmek çok zor. Her geçen gün daha da zorlaşıyor. Onların bir şeyle ilgilenmeleri sağlamak çok zor. Hiç kimse Evliya Çelebi'nin seyahatnamesini alıp okumazken ben "Evliya Çelebi'nin izinde İstanbul" çizgi romanımı çıkardığımda çok büyük ilgi gördü. Çabuk tüketilebilen, kolay algılanabilen eserler daha fazla ilgi görüyor. Mesela Matrix filmini bir kamyon şoförü de, fizik profesörü de sevdi.
- Genç kuşakla bu iş ilerler mi?
Gençlerin hiçbir şeye ilgisi yok. Tüm dünyada mı öyle yoksa sadece Türkiye'de mi bilemiyorum. Hobileri yok, ilgileri hemen dağılabiliyor. Avrupa ve Amerika'da ki okuma alışkanlığı maalesef bizde yok. Toplu olarak bir şeyler yapmaktan hoşlanıyoruz, bireysel yaşam tarzına henüz geçemedik. Evdeki okuma kültürü hiçbir şekilde gelişmemiş.
İzmir aşina bir şehir - Çizdiğiniz çizgi romanları hiç film haline getirmeyi düşündünüz mü?
Yola çıkarken kitapta ki karakterin hem kitabı hem oyunu hem filmi olsun amacıyla başladık. Piri Reis'ten gerçekten çok güzel bir film ve hatta iyi bir video oyunu bile çıkabilir. Aslında şu anda böyle bir proje çalışmamız var. Kazıklı Voyvoda'nın video oyununu hazırlıyoruz. Aynı zamanda çizgi romanı ve filmi de olacak. Kazıklı Voyvoda derken Hollywood'un yarattığı Londra'da yaşayan zengin kont Dracula'dan bahsetmiyorum. Bizim yani Osmanlı bakış açısından yazılmış; 1400'lerde Eflak'ta yaşamış Vlad Teteş'in gerçek yaşamından uyarlanmış bir öykü olacak. Video oyunu şu anda hazır ancak filmi üzerinde çalışıyoruz. Bu iş Hollywood'a kadar gitti. 15 Ocak'ta Sundance Film Festivali'nde prezantasyonu yapılacak.
- Çizerlerin sadece mizah dergilerinde çalışabileceği düşünülür ama siz gerçekleştirdiğiniz projelerinizle bu hükmü yıktınız.
Mizah dergileri var ve tabii ki hep olacak ve olmalı ama genç nesiller çizebilen insanların tek seçeneğinin mizah dergilerinde çizmek olmadığını anlamalılar. Olay sadece Penguen, Leman, Uykusuzdan ibaret değildir. - Çizerlik yapmak isteyen gençler sizce daha başka hangi sektörlerde iş imkanı bulabilirler?
Çok değişik sektörler var. Çizgi roman sektörü, bilgisayar oyunları sektörü, film sektörü var. Romanların içindeki resimlemeler var, çocuk kitapları resimlemesi var ki bu da muazzam bir büyük bir sektördür. Bu işler para getirmez mantalitesi çok yanlış. Dünyada üç boyutlu oyun sektöründe dönen paranın, yüz yirmi milyarı doları bulduğu bilinmelidir.
- Bütün bu çalışmalarınızı İstanbul'da yürütmek daha kolayken neden İzmir'de yaşamayı seçtiniz?
Ben Manisa'da doğdum ve büyüdüm. İzmir çok aşina olduğum bir şehir. Trafiği az, her yere yürüyerek gidebildiğim yaşaması nispeten daha kolay bir şehir İzmir. Projeleri tam anlamıyla gerçekleştirmek için uygun bir yer. Bir süre sonra tabii ki İstanbul'a dönmeyi düşünüyorum.