RÖPORTAJ: ZELİHA SAPMAZ
Soner Olgun "Sevda Diye Bir Kuş" adlı beşinci albümünde yıllardır biriktirdiği sözleri ve melodileri buluştururken yoğunlaşmış duygularını ortaya çıkardı. "Etnik senfonik rock" diye adlandırıyor çalışmasını her ne kadar kategorize etmekten hoşlanmasa da. Bu toprakların kültürüyle, evrensel değerlerlerin sentezini yapabilmiş yanlız bir müzisyen değil o, gerçek bir sanatçı.
- İlk müziğe ilginiz ne zaman başladı?
Müzikle hep ilgilendim. Ama profesyonel müzisyen olmayı aklımdan bile geçirmedim. Ankara hukuk fakültesi öğrencisiyken başladığım gazeteciliği 13 yıl sürdürdükten sonra sıkılmaya başladım. Yapmak istediğim iş o değildi. Bir çok başka işler de yaptım tabii bu arada. Sonra İzmir'de Güzel sanatlar Fakültesi'nde tiyatro bölümünde okudum. Turgut Özakman'ın öğrencisiydim zaten onun öğrencisi olmak için o okula girmiştim. Yani öğrencilik yıllarım boyunca gazetecilik yaptım sonra İstanbul'a geldim.
Yoksa Yeni Asır'da mı gazetecilik yaptınız?
Yoo. Yeni Asır'da da yazılarım yayınlanmıştır, ama Milliyet gazetesinin İzmir bürosunda çocuk eki yayınladım. 1985 yılında İstanbul'a geldiğimde Gelişim Yayınları, Nokta Dergisi ve Karacan Yayınlarında muhabirlik, yazı işleri müdürlüğü derken genel yayın yönetmeni oldum. En son Güneş yayınlarında görev yapmakta iken ayrıldım ve Nükhet Duru ile çalışmaya başladım. Birlikte Nükhet'e bir albüm yaptık. O albüme benim 5-6 şarkımı seçtik. Sonra özellikle o şarkılardan birisi "Mahmure" çok patlayınca ben de müzisyen statüsünde sayılmaya başlandım.
Niçin "Mahmure"? Sizin için sembolü neydi?
Turgut Özakman Hocamın Resimli Osmanlı tarihi oyunundaki bir karakterin şarkısıydı, kişiliğiy0di. Şaka maka tiyatro düşünerek yaptığım şarkılar oldu hayatımda çok da önemli; işte Mahmure, Suat Taşer'in "Aç gözün adamım" da bir zamanlar ciddiye alınan bir şarkıydı. Şimdi de acizane "Sevdikçe sevesin gelir" kendi yazdığım "Letafet" adlı oyunun şarkısı.
Müzik neyi anlatır?
Dünyadaki kavramsal düşünmenin estetik ifade yoludur. Dünyanın neresine giderseniz gidin en kolay anlaşılabilen soyutlama düzeyinde anlaşma biçimidir. Üst düzey bir duygudur. Müzik kulağınıza hoş geliyorsa bundan zevk alıyorsanız işte budur.
Hangi enstrümanları çalıyorsunuz? İlk hangi çalgılarla başladınız?
Telli çalgı çalıyorum. Gitar ve bağlama. Diğer telli çalgıları da çalarım ama bağlama esas entrümanım diyebiliriz. Sonuçta çalarım söylerim eğlendiririm. Piyanonun başına geçiyoruz notalarımızı yazıyoruz. Ötekisi hazır kalıplarla yapılan işler. Bana göre değil.
Kendinizi nasıl tarif ediyorsunuz? Ozan mı, türkücü mü? Şarkıcı mı?
Ben kendimi "performer" olarak tanımlamayı tercih ediyorum. Ben sahne icraatçısıyım. Ozan kelimesi büyük laflar. Türkü de, şarkı da söyleyen bir yorumcuyum. Kategorize etmenin pek doğru olduğunu düşünmüyorum. Vallahi bu basit bir tanım türkü "türki"den gelir, şarkı ise "şarki" den gelir doğuya dairdir. Sosyolojik olarak şarkı kentlidir, türkü sosyolojik olarak daha feodaldir köken itibariyle. Zaten geleneksel türkülerimiz.
- Yaptığınız işin sosyolojik tarifini yapar mısınız?
Ben Türkiye'de paketlenip insanların önüne takdim edilen hazır yiyeceklere itirazı olup sulu yemek isteyenler için bu tip bir lokanta açtım, insanlar lütfedip beni dinlemeye çalıştıklarında pek hazır yemekle ilgili olmayan daha bize özel müzik sunmaya çalışıyorum. Patlıcan musakka ikram ediyorum. İnsanların kısmen geleneksel, kısmen çağdaş, kısmen sağlıklı, fabrikasyon olmayan daha organik bir beslenme sistemi sunan sosyal bir varlık sunuyorum.
- Bir taraftan eğlendiriyorsunuz... Diğer taraftan da mesajlar veriyor mu sunuz?
Evet. Ben eğlendiririm, ama diğer taraftan da pazarlanmış bir şey vermeye çalışmam. Doğaçlama bir şekilde bazen içimden geldiğini söylerim tabii. Ama pazarlanmış bir şeyim yok. Hiç öğüt vermeye kalkışmam.
- Peki en çok beğendiğiniz sanatçı kim, Türk veya yabancı?
Çok beğendiğim insanlar var. Bir kere son çağdaş ozanların hepsini ustam kabul ederim en son kaybettiğimiz Neşet Ertaş, Mahsuni Şerif, Davut Sulavi, Hulusi Akarsu, Ali Ekber Çiçek bunların hepsi benim ustamdır. Ama ben Türkü söylemek konusunda uzaktan uzağa kendisinden yarar sağladığım Ruhi Su, benim için çok önemlidir çünkü ben hiç ses ve müzik eğitimi almadım ama bu işi çaktırmadan, o farkında bile değil ama bana hissettiren ve eğiten birisi. Hocalarımdan birisi Neil Diamond'dır mesela yine onun da haberi yok öldü gitti. Onun müziğinden çok şey öğrendim. Hayran olduğum Freddy Mercury'dir, bir vokalistin kıskanması gereken ilk kişi odur. O çok özel birşeydir.
- Beğendiğiniz şarkıcı var mı?
Mesela Zeki Müren'in şarkıları söyleyişine hep hayranlık duymuşumdur. Ondan da bir şeyler öğrenmişimdir. Cem Karaca'ya hayrandım kendisiyle yakın dostluğum da oldu. Bu arada Ahmet Kaya'yı da beğenirdim. Tanju (Okan) abi "kankaydık". Yeni kuşakta da çok güzel sesler var ama şarkıcı olmak başka bir şey.
Peki Tanju Okan desem?
Tanju Okan'ın son albümünü ben yaptım. Urla'da yaşardı biliyorsunuz ve benim çok sevdiğim bir ağabeyimdi. Tek bir isteği vardı. Kotrasına bir direk almak. O direği almak için yaptığım bir albümdür. 4-3-2-1, Kırlangıç ve iki şarkı daha verdim o albüme. Ve o albümden kazandığımız parayla gittim direk aldım. Yine bir tanıdık dostun yardımıyla bir tır bulup direği Urla'ya Tanju ağabeye gönderdim.
- Hep sakallı mıydınız? Sakalınızla aranızda bir duygusal bağ var mı?
Gazetecilik yaptığımdan beri, bana karışan görüşen olmadığından beri sakallıyım. Yani yöneticilik yaptığımdan beri sakallıyım. Yaa aslında tembellikten başka bir şey değil. Zamanla olmuş olabilir.
Bir de ilginç bir protestonuz var. Vize isteyen hiçbir ülkeye gitmiyorsunuz. Sebep?
Direk AB'ye tepki gibi algılanmasın. Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, benden kim olduğumla ilgili vize istenebilir ama mal varlığım, kaç kredi kartımın olduğu, kart limitlerim, banka hesaplarım gibi beni onursuzlaştırmaya yönelik konularda bana soru soramazlar. Sen kimsin ki? Hapishanede veya karakolda işkence görmek gibi. Sanki beni soyup orama burama elektrik verip işkence ediyorlar. Ne münasebet?
TV programları da yaptınız. Neden bıraktınız?
TV'de sohbetli müzik programı yaptık. Tekrarı birçok kez yayınlandı bu pek ender bir şeydir. Sonra Cine 5'te yapıyorduk o kanal da El Cezire'ye satıldı. Çok da memnun kalınan bir iş yaptım.
Peki diziler için de müzik yapıyor musunuz?
Hayır hiç dizilere yapmadım ama iki tane belgesel müziğim var. Bir tanesi TRT'de yayılanan "Cumhuriyet'in Altın Yolu" adlı belgeselin müziğini yaptım. Bir belgesel daha var ama unuttum.
-15 yıldır Ortaköy Patika'da sahne alıyorsunuz ve çok özel dinleyicileriniz var. Kimler sizi dinliyor?
Aralıksız 15 yıldır Patika'da Cuma ve Cumartesi geceleri sahne alıyorum 6 saat sahne alıyorum aralıksız. Onun dışında Türkiye'nin her yerine gidiyorum. En son Seferihisar'a gittim Tohum Takas Şenliği'ne, Kıbrıs'ta Doğu Akdeniz Üniversite'sinde konser yaptık. Bu arada şirket işleri de var ama onları saymıyorum. Datça'da Altın Badem Sinema Festivali'nde çaldık.
Sekiz yıl aradan sonra yeni albüm çıkardı
- Mizah tarafınız pek bilinmiyor ama güçlü bir mizah geçmişiniz de var. sözeder misiniz..
Çok kimse bilmez.. Skeç yazarlığım var. 1985'de Zeki Alasya- Metin Akpınar'ın oynadığı skeçlerin yazar kadrosundaydım. Meşhur KDV esprileri benimdir. Ben yazardım, ertesi gün Zeki- Metin oynardı, sonraki Pazar Oğuz Aral yönetimindeki Gırgır dergisine kapak olurdu o espriler. Bana göre mizah dergileri, en önemli yayın organlarıdır. Hep saygı duydum, gençlere de öneriyorum; Alın diyorum.
-Egelisiniz, unutmadığınız anılarınızdan sözedermisiniz ?
Fethiye'de doğdum, İzmir'de büyüdüm Bornova İzmir Koleji'nden mezunum. İlk göz açtığım yer ilk dostluklarım, en güzel anılarım, ilk aşk denilen şeyi orada yaşadım, Kordon boyunda, Pasaport'a ilk bira... yatılı okulda kaçmanın kitabını yazabilirim. Tabii İzmir çok güzel. Yeni Asır hep eski aşkımız.
- Son albümünüz "Sevda Diye Bir Kuş"'u anlatırmısınız, yılların birikimi oldu galiba müthiş bir ruh var.
8 yıl aradan sonra geçtiğimiz Haziran ayında bu albümü çıkardık. Galiba 8 yıl da bunun promosyonuyla çalışacağız. Türkiye'nin dünya çapında müzisyenleriyle yaptığımız 10 şarkılık bir albümdür. Süpervizörlüğünü Zeynep Talu, aranjörlüğünü çok önemli gitaristimiz Can Şengün üstlendi. Yine ünlü davulcu Volkan Öktem, basgitarları Alp Ersönmez, Onur Nar kemanları yaylıları, hepsini çaldı. Yine gururumuz perküsyoncu Mehmet Akatay var. Hep birlikte 10 şarkılık bir albüm çıkardık Avrupa Müzik etiketiyle. Benim için önemli olan yaptıklarımın kalıcı olması. 20 yıl önce yaptığım şarkıların dinleniyor olması beni mutlu ediyor.