Derya ve Ferhan Baykal: Bütün küçük çocuklar gibi; benim için de tiyatro büyülü bir yerdi. Kulis bizim için lunapark, renkli insanların bir arada olduğu oyun parkı gibiydi. Sahnenin önünde ayrı, arkasında ayrı bir şenlik vardı
New York Üniversitesi'nde sinema- televizyon egitimi alan Müjgan Ferhan Sensoy ile Parsons The New School For Design'da illüstrasyon okuyan Derya Sensoy; 'Masal Müfettisi' adlı oyunda, babaları Ferhan Sensoy'la beraber çalısıyor. Derya oyunun dekor ve kostümlerini hazırladı, Ferhan ise oyunda iki farklı karakteri canlandırıyor. İki kız kardeş; tiyatroya bakışlarını ve babalarıyla ilişkilerini anlattı.
- 'Masal Müfettisi'nde babanızla aynı sahneyi paylasıyorsunuz. Nasıl gelişti bu fikir?
M. FERHAN SENSOY: Benim için de sürpriz oldu, bir akşam babamla oturuyorduk, durup dururken "Yeni oyunda sen de oynuyorsun" dedi. "Nasıl yani?" dedim. Hem sevindim hem de sasırdım. Uzun zamandır istediğim bir şeydi ama bunu söyleyememiştim. Meğer o, bu arzumun farkındaymış da çaktırmıyormuş.
- Oyunda hangi karakteri canlandırıyorsunuz?
M.F.S: Oyunda değisik masallardan karakterler var. Ben iki farklı karakteri canlandırıyorum; biri 'Bilmiş Kız', diğeri de 'Gratel'.
ÇOK HEYECAN VERİCİ - Daha önce de babanızla aynı sahneyi paylaşmıştınız...
DERYA SENSOY: Evet, 2001'de 'Sahibinden Satılık Birinci El Ortaoyunu' isimli oyunda oynamıştık ikimiz de. O zaman ben 11, Ferhan 12 yaşındaydı. Oynadık ama pek farkında değildik olup bitenin. Yine de sahne disiplinini anlamak için önemliydi.
M.F.S: O zamanlar bize o kadar renkli geliyordu ki tiyatro, can atıyorduk oynamak için. Babam bize rol verip iş ciddiye binince, ne kadar çok çalışmak gerektiğini anladık. Belki de bu yüzden tekrar sahneye çıkmaya cesaret etmem uzun sürdü.
ZEKASINA HAYRANIM - Derya Hanım oyunun kostümlerini hazırlıyorsunuz...
D.S: Evet, ilk kez kostüm ve dekor yapıyorum. Önceki oyunlarda da babamla fikir alışverişlerimiz olurdu ama ilk kez işin bu kadar içindeyim, heyecanlıyım.
- Tiyatroda her şey hayattan daha mı kolay sizce?
M.F.S: Tiyatronun hayattan daha zor tarafları var. Günlük hayatımız içinde başımıza gelecekleri bilmiyoruz fakat oyunda başımıza gelecekler bellidir. Buna rağmen yüzlerce oyun sonra bile, bütün olayları ilk defa oluyormuş gibi seyirciye hissettirmeniz gerekiyor.
- Babanız ve anneniz (Derya Baykal), çalısmalarınızı nasıl yorumluyor?
D.S.: Babam ve annem, her konuda bizim en büyük destekçilerimiz. Biz dört-beş yaşlarındayken bile babam, bize provalar sırasında fikrimizi sorardı.
- Babanızla aynı projede yer almak nasıl bir duygu?
D.S: Ben babamın zekasına çok hayranım. Profesyonel bir iş yapıyoruz, baba olmaktan çıkıyor. Ferhan Şensoy'la aynı projede yer almak da gurur verici.
- Derya Hanım, siz de sahneye çıkmayı düşünmüyor musunuz?
D.S: Tiyatroda büyüyüp de sahneye çıkmayı düşünmemem mümkün degil. Özellikle Ses Tiyatrosu gerçekten çok büyülü bir ortam. Gelen herkeste bir sahneye çıkma isteği doğurduğunu düşünüyorum fakat olaylar bu yönde gelişmedi; önceliklerim farklıydı. Ancak, "Hiç düsünmüyorum" diyerek kestirip de atamam. Geçenlerde babamla şakalastık; "Bir dahaki oyunda ben de oynayacağım baba; dekoru, kostümü de Ferhan yapar artık" dedim, o da güldü.
BÜYÜLÜ BİR YER - Oyunculuk sizin için bir aile mesleği. Küçük bir çocuğa ne ifade ediyordu tiyatro dünyası?
F.S: Bütün küçük çocuklar gibi; benim için de tiyatro büyülü bir yerdi. Annem ve babam; biz küçükken çok yoğun çalıştıkları ve sürekli tiyatroda oldukları için, biz de devamlı onlarlaydık. Onlar sahnedeyken, bizi kulisteki diğer oyunculara emanet ederlerdi. Kulis bizim için lunapark, renkli insanların bir arada olduğu oyun parkı gibiydi.
D.S: Sürekli kendimizi mesgul edecek bir şey buluyorduk orada; sahnenin önünde ayrı, arkasında ayrı bir şenlik vardı. Uykumuz gelince kuliste sandalyeleri birleştirip uyuyorduk. Kimi oyunların sevdiğimiz sahneleri vardı; "Orası gelince bizi uyandırır mısınız" diyorduk.
Tişörtler hayvanlar için - Tisörtleriniz Lidyana.com'da satılıyor. Geliriyle de hayvanlar için barınak yaptıracakmışsınız...
D.S: Hep aklımdaydı hayvanlar için bir şeyler yapmak. Halihazırda var olan tişört projesini, sosyal sorumluluk projesiyle birleştirdik. Çok büyük bir ilgi var tişörtlere, çok iyi gidiyor proje. Bu ilgi beni çok mutlu etti.
Babam bize cesaret aşıladı Oyunculuk konusunda babanızdan ne ögrendiniz?
M.F.S: Her gün o kadar çok şey öğreniyorum ki ondan; her anlamda ama... Söylediği her şeyi dinliyorum. Babamın en önemli öğretilerinden biri 'korkmamak'tır; sahnede de, hayatta da cesur olmaktır. Böyle olmam gerektiğini ondan ögrendim.