RÖPORTAJ: ELVAN KARANFİL
Yağlıboya resmini boyası bittiği ve yenisini alacak parası olmadığı için bitiremeyen liseli delikanlının gözünden yaşlar akar. Renkli bir taşa isabet eden bu gözyaşları, gencin ihtiyaç duyduğu yeşil rengi verir ve Batuhan Bozkurt'un keşfettiği "modern mozaik" tekniği, resim sanatına kazanmış olur.
Bir tesadüf sonucu 44 yıl önce Batuhan Bozkurt tarafından keşfedilen "taş mozaik" resim tekniği, son 4 yıldır Urla'nın Barbaros köyünde hayat buluyor. 2009 yılında Barbaros köyüne yerleşen Batuhan Bey ve eşi Zeynep Hanım, eski bir okulu elden geçirmiş ve Emek Kültür Sanat Evi olarak yeniden hayata kazandırmışlar. Şehir yaşamının bunaltıcı atmosferinden sıyrılıp doğanın göbeğinde bir yandan sanatını yaşayan, bir yandan da bahçesinde sebze ve meyve yetiştirerek huzur bulan Batuhan Bey'in 10 parmağında 10 marifet var.
O, aslında Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı'nda lisans eğitimi almış bir müzisyen. Kendisini ziyarete gittiğimizde rahatsız olmasına rağmen güleç yüzü, samimi tavırlarıyla bize tüm hikayesini anlattı.
Derin felsefesi var
Bu işin bir hikayesi vardır. Ne zaman başladınız. Öncelikle taşla ilişkinizi nasıl kuruyorsunuz?
Köy öğretmenliği yaptığım yıllarda, elektriği olmayan dağ köylerinde bile gaz lambası ışığında bu resim tekniğiyle çalışmalar yaptım. Yurtiçi ve yurtdışında özel koleksiyonlarda resimlerim var. Bu zamana kadar kullandığım taş boyutlarını küçülterek, bulgur büyüklüğüne getirdim. Böylelikle bir resimdeki tüm ayrıntı ve ışığı taşlarla vermeyi başardım. 20 yıl tek boyutlu çalışmalar yaptım, son 24 yıldır da üç boyutlu çalışmaları sürdürdürüyorum.
Bu sıradışı bir iş.. Bir felsefesi var mı?
Dada felsefesini anımsatan kolaj çalışmaları ve sürrealist resimlerin yanı sıra minyatür çalışmaları da özgün bir tarzda üç boyutlu hale getirerek çalışmaları sürdürüyorum.
Lütfen dokununuz
Dünyada resimlerine dokunulmasını isteyen tek ressamsınız. Nasıl oluyor bu?
Gerek atölyede gerekse sergilerde resimlerin yanına hep 'Resimlere lütfen dokununuz" diye yazıyorum. Çoğunlukla bunun bir kinaye olduğunu varsayılarak uzak duruluyor. Ben ciddiyim. Bu niyetimi belirtince ürkek tavırlarla dokunuyor sanatseverler. Resimlere dokunanlar genellikle taşların enerjisinin olup olmadığı hakkında sorular yöneltiyor.
Var mı peki?
Elbette var.
Dokununca birşey olmaz mı? Yani zarar görmez mi? Bugüne kadar nerelerde sergilediniz?
Yok, dokunmanın hiçbir zararı olmaz. Resimleri en tazyikli sularla defalarca yıkayarak test ediyoruz. Bu tekniğe özgü mineral modern mozaik çakıl taşı resim tekniği olarak Almanya'dan patent aldım. Yurtdışında Almanya, İngiltere, İsviçre, Fransa, Kıbrıs ve Kahire'de, yurtiçinde ise İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır, Malatya, Mersin, Muğla, Adana, Urfa, Elazığ, Maraş, Bursa'da olmak üzere birçok sergim oldu.
Taştan kazandığını mezar taşına harcadı
Resim sanatına olan ilgisi Mersin İlköğretmen Okulu'nda yatılı öğrenci olarak okuduğu yıllarda başlar. 1968 yılında, öğretmenolan babasının vefatı nedeniyle yetim maaşının çok geç bağlanması sonucu harçlıksız kalır Batuhan Bey. Bu yüzden yaptığı resim, boyası bittiği için yarım kalır. Babasının vefatı yüzünden zaten üzülen bu genç adam, boyasız kalınca büsbütün sıkılır ve kendini deniz kenarına atarak ağlamaya başlar. İşte o sırada gözlerinden akan yaşların yeşil bir taşa düşmesi sonucu, resminde yarım kalan o rengi taşta keşfederek taşları toplar ve okulundaki küçük odasına götürür. Bir şekilde gaz ocağı edinerek taşları cezve içerisinde eritmeye çalışır. Uzun saatlerini alan bu işlem sırasında gaz ocağını pompalamaktan elleri şişen Batuhan Bey'in odasından gaz kokusunu alan öğretmeni yangın çıkacağı endişesiyle Batuhan Bey'in odasını bulur, kapıyı kırarak içeri girer. Odada Batuhan Bey'i baygın bulan öğretmen, üzerine su dökerek onu kendine getirir ve taşları bu şekilde eritemeyeceğini söylerek, kızar. Büsbütün morali bozulan Batuhan Bey, bu sefer taşları kırıp, parçalayarak yarısı yağlıboya olan resmine yapıştırır ve resmi tamamlar. Bu yöntemle bitirdiği resim yıl sonunda okul sergisinde 1250 liraya satılır.Bu paranın 600 lirası ile babasını mezar taşını yaptırır. Dolayısıyla taştan kazandığı ilk resim parasının bir kısmı yine taşa gider. Bu ona büyük bir ilham verir ve o günden bugüne kadar taşla resim yapma tekniğini hiç bırakmaz.
Gençler bu sanatı öğrenebilir
Emek Kültür ve Sanat Evi'nde işler nasıl gidiyor?
Taşlarla resim yapma sanatı taşlarla hikaye anlatma gibi bir şeydir ve taşın her hali sanattır. Doğa, tüm cevherlerini, ihtişamını ve güzelliğini tuval gibi insanoğluna sunmaktadır. Yeter ki insanoğlu doğaya sanatçı duyarlılığı ile dikkatli bir gözle fakat değişik bir pencereden bakmasını bilsin.
Hedefiniz nedir bu konuda...
Sanatımı genç nesillere aktarmak için İzmir'in Urla ilçesine bağlı Barbaros köyünde "Emek Kültür ve Sanat Evi"ni kurdum. Buradaki atölyede bu sanata ilgi duyan gençlere kurslar vermek istiyorum. Bahçeye ahşap bungalovlar yaptırdım. Bu sayede gençler, burada hem konaklayıp hem de bu sanatı öğrenebilirler.
Al rengi olmuyor
Her rengi elde edebiliyor musunuz?
İstediğim rengi taşlardan elde ediyorum ama al kırmızı rengi asla elde edemedim. Bu yüzden çok arzu etmeme rağmen Türk bayrağı resmini yapamadım. Taşların doğada uğrayabileceği tek değişim ufalanmasıdır. Taşlar çok değerli. Onun için taşlar tarihin tanıklığını yapan en eski objeler. Gerek özgün çalışmalarda, gerek portre çalışmalarında ve gerekse minyatür çalışmalarında taşları kullanarak onların tarihsel tanıklığına yardımcı oluyorum.