Türkiye'den dünyanın 80 ülkesine bitki besleme ürünleri ihraç eden Fevzi Can Orak, kimya sektöründeki ilham verici öyküsüsünü ve Covid-19 sonrası Türk ve dünya tarımının geleceğine dair görüşlerini Yeni Asır ile paylaştı. Urla, Kadıovacık'ta üç kuşaktır tarımla uğraşan bir aileden gelen Orak, sahibi olduğu CEON Global markasıyla, tarım, sağlık ve gıda sektörlerinde uluslararası standartlarda hizmet veriyor. Ülkemizin toprağını, bitkilerimizin sağlığını, çiftçimizin refahını ve halkımızın geleceğini korumak için yola çıktığını belirten Fevzi Can Orak, dünyadaki büyük zirai ilaç şirketlerin domine ettiği tarım sektöründe, mücadeleci ve idealist kişiliği, bitki besleme sektörüne getirdiği yenilikçi yaklaşımı ile bir başarı hikayesinin de kahramanı.
ÜÇ KUŞAK ÇİFTÇİ AİLE
■ Sizi tanıyabilir miyiz? Urla'lıyım. Üç kuşaktır tarımla uğraşan bir aileden geliyorum. Çiftçilik bizim ata mesleğimiz. Çocukluğum ve gençliğim boyunca, traktörle toprağı işlemekten tohum ekmeye, ambarda kürek sallamaktan, meyve-sebze toplamaya kadar her türlü işi yaptım. İngiltere'de, Queen's University'de Kimya Mühendisliği eğitimi aldığım dönemde, fırsat buldukça dünyanın dört bir yanındaki çiftlikleri gezdim, çalıştım, araştırdım. Çiftlikleri gezdikçe ve araştırma yaptıkça tarımın ciddi bir altyapısı olduğunu gördüm. Oralarda gördüğüm ve uygulanabilir olduğuna inandığım bütün yenilikleri kendi çiftliğimizde uygulamaya gayret ettim. Dedemin tarlada yaşadığı bir kaza sonucu vefat etmesinden dolayı, eğitimimi dondurarak İzmir'e döndüm; çiftliğin başına geçtim. Bu süreçte, kimya konusunda aldığım eğitimler ve deneyimlerimi bitki besleme sektöründe kullanmak üzere CEON Global'i kurdum.
YÜZDE YÜZ YERLİ VE MİLLİ
■ Şirketiniz faaliyet gösterdiği alanlarlarda küresel bir oyuncu haline gelmiş durumda. Bize biraz CEON Global'den bahsedebilir misiniz? Kimya bilimini tüm iş yapış şekillerinde profesyonelce kullanan, tarım, sağlık ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren, 5 kıtada, 80 ülkeye yenilikçi çözümler sunan bir grup şirketiyiz. Tarım sektöründe bitki besleme ürünleri, sağlık sektöründe dezenfektanlar ve sterilizasyon makineleri, gıda sektöründe organik ve doğal ürünler üretiyoruz. Tutkuyla çalışan kimyagerler, biyologlar, ziraat mühendisleri, kimya mühendisleri ve gıda mühendislerinden oluşan bir ekibiz. %100 Türk sermayeli bir şirket olarak, düm dünyadaki operasyonlarımızı İzmir'den, Avrupa'daki operasyonlarımızı İngiltere ve İrlanda'daki şirketlerimizden yönetiyoruz.
GIDADA KALİTE VE GÜVENLİK
■ CEON Global'in ana faaliyet konusu nedir? Tarım bizim ana faaliyet konumuz. Varoluş nedenimiz. Tarımı çözümün parçası yapmak için tüm enerjimizle çalışıyoruz. Sürdürülebilir tarım çözümlerimizle daha güzel bir dünya yaratmak amacıyla, tamamen ekolojik bitki besleme ürünleri üretiyoruz. Venagro markasıyla Türkiye'den dünyanın 80 ülkesine bitki besleme ürünleri ihraç ediyoruz. Bitki koruma ilaçlarının kontrolsüz kullanımı, yanlış sulama yöntemleri, hatalı toprak işleme metodları sonucunda oluşan sorunların önüne geçerek tarımsal kaynaklarımızı korumak için mücadele ediyoruz. Sahadaki ekibimiz, CEON Global'in misyonu çerçevesinde, çiftçileri hastalık oluşmadan önce bitkiyi koruma yöntemleri hakkında bilgilendirme ve eğitim etkinlikleri gerçekleştiriyorlar. Bilimsel bilgi ile formüle edilmiş ürünlerimizle, sağlıklı bitkiler yetişmesini sağlıyor, verimli tarım arazilerini ve topraktaki biyo-çeşitliliği arttırıyor, insanların aldığı gıdanın kalitesinin ve güvenliğinin korunmasında rol alıyoruz.
PANDEMİYE RAĞMEN HIZ KESMEDİ
■ Diğer faaliyet alanlarınız neler? CEON Global olarak sağlık ve gıda sektörlerinde de hizmet veriyoruz. CEON Food, yurtdışındaki müşterilerine organik zeytin, zeytinyağı ve kurutulmuş meyve ihracatı yapıyor. Koronavirüs ile mücadele için global çapta çalışan CEON Healthcare ise, Wellzone markalı dezenfektan makineleri ve Topclean markalı dezenfektanları ile müşterilerinin ve toplumun sağlığını ve güvenliğini korumak amacıyla ülkemize ve tüm dünyaya hizmet veriyor. Wellzone ve Topclean'i dünyaya yurtdışındaki distribütörlerimiz aracılığıyla gönderiyoruz. Tarım alanında olduğu kadar sağlık ve gıda sektörlerinde de deneyimimiz ve bilgi birikimimiz sayesinde ürettiğimiz katma değerli ürün ve hizmetlerimizin ulaştığı kitleyi genişletmeyi, güçlü ve istikrarlı büyümemizi sürdürmeyi hedefliyoruz.
■ Ar-ge çalışmalarınız var mı? Tabii ki. Kaynağımızın büyük bir bölümünü Ar-ge faaliyetlerine ayırıyoruz. Çiftçilerimizin daha çok mahsul almak, daha kaliteli ürün üretmek, daha verimli bir toprağa sahip olmak ve bunları daha az doğal kaynakla yapmak için inovasyona ihtiyaçları var. Tarımda inovasyonun, yerel ve küresel tarım sisteminin karşılaştığı zorluklara mümkün olan en iyi çözümleri bulmak için tek yol olduğuna inanıyoruz. Biz tüm üretim süreçlerimizde dünyadaki en yeni bitki besleme teknolojilerini kullanıyoruz, sahip olduğumuz bilgi birikimi ve bilimsel altyapıyla, gerekli durumlarda kendimiz de yeni teknolojiler de geliştiriyoruz. Uzman Ar-ge ekibimiz çiftçilerimizin sürekli değişen ihtiyaçlarına yanıt verecek yeni aktif bileşenler, ürün formülasyonları, biyolojik ve kimyasal uygulama teknolojileri keşfediyor ve geliştiriyor. Bu nedenle, sahadaki mühendislerimiz ve Ar-ge ekibimiz ile tarladaki çiftçilere yakın bir şekilde çalışarak, onların iç görülerinden faydalanıyoruz; üniversiteler, araştırma enstitüleri, dernekler ve tarım uzmanları ile işbirliği içinde çalışıyoruz.
■ Koronavirüs salgını sektörünüzü nasıl etkiledi? Tüm dünyada insan sağlığını tehdit eden koronavirüs salgınının başında kısıtlamaların, çiftçilerimizin yazlık ekimler için tohumlarını tedarik etmeleri gereken en kritik döneme denk gelmesinden dolayı, hiç kimsenin beklemediği ve öngöremediği bir kriz ortamı oluştu. Sınırların kapatılması, karantina önlemleri ve tedarik zincirlerindeki aksamalar halihazırda gıda güvencesinin düşük olduğu bölgelerdeki riskleri artırarak sağlıklı gıdaya erişimi daha da kısıtladı. Biz ise bu süreçte, çiftçilerimizin etkilenmeden kesintisiz tarımsal üretimi devam ettirebilmeleri için doğru bitki besleme ürünlerinin kullanılmasını sağlamak amacıyla gece gündüz çalışarak, çiftçilerimize kesintisiz ürün ve hizmet ulaştırdık.
KÜRESEL ISINMA VE KURAKLIK
■ Tarım sektörünü bekleyen başka sorunlar var mı? Ve sizin bunlara karşı önerdiğiniz çözümler neler? Koronavirüsten daha büyük bir tehlike kapımızda bekliyor: Küresel ısınma ve kuraklık. Gelişen teknolojiye adapte olarak yenilikçi tarım uygulamalarını hayata geçiren çiftçiler olduğu kadar, üzülerek söylüyorum ki, bilgiye, iletişime ve teknolojiye kapalı ve uzak olan bir çiftçi profili de mevcut. Küresel ısınma ve kuraklığın, önümüzdeki dönemde koronavirüsten daha büyük sorunlara açabileceğinin altını çizmek istiyorum. Tarım sektörü, iptidai ve yanlış tüketimle, Türkiye'nin suyunun %70'ini kullanıyor. Suyu sanki hiç bitmeyecekmiş gibi kullanma alışkanlığından bir an önce kurtulmalıyız. Bizim çözümümüz, geleneksel tarım yöntemlerinin ileri teknolojinin olanaklarıyla birleştirilerek, hava, nem, su ve vitamin durumları takip edilip, bitkilerin ihtiyacı kadar verilmeleri ve kompoze gübre yerine, suyu tutan organik gübrelerin kullanılması. Fazla su tüketimini ve zirai ilaç kullanımını nasıl engelleyebiliriz diye sorduğumuzda karşımıza tek bir cevap çıkıyor: Toprağın nemine göre sulama periyotlarını belirleyen sistemlerin ve bitki besleme ürünlerinin kullanılması. Çiftçilerimiz, doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru uygulamayla bitki besleme yaptıkları zaman, bitkinin direncini arttırabilir, hasta olmasını engelleyebilir.
"AKILLI TARIM KÖYÜ PROJESİ"
Gördüğümüz kadarıyla, yatırımlarınız hiç durmuyor. Geleceğe yönelik planlarınız var mı? Anadolu'nun bereketli topraklarında hayata geçireceğimiz akıllı bir tarım köyü projesi üzerinde çalışıyoruz. Dünyayı daha iyi bir yer yapma hayaliyle yola çıkan, tarım ve kimya sektörlerinin duayenlerinden oluşan bir gönüllü ordusuyla, 2022 yılında, doğa dostu, akıllı bir tarım köyünü hayata geçirmeyi planlıyoruz. Tarım öğrencilerine uygulama yapma, kendilerini geliştirme, çalışma imkanı sunacağımız, yurt içinden ve dünyadan bir çok tarım uzmanını misafir edeceğimiz köyümüz, tarım eğitim merkezinden, gübre işletmesine; tarlalardan ve bağlardan, Ar-ge merkezine çok işlevli bir yaşam ve üretim alanı olacak . Köyümüz, gönüllülere ve ziyaretçilere doğa dostu tarımsal üretim alanlarında yaşama ve öğrenme fırsatı sunacak, suni gübre ve pestisitlere değil, yoğun emeğe dayalı ekolojik tarım uygulamaları hakkında farkındalık yaratacak.