Hayat o kadar hızlı ki tempomuz her geçen gün artıyor. Ancak hayatın o kadar hızlı olması yaşamsal önemi olan egzersizi ıskalamamıza da neden oluyor. Plazalarda, ofiste tüm gün masa başı çalışanların hareketsizliği bir sağlık sorunu olarak ortaya çıkıyor. Fizyoterapist Buket Sivrikaya, hareketsizlik kadar hareketliliğin de bir takım sağlık sorunlarına yol açabileceğine dikkat çekerek asıl olanın "dengeyi" sağlamak olduğunu belirtti. Sivrikaya, ofis çalışanları için fizyoterapinin önemini anlattı.
Pandemi hepimize bir kez daha öğretti. Sağlık için güzel beslen, vücuduna iyi bak. Bu noktada fizyoterapi şart mı?
Çoğu kişi fizyoterapinin bir sakatlanma veya yaralanma sonrasında ihtiyaç olduğunu düşünüyor. Fakat bizim koruyucu fizyoterapi dediğimiz bir kavram da var. Bu kavram bizim yaşam tarzımıza göre bireyin fonksiyonelliğinin korumasını hedefliyor. Yapılacak uygulamalar da her insana göre değişiyor. Çünkü hepimizin yaşam tarzı farklılık gösteriyor. Kaldı ki fizyoterapi aslında bireye bütüncül bakan bir sistem ve birçok parametreyle bağlantısı var. Burada beslenme, uyku, psikolojik durum gibi birçok faktör bedenimizi etkilediği gibi fizyoterapinin sürecini de etkiliyor. Bu yüzden evet, fizyoterapi aslında herkes için şarttır. Sakatlanmayı olabildiğince engellemek de koruyucu fizyoterapide esastır.
Günümüzde, beli, omzu, sağı solu ağrımayan yok gibi. Ofis yaşamı bizi ağrılara mı mahkum ediyor yoksa oturmasını kalkmasını bilmiyor muyuz?
İnsan vücudu dinamik bir yapıya sahip. Hareket ve sinir sistemimiz birbiriyle bağlantılı. Bu yüzden aslında hareketimizi kısıtladığımızda bir nevi vücudumuzun beslenmesini ve yapısını etkiliyoruz. Tabi ki her şeyin bir dozajı var. Bu yüzden sorun oturmasını kalkmasını bilmemek değil, sorun bu dengeyi bozmak. Gündelik yaşamında çok fazla hareket halinde olan insanlarda da problemler görülebiliyor. Bizler aslında bu dengenin kurulmasını amaçlıyoruz.
Peki ofisteyim, günde 8 saat masa başı. Hatalarıma dur demek istiyorum. Neler yapmalıyım, egzersizler çare mi?
Ofis yaşantısı olan kişilerde egzersiz çok önemli. Çünkü egzersizin hormonel etkisi de var. Masa başında çalışan birinin öncelikle beslenmesi düzenlenmeli. Beslenme ile enerji alan bir sistemimiz var. İyi beslenemezsek egzersizlerimizi de çıkaramayız. Sonrasında dinleme, uyku... Mutsuz birinin dik durduğunu göremezsiniz. Postürümüz bizim hayatımızın bir aynasıdır. Bunlara bakılarak egzersiz tek çare değildir ama bu çarelerin içinde olması gerekmektedir. Çünkü biyopsikososyal yaklaşım olarak dediğimiz tabloda egzersiz var. Hepsi ayrılmaz bir bütün. Birinin olmaması insanı olumsuz etkilemeye yeterlidir. Doğru egzersizlerle ilerlediğinizde gün içinde dayanıklılık ve enerjinizin arttığını görebilirsiniz.
Egzersize zaman ayırma bir lüks diyenleri ne bekler?
Bu problem üzerine de çok konuşuyoruz ve ben de bu noktada herkese "1, 0'dan büyüktür" diyorum. Egzersiz diyince herkesin gözü korkuyor çünkü hayalimizde saatlerce sürecek ağır antrenmanlar var. Fakat böyle olmak zorunda değil. Yarım saat bile hiç vakit ayırmamaktan iyidir. Bazen sadece nefes egzersizi yapmak bile birey için bir başlangıç olabilir.
Yaşam kalitesini artırmanın iş dünyası açısından nasıl bir faydası var?
Gündelik yaşamımızda maruz kaldığımız her şey bedenimize bir strestir aslında. Bu sadece psikolojik anlamda değil bir yükleme anlamındadır. Bir kişinin günde 10 adım atığını düşünelim, bir sonraki gün 12 adım atarsa o 2 adım bedeninde bir strestir fakat tolere edebilir. Bizler yaşam kalitemizi artırdığımız zaman aslında bedenin adaptasyonuna yardımcı oluyoruz. Torelasyon yani aslında sinir sistemimizi de besliyoruz. Bu noktada eğer kişi yaşam kalitesinde düzelmeler elde ederse odaklanma, çabuk yorulmama, fikir üretme hızında artış gibi bir çok yeterlilik seviyesinde artışa neden olacaktır. Egzersiz de aslında bu yüzden insan hayatında büyük bir öneme sahiptir. Verimliliğimizin artışını olumlu yönde etkiler.
İzmirlilerin fizyoterapi açısından ortak sorunları nelerdir?
Eğer bunu bireylerin şikayetleri olarak soruyorsak omurga çevresindeki ağrıları sıklıkla görüyoruz. Yeterli bir sportif aktivite yok. Kış döneminde sportif aktivitenin azalması özellikle ileri yaş kesimi etkiliyor. Yazın denize gidilmesi ve güneşin yeterli alınmasıyla ağrılarda azalma olduğunda herkes rahatlıyor fakat kış olduğunda bu ağrılar geri geliyor. Biraz mevsimsel olarak rehavet içerisine girebildiğimizi düşünüyorum. Bu durum aslında sorunu çözmek değil halının altına süpürmek oluyor.
EKRAN BAŞINDA KALDIĞIMIZ KADAR HAREKET ETMEMİZ ŞART
- Tableti de, telefonu da, bilgisayarı da elimizden düşürmüyoruz? Burada yaptığımız ama asla yapmamız gereken yanlışlar neler? Bu durum şu anda en küçük yaştan yetişkinlere kadar böyle. Bu yüzden en azından burada ergonomik önlem ler alınabilir. Ekrana yakınlı ğın artırılmaması, ekran boyu tunun büyük olması çünkü ekran ne kadar küçülürse aslında biz o kadar odaklan mak ve gözlerimize, omurga mıza yük bindirmek zorun da kalıyoruz, ergonomik ola rak masa veya sandalye nin yüksekliğinin artırılma sı ve destek koyulması da tabii ki seçeneklerden biri fakat şu da unutulmamalı ki ergono miye ne kadar dikkat edilir se edilsin vücuttaki en küçük kasın bile buna dayanabilme si için egzersiz her zaman şart. Bu yüzden özellikle ergen lik çağındakilerin ailesine "ne kadar telefonla ilgileniyor sa günde o kadar saatte aktif olsun" diye öneri sunuyorum.