MEHMET TABAK (KUŞADASI)
Kuşadası'nda bulunan İday Tatil Köyü'nde 3 gün boyunca sahne alarak Kuşadalıların kulaklarının pasını silen bir zamanların unutulmaz isimlerinden ('Olmaz Böyle Şey' şarkısıyla ünlenen) Yeşim Yılmaz 1980'lerde başlayan arabesk furyası ile birlikte müzik piyasasına küstüğünü belirterek; "Şimdilerde mantar gibi sürekli çoğalan ve sanatçıyım diyen şarkıcıları gördükçe, Sanatçıyım demeye utanıyorum" dedi.
- Türkiye sizi 'Olmaz Böyle Şey' Yeşim olarak tanıdı. Fakat sizi ilk kez tanıyacak olan gençlere kendinizi anlatır mısınız?
Kendimi tanıdığımdan beri güzel sanatların her dalıyla amatör de olsa ilgilendiğimi hatırlıyorum. Beş yaşında Ankara'da Müthat Felmen Bale Okulu'nda ayaklarımın ucunda bale yaparak ve ufak çapta resitaller vererek gelen ortaokul ve lise yıllarım... Baleden sonra benliğimi saran ve karalamaya başladığım şiir merakım daha sonra şarkılarımın sözlerini yazana kadar gelişti. Amatör tiyatroculuk, liselerarası müzik yarışmasında okulumu temsil edişim ki ortaokul ve liseyi babamın işi dolayısıyla Karabük'te tamamladım. Ayrıca okul yıllarımda Antep-Elazığ folklor ekibinde okulumu temsil ettim. Daha sonra da resim merakım başladı. Okul hayatımın son yıllarında İstanbul'da İstasyon sanat okulunda da eğitim aldım. Lise bittikten sonra doğum yerim olan Ankara'ya döndük ve Kemal Eroğlu Müzik Okulu'na devam ederek şan solfej dersleri almaya başladım. Hocamın tavsiyesiyle gazeteci Atilla Güvenç'le tanıştırılmam, daha sonra Şanar Yurdatapan'a sesimin güzelliğini iletmeleriyle profesyonel müzik yaşamına dönüştü. İşte ilk şarkım olan 'Olmaz Böyle Şey' böyle doğdu. 1975'de Eurovision şarkı yarışmasında 4. oldum. Bu başarıyı 45'likler ve albümler takip etti.
- Peki, neden uzun süredir müzik piyasasında ve ekranlarda gözükmüyorsunuz?
Biz 80'lerde tek kanallı televizyonlarda tırnaklarımızla kazıya kazıya bir yerlere gelirken, para birden el değiştirdi. O gencecik, hanım hanımcık liseli kızların değil, vamp kadınların izlenmek istendiği bir dönemle birlikte arabesk furyası başladı. Sadece sesim yetmedi. Şiirlerim, şarkılarım, şarkı sözlerim ve düzgün hayatım da yetmedi. Arkamda sağlam bir ekibim ve sağlam bir menajerim de olmadı hiçbir zaman. Çok büyük paralarımda yoktu. Namusumla yetiştirmek zorunda olduğum oğlumla, sessiz ve onurlu bir yaşamı seçerek geçimimi sesimle sağladım. Hala da büyük paralarla oynamasam da, hak ettiğim yere tam olarak gelememiş olsam da halkımız gönlünde kurduğu tahtın bir köşesine Yeşim'i oturtarak daima Yeşime ve işine saygı duydu.
- Medya ile aranız nasıl?
Gençliğimden beri medyaya kırgınım. Onlara iyi bir malzeme olamadığım için özür diliyorum.
- Şimdilerde neler yapıyorsunuz?
Sektöre küstükten sonra Marmaris'te yaşamaya başladım ve sırf hatır için Kuşadası İday Tatil Köyü'nde 3 gün sahne aldım. En son ATV'de yayınlanan 'Bir Şarkısın Sen' isimli müzik yarışmasında konuk jüri üyeliği yaptım. Sanat ölmez ve sanatın yaşı olmaz. Hala şarkı söylemeye devam ediyorum. Hatta son zamanlarda sevgili arkadaşlarım 'Delisin' Bilgen Bengü ve 'İkimiz Bir Fidanız' Tülay Özer'le birleşip güzel şarkılar söylüyor ve nostalji rüzgarları estiriyoruz. Ayrıca ekim ayından sonra sürpriz bir proje ile bomba gibi geri döneceğim inşallah. Nilüfer, Yeşim ve Yeliz şeklinde arka arkaya devam eden bir jenerasyonduk biz. Nilüfer ve Yeliz tekrardan gündemde ve artık sıra 'Olmaz Böyle Şey' Yeşim'de. Sevenlerimle kavuşmamıza az kaldı.
- Bu kadar süren hasret sonrasında hayranlarınıza söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Şiirlerin birçok duyguyu anlattığına inanıyorum ve hayranlarım da şiirimde olduğu gibi sevmeyi sevsin istiyorum...
Sevmeyi Seviyorum
Anlamalı herkes sevmeyi sevdiğimi,
haykırmalıyım güzeli, çirkini, iyiyi, kötüyü
Beni sevmeyene de sevgimi anlatmalıyım
Herkes bilmeli sevgimi
Uçan kuşlar bilmeli,
köprü altındaki kör kemancı,
denizler, gökyüzü, köşedeki ihtiyar balıkçı
Acılı yıllarım bile bilmeli onları da sevdiğimi, susmamalıyım
Ve sonra kol kanat gerip kucak açmalı gelecek
Gülerek sevgiyle selamlamalıyım
Yeşim Yılmaz