15'inci yüzyıl bilim çevrelerinde dünyanın dümdüz bir tepsi gibi olduğu kanısı hakimdi. Bu inanışa göre eğer denizciler uzun müddet açık denizde yol alırlarsa dünyanın kenarına gelip oradan da aşağıya düşeceklerdi. Bunun yanında denizlerde yaşayan devasa boyutlardaki canavarlar da denizcileri korkudan tir tir titretiyordu.
İspanya Kraliçesi tarafından çıkarılan bir yasayla gemilerde rom bulundurma zorunluluğu getirilmişti. Bunun tek sebebi gemicilerin canavar korkusunu biraz olsun içkiyle azaltabilmekti. Her tayfanın günde en az bir tas rom içme hakkı bulunuyordu.
Karayolu tehlikelerle dolu olduğu için bütün ticaret, deniz yoluyla yapılıyordu. Doğudan getirilen baharat ve ipekler, Avrupa'da kapış kapış satılıyordu. Ancak tayfaların ekseriyetle sarhoş olması ve Hindistan'a Afrika'nın etrafından dolaşılarak gidiliyor olması gemi yolculuklarını hem çok tehlikeli yapıyor hem de çok uzun sürmesine yol açıyordu. Dünyanın tepsi gibi dümdüz olduğu düşünüldüğünden hiçbir gemici yeni bir rota arayışına girmiyordu.
CENEVİZLİ KOLOMB
İşte tam bu sırada Kristof Kolomb adında genç bir denizci tarih sahnesindeki yerini alır. Cenevizli genç adam Hindistan'a batıdan gidilebileceğini savunuyordu. Bunu ispatlamak için de gemi yolculuğu planlamıştı, ancak parasızdı. Kolomb, Hindistan'a batıdan gitmek için pek çok kralın kapısını çaldı. Bunların arasında Osmanlı ve Memluk sultanları da vardı. Ancak "Otur oturduğun yerde" şeklinde özetlenebilecek pek çok nasihat aldı. Kolomb kafasına takmıştı bir kere... Ne yaptı, etti İspanyol Kraliçesi'ni ikna etmeyi başardı. Kraliçe'den üç eski gemi koparan Kolomb, Atlas Okyanusu'na açıldı. Dünyaca ünlü Amerikalı yazar Mark Twain, Kristof Kolomb'un yolculuklarını kaleme almıştır. Ondan öğrendiğimize göre Kolomb, "Gemiler o kadar eskiydi ve su alıyordu ki Atlas Okyanusu'nu üç kez boşaltmak zorunda kaldım" şeklinde serzenişte bulunmuştu.
Günümüzde Kolomb'la ilgili çeşitli iddialar ortaya atılmaktadır. Mesela tarihçi-yazar Cezmi Yurtsever, Piri Reis'in haritasındaki sembol ve yazılardan oluşan şifreleri çözerek, Kristof Kolomb'un "Osmanlı casusu" olduğu bilgisine ulaştığını iddia etti. Tarihçi Cezmi Yurtsever, Kolomb'un deniz seferleri sonucunda elde ettiği bilimsel sonuçları çalışmalarının destekleyicisi İspanya'ya değil, Osmanlı Devleti'ne ulaştırdığını savunuyor.
OSMANLI CASUSU MU?
Yurtsever, 1492-1503 yılları arasında 4 sefer gerçekleştiren Kristof Kolomb'un, bu dönemde elde ettiği bilimsel çalışmaları içeren harita ve belgeleri Osmanlılara getirdiğini öne sürerek, şunları söylüyor: "Piri Reis'in 1513 yılında çizdiği haritasındaki açıklamalar, sembol ve yazılardan oluşan şifreyi çözümleyerek bazı bilgilere ulaştım. Haritada, ayrıca, 'Oranın haritası bize geldi' ifadesi yer alıyor. Tarihçi Yurtsever yaptığı araştırmaların sonucunu ise önemli bir iddiaya dayandırıyor: "İncelemeler ve çözümlemeler sonucunda vardığım sonuç; Kolomb'un Osmanlılar adına çalışan bir bilim casusu olduğudur."
Yurtsever'in iddiaları ne derece doğru bilemiyorum ancak burada benim ilgimi çeken gençliğinin baharındaki bir gencin geleceğini garanti altına albilecek bir iş tutup para kazanmak, çoluk çocuğa karışmak yerine yerleşik tüm inanışlara karşı çıkıp kırık dökük gemilerle bir bilinmeze doğru yelken açma cesaretini nereden bulduğudur.
Kolomb'tan yaklaşık bin iki yüz yıl sonra Hazerfan Ahmet Çelebi, kendisiyle, "Allah uçmamızı isteseydi bizleri kanatlı bir şekilde yaratırdı" sözleriyle karşı çıkan ve alay eden kalabalığa inat kendini Galata Köprüsü'nden boşluğa bırakma cesaretini nereden bulmuştur?
Bir pazar günü sizlere Kolomb ve Hazerfan'dan bahsetmemin sebebi ancak "hayalleri" olan insanların hayatta başarılı olabileceğini inanmamdır. Çocuklarınızı hayal kurmaya teşvik edin ve eğer o hayallerin peşinden gidecek cesareti buluyorlarsa ne mutlu!
İyilikle kalın...