Bu sezon televizyonda takıldığım yeni bir dizi yok. Geçen yıl izlediğim iki diziyi ise kaydedip fırsat bulduğumda izliyorum. Salı akşamları yayınlanan "Öyle Bir Geçer Zaman ki" çok başarılı oyuncuları, müziği ve yönetimiyle beğendiğim bir diziydi. Dizi tutuldu, uzatabileceğimiz kadar uzatalım diye düşünen yapımcılar yüzünden cıvıdıkça cıvıdı ve geçen yıl ki etkisini kaybettiği gibi yoğun eleştirilerle yerden yere vurulmaya başladı. Güzelim diziyi maskaraya çevirdiler. Seyretmek için içimde heves kalmadı...
***
"Fatmagül'ün Suçu ne" de sakız gibi uzatılan bir dizi. Belli ki finali Haziran'da olacak. Onu da çok zorluyorlar ama ben ısrarla izlemeye devam ediyorum. Bakalım sabrım ne zaman tükenecek...
***
Arada bir "Muhteşem Yüzyıl"a takılırdım. Artık vazgeçtim. Bana çekici gelmiyor. Ama izlenmeye ve reyting almaya devam ediyor. Bir o kadar da olumsuz eleştiri. Basında çıkan yazılarla özellikle senaryosu yerden yere vuruluyor. En büyük padişah Sultan Süleyman'ın zaaflarının, saraydaki entrikaların ortaya dökülmesine tahammülsüz kalemler diziyi yerden yere vuruyorlar. Bu dizi sadece kazanılan savaşları anlatan bir dizi olsaydı üç haftada biter ve reytinglerde dibe vururdu. Savaş sahnelerini çekmek için dünyanın parası harcanır, yapımcı ve televizyon kanalı iflas ederdi. İzleyenlere de hiç cazip gelmezdi. Diziyi ayakta tutan saraydaki entrikalar ve haremde geçenler. Ama Padişahlara toz kondurmayanların buna tahammülleri yok...
***
En güzelini Hıncal Uluç yazmış:
"O tarih değil, dizi. Tamam mı?" ve eklemiş: "Hani 'Bu nasıl balık' diyenlere Picasso 'O balık değil. Resim' demiş ya. Öylesi."
YENİ ASIR
Bizim gazetenin "40 yıl ve 60 yıl Önce" diye bir nostalji köşesi var ya. Mutlaka bir göz atarım. Geçenlerde 40 yıl önceki bir habere takıldım. "İzmirli judocu Yıldız, Türkiye birincisi oldu" diye. Yıldız, üst üste konulmuş, iki buçuk santimetre kalınlığındaki üç tahta bloku sağ elinin yanı ile parçalayarak şampiyon olmuş. İki tuğla üzerine konarak yapılan kırış yarışmasında diğer yarışmacılar ancak iki tahta kırabilmişler. Haberi okuyunca ben de 40 yıl öncesine gidiverdim. İzmir'de Kültür Park'taki barakalar içinde İzmir Radyosu geldi aklıma. Söz yayınlarında prodüktör olarak görevli Okay ve Yıldız Sağtürk arkadaşlarımı hatırladım. Yıldız o Yıldız.
Peki, son yıllarda ekranlarda boy gösteren yakışıklı ve usta dansçı Tan Sağtürk'ün, Yıldız ve Okay'ın oğlu olduğunu biliyor muydunuz?