• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Karşıyaka Filarmoni İzmirli mi olmalıymış! BÜLENT GÜRLÜK

Karşıyaka Filarmoni İzmirli mi olmalıymış!

bulent.gurluk@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12 Ağustos 2014, 17:29
Geçen hafta, Gürer Aykal'ın Karşıyaka Belediyesi Filarmoni Orkestrası'yla ilişiğinin kesilmesi üzerine düşüncelerimi dile getirdim. Yazı amacım, Gürer hocanın görevine hangi sebeple son verildiğini ya da kimin haklı olduğunu polemik konusu yapmak değil, filarmoni orkestrasının geleceği hakkındaki kaygılarımı dile getirmekti.
***
O yazımda, Genel Müzik Direktörü şef Gürer Aykal'ın, başka şehirlerin orkestralarında çalan sanatçılara bel bağlaması yüzünden, Karşıyaka Filarmoni'nin işlevini yerine getiremediğini, hem İzmir'in yetiştirdiği gençlerin burada çalma şansı bulamadığını, hem de kentin sanat yaşamında iz bırakacak bir konser sürekliliğinden söz edilemediğini vurgulamıştım.
***
Bu yaklaşımı doğru kavrayamayan bazı kişilerden, "İzmir'deki orkestranın üyeleri ille de İzmirli mi olmalı? Sanatçıların yaşadığı şehrin dışında çalışma hakkı yok mu? Orkestraya kimlerin seçileceği şefin bileceği iştir" gibi, anlatmak istediğimizin karşılığı olamayacak tepkiler aldık. Sanki biz, 'kafa kağıdına bakılsın, İzmirli yazmayan kapıdan sokulmasın' dedik.
***
Orkestra nasıl kurulur? Sınav açarsınız, şartları burada çalışmaya elverişli adaylar da katılır ve uygun görülenler seçilir. Ve kadroyu oluşturan sanatçılar, belirlenen yıllık konser takvimine göre kendilerini programlamak zorundadır. Ya Karşıyaka Filarmoni'de işler nasıl yürüyordu? Gürer Aykal'ın, Ankara ve İstanbul'daki orkestralardan bir kenara ayırdığı öğrencileriyle, ayda yılda bir Karşıyaka'ya turne yapar gibi gelerek konser vermeleriyle!
***
Tanrı aşkına, 'toplama' bir topluluğun yılda üç kez sahneye çıkmasıyla orkestra mı olunur! 2011'den beri iki elin parmakları etmiyor, verdikleri konserler! Altı üstü bir ilçe bütçesiyle kente orkestra kazandırmaya çalışan Karşıyaka Belediyesi'nin iyi niyetini ve imkanlarını böylesine hovardaca sömürmek kimin haddine! Bunu her şeyden önce, 'doğma büyüme Karşıyakalı' kimliğimle soruyorum...
***
Belediyelerin amacı halka hizmettir. Filarmoni Orkestrası ile insanların klasik müzikten payını alması, yapılan konserlerin kentin kültür yaşamına zenginlik ve sanat kalitesini yükseltecek bir rekabet katması değil midir hedef? Şehir dışından buyur edilen enstrümancıların geliş gidiş yol ve otellerde ikamet etme masraflarını bir hesaplayın bakalım. Belediyenin bu paraları, halkı sanatla daha çok buluşturmaya, yeni projeler üretmeye harcaması gerekmez mi?
***
Konservatuvardan her sezon değerli sanatçılar yetişiyor. Çoğu, harçlığını çıkarmak için derme çatma gruplar halinde konserler vermeye çalışıyor. Karşıyaka Filarmoni, o işsiz ve aralarında yakından tanıdığım son derece yetenekli isimlerin yer aldığı gençlere kapılarını açsa, en başta sanatseverler kazanacak. Çünkü belediyenin uçak ve otellere kaçırdığı bütçe cebine kalacağı gibi, başka şehirlerde çalışan sanatçıların fırsat bulup da İzmir'e gelmeleri için keyiflerini beklemek zorunda kalmayacağız.
***
Son sözüm, 'müziği konuşan yok' diyen ukalalara... Yılda üç konserin nesi konuşulacaksa! Yine de buyurun... Siz şimdi, "İzmir'in gençleri beceremez, ancak İstanbul ve Ankara'daki işlerinden zaman ayırma lütfunda bulunacak süper yetenekler sayesinde kaliteli müzik dinleyebilirsiniz" demeye mi getiriyorsunuz?
Geçiniz... Yeni mezun konservatuvarlılardan oluşan 'Gençlik Senfoni Orkestrası'nın, hem repertuvar seçkisi hem de performanslarıyla Adnan Saygun'da tarihi izdiham yarattıklarını ben gördüm. Ya siz?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.