Artık dilimizde tekrar tekrar döndürmeye gerek yok. Devletin sanat kurumlarını kapatmayı içeren TÜSAK Yasa Tasarısı'ndan haberi olmayan kimse kaldı mı?
Bu düzenlemenin ortaya çıktığı günden beri başta sanatçılar ve onları temsil eden sivil toplum kuruluşları, el ele tutuşan binlerce mum gibi ışıklarının söndüğü anda geleceğimizin kararacağını herkese anlatmaya çalışıyorlar. Sanatına asıl sahip çıkması gereken halkın da yanlarında yer alması için birçok etkinliğe imza atıldı şimdiye dek.
***
Ama bu sürecin 'hukuk çatısı' altında sürmesini ve TÜSAK'a karşı sanatçıların özlük haklarını yasal bir güvenceye almalarını sağlayacak en güçlü adım ise TOBAV'ın düzenlediği 'Hukuk-Sanat Buluşması' olmuştu.
Türkiye Barolar Birliği ile sanat kurumlarının arasındaki dirsek temasını 'işbirliğine' dönüştüren ilk buluşma, Ankara'da 20 Ocak 2014 tarihinde gerçekleşti. İzmirli sanatçıların da adeta çıkarma yaptığı o toplantıda, ülkemizin kültür sanat yaşamını ve kurumlarımızı ayakta tutmak adına; kararlı, bilgi-belge üreterek, 'çözüm ve sonuca odaklı' bir takvim üzerinde birlikte yürüneceğine karar verildi.
***
Bu dayanışmadan işlevsel bir sonuç alınmasını hedefleyen TOBAV İzmir, Ekim ayında 'İkinci Hukuk-Sanat Buluşması'na ev sahipliği etmek üzere harekete geçti. Tarih belirlemeden aylarca önce güzel bir uygulama başlatan İzmir yönetimi; sanatçı, akademisyen ve yazarlara, yeni toplantıyla ilgili düşünce ve önerilerini öğrenmek amacıyla hazırlanmış soruların yer aldığı birer form gönderdi. Buluşmanın niteliği, içeriği, yöntem ve yönelişleri açısından camia içindeki insanların fikrini almak, hazırlık sürecinde önlerini daha iyi görmelerini sağlayacaktı çünkü.
***
Ama TOBAV yönetimi, en geç 20 Ağustos'ta geri dönüşünü bekledikleri yanıtların gelmeyişi konusunda dertli. TOBAV İzmir Şubesi Başkanı Hale Gökalpsezer, belirtilen tarihin bile üzerinden zaman geçmesine rağmen, yüzlerce kişiye e-postaladıkları formların çok azından dönüş aldıklarını üzüntüyle dile getirdi.
Oysa bana göre de TÜSAK'a direnişin en sağlam halkası, sanatçıların bu tasarıyla uğrayacakları mağduriyetleri bilmelerini ve haklarını savunmalarını sağlayacak hukuksal farkındalıktır! Bu yüzden ilgililerin düşünce ve önerilerini bir an önce aktarmasında fayda var...
***
Benim fikrime gelince... İkinci Hukuk-Sanat Buluşması'nın işlevi, daha önce hedeflenen 'bilgi-belge üretme ve sonuç almaya dönük veriler ortaya koyma' sürecinde ulaşılan 'bulguları' masaya yatırmak ve bunlar üzerinden bir tartışmaya yönelmek olmalıdır.
Çünkü Barolar Birliği, durumdan 'siyasi vazife' çıkarmak amacıyla değil de, yeni düzenlemede sanatçıların ve kurumlarımızın nasıl bir riske atıldığını ortaya koyma refleksiyle mesai harcadıysa, 8 aydır sanatçıların elini güçlendirecek bir donanım sağlamıştır, öyle değil mi?
***
'Körlerle sağırlar birbirini ağırlar' tarzında toplantılar düzenleyerek, 'sanatın ulviliği' üzerine söylevler çekme safhası geride bırakılmalıdır artık!
Bunları zaten aynı düşünce etrafında birleşen herkes gerektiği yerde dile getiriyor.
Hukuk-sanat teması ile yaratılacak sinerji, TÜSAK'ın boşluklarını yakalayarak sanatçıların özlük ve mesleki haklarıyla yasal bir 'karşı duruş' sergileyecek güce erişmesini sağlamaktır. Bu da vakit kaybetmeden, dönüşü olmayan bir sapağa girmeden başlamalıdır. Eğer gönlümüz varsa tabii ki...