• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
40’lı yaşlara dikkat FİLİZ İÇKE ÖNAL

40'lı yaşlara dikkat

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09 Haziran 2010, 16:38
Pek çok kişide diyabet, kalp damar hastalıkları ve yüksek tansiyonun temellerinin bu yaşlarda atıldığına dikkat çeken uzmanlar, hareketsizlik, sigara ve alkol tüketimi ile sağlıksız beslenmenin bu tabloda büyük rol oynadığını belirtiyor

Yıllar içinde birer ikişer biriktirilen fazla kilolar, hareketsizlik, alkol ve sigara tüketimine iş yükü, aile sorunları ve geçim derdinin yaşattığı stres de eklenince vücut ilk tehlike var sinyallerini 40'lı yaşlarda vermeye başlıyor. Bu tehlike sinyallerini doğru algılayan kişiler, yapılan kontrollerde sıklıkla ya yükselen tansiyon ve ya da kan şekeri değerleri ile karşılaşıyor. Özellikle 40 yaş civarı kişilere konulan 'pre-diyabet' ve 'pre-tansiyon' tanılarının bir süre sonra bu kişilerin gerçek birer tansiyon veya şeker hastası olacağının habercisi sayıldığını belirten uzmanlar "Bu tanılar birer uyarıdır, önleminizi alın" diyor.
Tıp dilinde pre-hipertansiyon yüksek tansiyon öncesi, pre-diyabet ise şeker hastalığı öncesi anlamına geliyor. Gerçek hastalık sınırına yakın kan şekeri ve tansiyon değerlerini ifade eden bu ara dönem hastalıklarını stres, sigara ve alkol kullanımı, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme gibi olumsuzluklar tetikliyor. Asıl yaygın görüldüğü yaş aralığı 40'lar olan pre'li hastalıklara 30'lu yaşlarda da rastlanabiliyor. Her ne kadar vücuttaki bozulmanın ifadesi olsalar da pre'li hastalıklar bir nevi erken uyarıcı işlevi görüyor. Önlemini alan kişiler hastalığın kendisine hiç yakalanmadan uzun yıllar sağlıklı kalabiliyor.

3 AYDA BİR ÖLÇÜM
Tıp çevrelerinde son yıllarda gündemde olan pre-hipertansiyon tanısı için büyük tansiyonun 12-14, küçük tansiyonun da 8-9 aralığında olması yeterli oluyor. Özellikle şişman ve sigara içen kişilerin pre-hipertansiyon için uygun birer aday olduğuna dikkat çeken uzmanlar, "Kişinin bu dönemde özellikle yaşam biçimi değişikliğine çok önem vermesi lazım. Kişi önerileri yerine getirirse hastalık tanısı almadan yaşamına devam eder. En azından geciktirir" diyor. Tansiyondaki yükselmeyi yakalamak için düzenli kontrolün önemine değinen uzmanlar, "30'lu yaşlardan itibaren tansiyonumuzu hiç olmazsa 3 ayda bir ölçtürmekte fayda var. Değerler normal çıkıyorsa bu süre 6 aya da uzatılabilir. Zaten yüksek çıktığında daha sık aralıklarla ölçtürmek ve yaptığımız yaşam değişikliklerinin tansiyonumuz üzerindeki olumlu etki gösterip göstermediğini takip etmek gerekir" diyor.

ŞEKER HASARI BAŞLIYOR

Aday hastalıklardan diğeri olan pre-diyabet, şeker hastalığına giden yolun başlangıcını oluşturuyor. Pre-diyabet, diyabetten önceki dönem ve glikoz metabolizmasının bozukluğunu ifade ediyor. Bir kişiye
pre-diyabet tanısı konması için açlık kan şekerinin
100-126, tokluk kan şekerinin ise 140-200 arası değerlerde olması gerekiyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Pelin Tütüncüoğlu, "Diyabete bağlı olarak gözlerde, kalp damar sisteminde ve böbreklerde yaşanan olumsuzluklar bu dönemde görülmeye başlıyor" diyor. 30'lu yaşlardan itibaren yılda bir kez açlık kan şekeri ölçümü yapılmalı" diyor.

Kimler pre-diyabet riski altında?
* Şişmanlar
* Yüksek tansiyon hastaları
* Kolesterolü yüksek olanlar
* Hamilelikte diyabet tanısı alanlar
* Ailesinde diyabet hastası olanlar

Tuzu mutlaka azaltmalısınız
Pre-hipertansiyon veya pre-diyabet tanısı alan kişiler önerilen yaşam değişikliklerini gerçekleştirerek hastalık riskini tamamen ortadan kaldırabilirler. Bunun için yapılması gerekenler her iki hastalık için de aynı:
* Tuz kısıtlanmalı
* Alınan alkol miktarı azaltılmalı
* Fazla kilolar verilmeli
* Bol sebze meyve yenmeli
* Spor yapılmalı
* Sigara bırakılmalı

Tansiyon ölçme kurallarını biliyor musunuz?

Tansiyon ölçmek kolay gibi görünse de, ölçüm kurallarına dikkat etmemek sonuçların yanlış çıkmasına ve değerlendirilmesine neden olabilir.
* Ölçüm, ilk zamanlarda mutlaka her iki koldan yapılmalı ve tansiyon hangi kolda yüksek çıkmışsa hep o koldan devam edilmelidir.
* Ölçüm öncesinde kişi sessiz bir ortamda 5 en az dakika dinlendirilmelidir.
* Ölçümden önceki yarım saat boyunca çay, kahve, sigara içilmelmelidir.
* Giysiler rahat olmalı, sıkmamalıdır.
* Ölçüm yapılacak kol boşlukta durmamalı, desteklenmelidir.
* Ölçüm yapılacak kolun yüksekliği kalp seviyesinde olmalıdır.
* Manşon, hastanın kol kalınlığına uygun olmalıdır. Alet pille çalışıyorsa piller zayıf olmamalı ve aletin doğru ölçüm yaptığından emin olunmalıdır.
* Ölçüm yapılırken hasta konuşmamalıdır.
* Ölçümden önce kişi idrarını yapmış ve mesanesini boşaltmış olmalıdır.

Beslenme önerileri:
* Kilo almayın, fazla kilolarınızı doktorunuza danışarak diyetisyenlerin hazırlayacağı diyet programlarıyla verin.
* Öğünlerinizde az yağlı sebze yemeği ve salataye mutlaka yer verin.
* Beyaz ekmek yerine kepekli ekmeği tercih edin ama bunu da öğünlerde 1-2 dilimi geçmeyecek yekilde tüketin.
* Besin değeri ve vitaminlerden tam yararlanmak için kabuklu yenebilen meyve ve sebzeleri soymadan yiyin.
* Öğünlerinize haftada 2-3 defa ana öğün olarak mercimek, barbunya, nohut, kurufasulye gibi kuru baklagil yemekleri ilave edin.
* Günde 3 ana 3 ara öğün kuralına uyun. Her gün aynı saatlerde azar azar, sık sık ve düzenli yeme alışkanlığı kazanın.
* Kan yağlarını düzene soktuğu için soğan ve sarmısağı öğünlerde çiğ veya pişmiş olarak tüketin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.