Geçmişte, doğum sancılarının korkusunu, bebeğini kucağına alacak olmanın yaşatacağı sevinç duygusuyla hafifletmeye çalışan anne adayları artık doğuma çok daha rahat giriyor
Anneannelerimizin, annelerimizin sobaların üzerinde kaynatılan su ve temiz bez eşliğinde ebe yardımı ile evde doğum yaptığı günler çoktan geride kaldı. Artık modern doğumhanelerde uzman doktorlar tarafından yaptırılan doğumlar konfor konusunda hayal gücünün sınırlarını zorluyor. Ağrısız doğum, bundan 50 yıl öncesi için belki "çılgın bir fantezi" olarak tanımlanabilirdi ama günümüzün gerçeklerinden biri. Tıpta "Epidural anestesi ile normal doğum" olarak adlandırılan bu yöntem hakkında merak edilenleri Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fulya Safati'ye sorduk. Özel İlgi Tıp Merkezi hekimlerinden Dr. Fulya Safati, sohbetimiz sırasında sezeryan ve normal doğum hakkında da çok ilginç bilgiler verdi.
-Ağrısız doğum nedir?
Ağrısız doğum; normal doğumun ağrısız gerçekleştirilmesidir. Normalde gebelerin çoğu bir aksilik çıkmadığı sürece normal doğum yapabilir ama doğurmamış bir kadına doğum yapacağı güne kadar yüklenen bilgiler, ne yazık ki bunun çok büyük ağrı ile olacağı yönündedir. Bu korkuyu yok etmek için tıp alanında büyük uğraşılar verildi ve sonunda "epidural anestezi ile normal doğum" bulundu. Artık günümüzde anne adaylarına bu da bir seçenek olarak sunuluyor ve bu sayede pek çok kadın normal doğum yapabiliyor.
Epidural anestezide hasta, belinin altından itibaren vücudunda olup bitenleri ağrı olarak algılamıyor. Bu da doğum sırasında sabır göstermesini kolaylaştırıyor. Ancak ağrı hissi olmadığı için anne adayının doğuma katılımı bazı noktalarda azalıyor. "Bir an önce doğurayım" diye çabalamak istemeyebiliyor. Bu yönü ile epidural anestezi, doktorun işini bir parça zorlaştırırken yine de anne adaylarını normal doğuma çekmek için iyi bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz
-Epidural anestezi normal doğumun hangi aşamasında yapılıyor?
Epidural anestezi doğum başlar başlamaz yapılan bir şey değil. Örneğin ilk doğum ortalama 10 ila 24 saat arasında bir sürece yayılır. Doğumun doğada böyle düzenlenmesi de iyi bir şey. Aniden olup biten bir şey olsaydı, uygun olan-olmayan her yerde doğuran kadınlarla karşılaşırdık. Vücut önce sancılarla ipucu veriyor ve başlangıç aşamalarını böyle geçirmek zorundayız. Zaten bu aşamada dayanılmaz, çok büyük ağrılar olmuyor. Kadınların çok rahat altından kalkabileceği ağrılar bunlar. Gerçek doğuma götüren ağrılar başladığında ise epidural anestezi yapılıyor.
-Epidural anestezinin yapılması sırasında çok ağrı duyulur mu?
Epidural anestezi toplam üç dakika süren bir şey. Üç dakika içinde epidural anesteziyle ilgili tüm işlemler bitirilmiş olur ve asla çok ağrılı bir işlem değildir. Ağrının düzeyini çok kısa, birkaç saniye süren ciddi bir arı sokması gibi düşünün. Zaten doğum ağrıları başlamışsa hasta epidurali can-ı gönülden istiyor. Hatta o sırada o ağrıyı duymuyor bile.
-Gebeliği sürprizlerle dolu keyifli bir yolculuk olarak yaşamak en güzeli olsa gerek...
En hoşu bu. Ama bunu sağlamak zor. Özellikle internetten sonra insanlar doğru yanlış birçok bilgiye anında ulaşır oldu. Bir tuşla istediğiniz bilgiye, sizi etkileyecek herhangi bir şeye pat diye ulaşabiliyorsunuz. Ben bunu şuna benzetiyorum: Hiç yüzme bilmiyorsunuz ama günlerce internetten yüzme müsabakaları izliyorsunuz, yüzmeyle ilgili bütün bilgileri okuyorsunuz. Ama bu kadar bilgi hiçbir işinize yaramayacak. Çünkü hiç yüzmediniz. Özellikle yanlış yönlendirilme sonucu oluşan bilgi, yarardan çok zarar getiriyor. Bazen hiç bilmemek, yanlış bilmekten daha iyi.
İstatistiklere göre 100 kadından 90'ı problemsiz doğurur. Geri kalan 10 tanesinde doğum sırasında herşey olabilir. Anne ölebilir, bebek ölebilir, sakat bebek doğabilir, kolu kırılabilir, beyni özürlü olabilir... Her şey olabilir. Sezaryen bu gibi durumlar için bir çıkış kapısıdır.
SIFIR RİSK YOKTUR!
Günümüzde hastalarda "sıfır hata" beklentisi var. Şöyle düşünün: Anneniz ilk çocuğunu doğumda kaybetseydi bugün onun için bu olay bir cümle ile ifade edilecek bir durum olurdu. Ama bugün böyle değil. Hatta değil doğumda çocuk kaybetmek, en küçük bir aksiliği bile istemiyor insanlar. Diyelim ki çocuğun omuzu kırıldı doğum esnasında, ki bu zorunlu hallerde çocuğun çıkabilmesi için yapılan mecburi bir manevradır, buna bile tahammülümüz yok artık. Siz hekimden sıfır hata isterseniz hekim size "Evde bir gün bekleyin, sancılarınız iyice çoğalınca doğuma yakın gelin" diyemez. Bu yapılabilse, doktor kadar hasta da sorumluluk alsa pek çok kadın yine normal doğurur. Ama günümüz koşullarında böyle olmuyor tabii ki. Hasta kendisi ve bebeği adına hayat sigortası yaptırmış gibi düşünüyor. Oysa ebenizden böyle bir şey talep etmedi anneniz. Anneniz belim ağrıyor diyordu, ebe gelip bakıyordu "Daha bugün olmaz" diyordu ve ertesi gün gelip doğurtuyordu. Bugün bir hekimin hastasına "Bugün git evine, yarın gel seni doğurtayım" deme lüksü yok. Ertesi güne kadar o bebeğe bir şey olduğunda çok büyük sorunlar yaşanacak demektir çünkü...
Problem çıkan doğumların yüzde 80'i ilk doğumdur. Bir kadın bir çocuğu doğurduktan sonra ikinci, üçüncü çocukları daha rahat doğurtulur. Çünkü o yolun geçilebilir olduğu bir kez ispatlanmıştır. Zaten özellikle İzmir'de ikinci doğumunu yapan kadına çok rastlamıyoruz. Yaklaşık 5 yıldır İzmir'deyim, ikinciyi doğuran kadın sayısı çok az.
-Sezeryan ve normal doğumun anne ve bebek açısından avantajları ve dezavantajları nedir?
Sezeryan ve normal doğumu kıyaslamak, elmayla armudu kıyaslamak gibidir ve bu kıyaslama bizi doğru bir sonuca ulaştırmaz. Kıyaslamayacaksınız. Çok kolay normal doğumlar vardır ve onlar anne ve bebek için çok iyidir. Ama çok zor normal doğumlar vardır ki bu kolay bir sezaryana tercih edilebilir. Yani koşullar birbirine göre kıyaslanabilir. Normal doğum mu? Sezaryen mi? Tümüyle hastaya göre değişir. Bir genelleme yapılamaz...
-Epidural anesteziyle ağrısız doğumun özel bir riski var mı?
Bu soruya anestezi hekimi daha aydınlatıcı yanıt verecektir ama ben 20 yıldır epidural anesteziyle doğum yaptıran bir kadın doğumcu olarak ciddi bir hayati komplikasyonla karşılaşmadığımı söyleyebilirim. Halk arasında en çok korkulan "felç yapar" düşüncesidir. Oysa epidural anestezinin felç yapması tıbben mümkün değildir. Yani anestezi uzmanı istese de sizi epidural anestezi sırasında felç yapamaz.
-Ağrısız doğum, süt verme yönünden kadını doğum sonrasında nasıl etkiliyor?
Doğanın kendi kuralları var zaten. Doğurur doğurmaz emziremezsiniz. Vücudunuz doğumu algılamak zorunda. Bebeğin sizden çıktığını siz biliyorsunuz ama beden bunu daha geç algılıyor. Bebeği doğuruyorsunuz, emmeye başlıyor ve vücut bu sırada salgılanan hormonlarla doğumun gerçekleştiğini algılıyor. İster normal doğum yapın, ister sezaryen, ister epidural, ister genel anestezi alın hiç fark etmez; ilk gün zaten süt yapımıyla geçecektir. Ama şu kesin: Vücut doğum ağrılarını yaşayarak daha erken uyarıldığı için, anestezisiz normal doğumlarda biraz daha erken süt geliyor.
-Epidural anestezi ile normal doğum özellikle hangi anne adaylarına öneriliyor?
Normal doğum konusunda kendine güvenen herkese önerilebilir. Çünkü normal doğum tamamen hastada başlayıp hastada biten bir şey. Birilerinin dışarıdan kızını, torununu, gelinini "Hadi normal doğur" diye itmesinin hiçbir anlamı yok. Bunu da çok yaşıyoruz, aile büyükleri "Normal doğur" baskısı yapıyor. Bu anne adayı "Doğurmayacağım" derse normal doğumunda kesin zorlanıyoruz. Hastanın doğurma isteği ve motivasyonu yüksek olmalı. Çünkü epidural zaten ıkınma gücünü azaltan bir şey, bir de ıkınmaktan kaçınan bir hasta ile doğum iyice uzayabiliyor. Böyle olunca da bebek açısından riskler artıyor.
-Ağrısız doğum sırasında anne adayı ıkınma ile yardımcı olmazsa ve doğum uzarsa ne olur?
Bu süreci boş ve yanlış şeylerle, örneğin annenin nazıyla veya yetersiz doğum ıkınmalarıyla geçirirsek o zaman bebek açısından riskler başlıyor. Bebeğin çıkım saati çok uzarsa bebeğe giden hava azalıyor. Beyin hücrelerinin doğum esnasında az oksijenlenmesi bebekte zeka geriliği, epilepsi veya dikkat eksikliği gibi birçok hastalığa neden oluyor. Doğum süreci bebeğin kalp atışlarıyla takip edilir. Kalp atışları düşünce acil doğurtulması gerekir.
ACİL ÇIKIŞ KAPISI
-Ağrısız doğumda, durumun hemen sezaryene dönme ihtimali olabilir mi?
Sezaryeni şöyle düşünün: Hepimizin arabasında ilk yardım çantası var. Hiç kullanmıyoruz ama var. Sezaryan da bizim için hep cepte olması gereken bir yöntem. Normal doğumun herhangi bir aşamasında, özellikle bebek için riski fark edildiğinde her an sezaryana dönülebilir. Her doğum her yerde olur. Hepimiz evlerde doğduk. Ben yalnızca bir masanın olduğu her yerde bir kadını doğurtabilirim ama yapamam. Çünkü isterim ki risk olduğunda müdahale edebileyim. Doğumun her aşamasında en ufak bir risk olasılığı için sezaryen hazır olmalıdır. Çünkü sezeryan acil çıkış kapısıdır.
KOŞULLANMAYIN!
Bazı gebeler daha gebeliğin başlangıcında çevrelerinden, internetten, gazeteden edindikleri bilgilerle tümüyle normal doğuma koşullanarak geliyor. Kimi gebeler de tam tersi sezaryeni daha albenili buluyor ve tümüyle sezaryene koşullanmış oluyor. Aslında her iki yaklaşım da yanlış. Ne kadar bilirseniz bilin, doğumu nasıl yapacağınız konusunda koşullanmak sizi yanlışa götürecektir. Her doğum kendine özel koşullarda gerçekleşir. Dünya kadar bilgi sahibi olun, internette doğumla ilgili her şeyi izleyin, bunun size hiçbir yararı olmayacaktır. Çünkü doğum sizin bedeninizde olup biten bir şey. Sizin bedeniniz buna izin verirse, gayet rahat normal doğum yapabilirsiniz ama birtakım problemler olursa da bu saplanma sizi çıkmaz yerlere götürebilir. Sezaryen için de aynı şey geçerli. Çok rahat normal doğuracak bir anne adayısınız ama gebeliğin başında "Sezaryen olacağım. Korkuyorum" dediğiniz an biz yanlış bir noktaya odaklanmış oluruz. Şöyle düşünün: Bu bir yolculuk, bu yolculuk bakalım bizi nereye götürecek?