• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Belirtileri bekleme testlerini yaptır! FİLİZ İÇKE ÖNAL

Belirtileri bekleme testlerini yaptır!

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Ocak 2012, 16:08
Bugün pek çok kanser türünde erken tanı ve etkin tedavi ile hastanın yaşam süresinin uzatılabildiğini belirten Onkoloji Uzmanı Dr. Murat Düzen, "Ancak hastalık ilerledikten sonra kişinin doktora başvurması tedavi şansını azaltıyor. Bu nedenle kanser belirti vermeden, kişide yakınma oluşturmadan tespit edilmeli" diyor

Ege Sağlık Hastanesi'nden Onkoloji Uzmanı Dr. Murat Düzen, kanserde hayat kurtaran erken tanının, toplumun bilinçlenmesi ile mümkün olabileceğini belirterek, "Kanserde erken tanı sayesinde tedavi çok daha kolay hale geliyor, tedavi giderleri azalıyor ve en önemlisi doku ve organ kaybı önlenebiliyor, kişi sakat kalmıyor ve sonuçta da insan hayatı kurtulmuş oluyor" diyor.
Erken tanı, kanserde hastanın sağ kalım süresini belirleyen en önemli faktör. Nitekim istatistik bilgilere göre;
* Evre 1'de tanı konulmuş meme kanserinde, hastaların 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 100 iken, hastalık evre 4'te yakalandığında oran yüzde 20'ye düşüyor.
* Prostat kanserinde 10 yıllık sağ kalım oranı evre 1'de yüzde 87 iken, evre 4'te oran yüzde 20'lere düşüyor.
* Çok hassas bir organ olan ve ameliyatı oldukça zor olan yemek borusu kanserlerinde 3 buçuk yıllık sağ kalım oranı evre 1'de yüzde 20 gibi düşük bir oran. Ama aynı hastalık evre 3 veya evre 4'te yakalandığında bu şans, ne yazık ki tamamen ortadan kalkıyor.
* Sık rastlanan kanser türlerniden biri olan akciğer kanseri evre 1'de yakalanırsa 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 50. Evre 3 veya 4'te bu oran sıfıra düşüyor.
-Kanser nedir?
Kanser, İngilizce'de "cancer" olarak adlandırılıyor ve latince kökenli bu sözcüğün bir diğer anlamı da "yengeç". Neden yengeç? Çünkü tüm hayvanlar içinde düz değil, yan yan giden bir tek yengeç var. Kanser hücresi de benzer şekilde, normalden saparak, normal hücreden dönüşerek oluşuyor. Kanseri, "anormal hücrelerin kontrolsüz çoğalması ya da yayılması" olarak tanımlıyoruz. Kanseri biz dışarıdan bir mikrop olarak almıyoruz. Dokularımızın herhangi bir stres faktörü ile geriye dönülemez bir değişikliğe uğraması sonucu kanser dediğimiz hücreler ortaya çıkıyor. Bu hücreler oluştuktan sonra anormal bir şekilde çoğalıp, bildiğimiz kanserli dokuları meydana getiriyor.
-Günümüzde kanser vakaları gerçekten arttı mı, tanı imkanlarının çoğalması mı böyle düşünmemize neden oluyor?
Kanser, 70'li yıllarda ülkemizde sebebi bilinen ölümler arasında 4'üncü sıradaydı. Son yıllarda 2 nci sıraya yükseldi. Kanser aslında hep vardı tabii. Ama 70'li yıllarla 2000'li yıllar kıyaslandığında teknolojideki ilerleme tıbba da yansıdı. Elimizdeki tanı olanakları arttı. Böylelikle kanseri daha kolay saptar hale geldik. 70'li yıllarda yüz kişiden 15-20'si, kanser tanısı almadan kaybediliyordu. İlerleyen teknoloji ve artan toplum bilinci sayesinde bugün bu oranı yüzde 2-3'lere çekmiş durumdayız.
-Erken tanı olanakları sayesinde, günümüzde kanser daha az korkutuyor diyebilir miyiz?
Artık kanserden korkmuyoruz. Çünkü erken tanı koyabilirsek, pek çok tedavi seçeneği sayesinde tedavi sonrasında bireyler normal bireylerden farksız şekilde hayatlarına devam edebiliyorlar.
-Erken tanı, her kanser türü için mümkün mü?
Elbette mümkün. Bunun birtakım belirteçleri var. Hastalığın ilerlemesi ve ilerledikten sonra kişinin doktora gelmesi, tedavi seçeneklerini ve dolayısıyla tedavi şansını biraz azaltmakta. Amacımız kanser semptom vermeden, kişide bir yakınma oluşturmadan varlığını tespit edebilmek olmalı.
-Zaten belirti verdiğinde geç kalınmış olabiliyor değil mi?
Maalesef. Örneğin çok sık rastladığımız akciğer kanseri... Akciğerlerde büyüyen bir kitle, başlangıçta hiç belirti vermeyebiliyor. Ve bir gün bu kitle ya nefes borusuna, ya kan damarına ya da sinir dokusuna doğru ilerleyerek nefes darlığı, ağızdan kanama veya göğüs ağrısı şeklinde semptom veriyor. Bu tür semptomlarda hastanın kurtuluş şansı ameliyata bağlı oluyor. Maalesef bunlar oluştuğunda da kişi genellikle ameliyat edilemez duruma geliyor. O nedenle 10 yıl ve üzeri sigara içenlerde mutlaka bir akciğer grafisi, hatta düşük dozda tomografi ile değerlendirme yapmak gerekiyor.
-Kanserin oluşum nedeni nedir?
Kanserin nedenleri kesin olarak bilinmiyor. Bildiğimiz, normal dokunun bir strese maruz kaldığı. Bu stresin kaynağı içsel nedenler olabileceği gibi çevresel nedenler de olabilir.
İçsel nedenler, kişiye bağlı nedenlerdir. Burada kişinin yaşam şekli önem kazanır. Kişinin sigara içip içmemesi, işyerinde kimyasal maddelere maruziyeti, belli kanser türleri belli yaşlarda görüldüğü için yaşı, cinsiyeti, kanserle ilgili aile öyküsü olup olmadığı bu nedenler arasında sayılabilir. Çevresel faktörler ise güneş ışığı altında çok uzun zaman geçirmek, aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalmak, bazı kimyasal maddelere ve radyasyona maruz kalmak, hava kirliliği ve kötü beslenme alışkanlıklarıdır.

SIK GÖRÜLEN KANSER TÜRLERİ

Meme kanseri
Akciğer kanseri
Prostat kanseri
Mide kanseri
Kalın bağırsak kanseri
Rahim ağzı kanseri

AKCİĞER KANSERİ:

Belirtileri:
* Uzun süre devam eden öksürük
* Öksürürken kan gelmesi
* Nefes darlığı
* Göğüs ağrısı
Korunmak için sigarayı bırakmak, sigara içilen ortamlardan uzak durmak gerekiyor.

CİLT KANSERİ:

Özellikle açık tenlilerde güneşe maruziyet sonrası iyileşmeyen yara, ben ve siğillerde şekil ve renk değişikliği mutlaka dikkate alınmalı ve bir dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır.
Korunmak için özellikle de açık tenlilerin 10.00-16.00 saatleri arasında güneşlenmemesi veya güneşe çıkılacaksa da yüksek koruma faktörlü ürünler sürmesi gerekiyor.

MEME KANSERİ:

Her 10 kadından 1'inde görüldüğü için önemli. Korunmak için, ayda bir kez ayna karşısında kendi kendine meme muayenesi yapılmalı. Bu muayene sırasında her iki göğüsteki simetri değerlendirilmeli ve meme yapısı keşfedilmeli. Ayrıca koltuk altında memenin sıvı alışverişini sağlayan lenf bezlerinin yapısı hafızaya kaydedilmeli ve buralardaki değişiklikler de izlenmeli. Böylece bir kadın yılda 12 kez kendi memesini bu şekilde muayene edebilir. Oluşan sıradışı bir dokuyu da rahatlıkla hissedebilir.
* Memede ele gelen sertlik
* Meme başında çekilme
* Meme başında akıntı
* meme şeklinde değişiklik
varsa hemen doktora başvurulmalı.
Yapılan araştırmalar meme kanserinin özellikle 40 yaşından sonra görüldüğünü ortaya koyuyor.
Bu nedenle de 40 yaşına gelen her kadında mutlaka mamografi öneriliyor. Kişinin ailesinde erken dönemde meme kanseri varsa, o zaman mamografi yaşını 35'e alıyoruz ve 25 yaşından sonra da ultrasonografi kontrolü öneriyoruz.

RAHİM AĞZI KANSERİ

Kadınlarda menopoz öncesinde daha sık gördüğümüz rahim ağzı kanseridir. Elimizde erken tanı şansı açısından smear testi var. Cinsel olarak aktif duruma geçen her kadın yılda bir kere smear testi yaptırmalı. Çünkü rahim ağzı kanserinin erken belirteç hücrelerini smear testinde görebiliyoruz. Böylelikle hastalık ilerlemeden önlemini çok kolay alabiliyoruz. Menopozdan sonra da kişide kanama oluyorsa hemen doktora başvurmasını istiyoruz. Bu kanama da rahim kanserinin erken belirtisi olabilir. Nedeni belli olmayan vajinal akıntılar, anormal kanamalar veya karında şişlik rahim kanseri şüphesini uyandırabilir. Yılda bir kez smear testi yaptırmak ve karın bölgesinin muayenesi erken tanı şansı verecektir.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ

Genellikle ileri evredeki belirtileri biliniyor. çünkü erken dönemde çok ender belirti veriyor. Makattan kan gelmesi, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, geçmeyen karın ağrısı,
karında ele gelen kitle ve kilo kaybı kalın bağırsak kanserini düşündürebilir. Kalın bağırsak kanseri ne yazık ki çok zor saptanıyor. Çünkü bağırsakların durumu ultrasonla değerlendirilemiyor. Bağırsak sisteminin değerlendirilebilmesi için önerim, 45 yaşında ya kolonoskopi ya da tüm batın tomografisi çektirilmesi. Bu testlerin 5 yılda bir yaptırılması yeterli. Korunmak için de sağlıklı beslenmek, az yağlı ve bol lifli yiyecekler tüketmek gerekiyor.

PROSTAT KANSERİ

Erkekte genellikle 60 yaş ve üzerinde görülüyor. Geceleri sık sık idrara kalkma, kesik kesik ağrılı idrar yapma, idrar kesesinin tam boşalmadığı hissi, idrar tutmada güçlük ve idrar akış gücünde azalma bu kanser türünün belirtileri arasında yer alıyor. 45 yaş ve üzeri grupta yılda bir kez kanda PSA bakılması öneriliyor. Ayrıca ultrasonla ve elle muayene ile de prostat değerlendirilebiliyor.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.