Acı ama gerçek... Her deprem bir kez daha, toplum olarak ne kadar günübirlik, ne kadar işbirlikçi, ne kadar ucuz yaşadığımızı ortaya koyuyor.
Her yıkım, suratımıza yediğimiz sert bir tokat gibi... Şiddeti acıtıyor, yüreklerimizi titretiyor.
Her deprem sanki yeni bir dersin sayfalarını açıyor. Van'da, Erciş'te, 7.2'lik sarsıntı sonucunda yüreklerimizi yaralayan her ölüm, aslında ne kadar hesapsız, ne kadar bencil, ne kadar kaderci bir toplum yapısına sahip olduğumuzu da gözler önüne seriyor.
Her deprem, insanlığımızı sınadığı halde, biz yine ders almıyoruz.
***
Yine yıkılma riski olan binalarda, öğrenci barındırıyor, kiraya veriyoruz. Hem de arsızca...
Yine, onca uyarıya karşın binalar, "perde betonsuz" inşa ediliyor, "Amaan benden sonra tufan... Ben alacağım paraya bakarım, zenginliğime zenginlik katarım" diye böbürlenen müteahhitlerin peşinden üç kuruş uğruna gidiyoruz. Şerefsizce...
Yine, denetimlerini iyi yapmayan belediyelerden hesap sormuyor, üstelik yapanlara da "niye bu kadar inceliyorlar, versinler artık oturma raporunu" diye isyan ediyoruz. Ahlaksızca...
Ve yine hayatımızı, yaşadığımız mekanı sigorta ettirmeden yaşıyor, başımıza bir felaket gelince de "Nerede devlet" diye hesap sormaya kalkıyoruz. Sorumsuzca...
***
Toplumsal bilince ulaşmadığımız sürece, yine her deprem aynı acıyı yaşayacak, yine yüreklerimizi kanatacağız.
Hesap sormadan, günü gün ederek, yarını planlamadan...
Biz buyuz. Genç nesiller, geçmişten, yapılan yanlışlardan hesap sormadığı sürece, değişmeye de yanaşmayacağız.
Orada, yıkıntıların altında kalan, hayatını kaybeden, derin yaralarıyla yaşam mücadelesi veren insanların, yaşadığı onca acıdan ders almadığımız sürece, kara bulutlar ülkemden çekilmeyecek.
Bugün Van'a, yarın başka bir kente...
Dilerim, bu kez son olur.
Dilerim bir gün, insanca yaşamayı, insana saygı duymayı, onun sorumluluğunu üstlenmeyi başarırız.
TRT 3 dururken neden TRT Şeş?
Geçen gün, Karşıyaka-Bucaspor maçını izlemek için geçtim ekranın karşısına... Doğal olarak, spor kanalı TRT 3'ü açtım.
Bekle babam bekle... Kanal, geçen hafta Süper Lig'te oynanan maçları veriyor, tekrar üstüne tekrar...
Yani özel bir şey yok. Ne canlı yayın, ne de başka bir şey...
Dandirikten teyyare, selam söyle o yare misali...
***
Bir ara arkadaşlar maçı "TRT Şeş veriyor, boşuna bekliyorsun" deseler de ihtimal vermiyorum bu ayrıntıya...
Çünkü, ne alaka!
Kürtçe yayın yapan bir "simge" kanalda, kulüplerden biri, bölgenin takımı olsa anlayacağım o dediklerini...
Hayır, ikisi de İzmir takımı...
Bu yüzden TRT Şeş mümkün değil, mantığım bana öyle söylüyor. Bu yüzden rahatım.
Bu çelişkiler içinde maçın başlamasını bekliyorum; maç saati geldi, geçti, kanal hala 80 (!) defa yayınladığı lig maçlarını veriyor.
Yani özel bir yayın yok.
***
Sonunda bizim spor servisine çıkmaya karar verdim. Bir de ne göreyim, maç gerçekten TRT Şeş'te, yani TRT 6'da... Kanalın köşesinde ise "Zendi" yazıyor.
Spor yerine başka bir kanalda... Peki TRT 3 ne işe yarıyor derseniz, o da başka bir tartışma...
24 şehit verdiğimiz günün ertesinde, Kürtçe yayın yapan, üstelik karasal yayında birçok yerde ulaşılmayan, sporla ilgisi olmayan bir kanalda, bizim Ege takımlarının maçının ne işi vardı, doğrusu çözemedim.
Dostluk için mi!
Barış için mi!
Maça yer bulamadıkları için mi!
***
Nedenlerini bilemem, düşündüklerimi yazsam inkar ederler. Ancak bu yapılan düpedüz saygısızlıktır, iki İzmir takımının taraftarına ise tahrik...
Sözü özü bu yayıncılığın dostlukla, mostlukla alakası yok. O sıcak gündemde bu, her iki tarafa da resmen eziyet...
GÜNÜN SÖZÜ
Övgü, iyi adamı daha iyi, kötü adamı daha kötü yapar.
Thomas Fuller