• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Trafik polisi ne iş yapar? HÜROL DAĞDELEN

Trafik polisi ne iş yapar?

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 26 Ekim 2011, 16:16
İzmir, bir süredir trafik kaosu yaşıyor. Yollar kilitleniyor, araçlar uzun konvoylar oluşturuyor.
Üstelik bu sıkıntı kentin her yerinde... Yani şu ya da bu cadde değil, her yerde...
Sıkışıklığın nedeni sadece, kaza da ya da bir yol çalışması değil elbette... Bencil şoför örneği de...
Yani her araç şoförü, sabretse yolun açılmasını beklese, böyle bir kaos doğmayacak elbette... Ancak öyle uyanıklar var ki, resmen trafiği katlediyor; düzenden, haktan yana tavır alan, doğrusu budur diyen sürücüleri keriz yerine koyuyor, dalgasını geçiyor.
Peki ne kazanıyor? O da bir iki adım sonra trafiği kilitliyor. Sıkıntı büyüyor da büyüyor...
***
Bir başka neden, yolun sağ şeritlerinin neredeyse işgal edilmesi... Kaldırıma her yanaşan, dörtlüleri açıyor, arabayı yerleştiriyor. Sonra, ara ki bulasın...
En işlek caddede sağ şerit kapalı!...
Bu sıkıntıyı İkinci Kordon da, Talatpaşa Bulvarı da, Bahriye Üçok da, Kıbrıs Şehitleri civarı da, Mustafa Kemal Sahil Bulvarı da çekiyor. Son yıllarda artan trafik gerginliğiyle Karşıyaka bölgesinde, Nergiz ve Demirköprü de... Hele burası, tam muamma...
Üstelik bu bölge, Karşıyaka Emniyet Müdürlüğü'nün tam girişi...
Her sabah ve her akşam aynı dert... Yolun sağ şeritlerini yine araçlar kapatmış, müdahale eden yok; onca araç tek şeride mahkum... Demirköprü yoluna girebilmek ise neredeyse mucize... Belediye otobüsü bile geçemedikten sonra...
Burası polisin en yakın olduğu nokta, iyi mi?
***
Oysa bu sıkıntıları çözecek olan, trafik polisleridir. Toplum olarak polis gördük mü, kaçacak delik ararız çünkü...
Ceza yememek için, yanlış yapmaya korkarız.
Ancak, sabah ve akşam saatlerinde en kritik noktalarda, insanları düzene sokacak, hak ihlallerini önleyecek trafik polisi bulmak ne mümkün?..
Oysa polis sadece ceza kesmekten ibaret değil, aynı zamanda uyarıcı, öğretici, yönlendirici de... Polis araçlarına "Sanal bir canavar yarattılar, sonra da ona inandılar" yazıp konuyu sadece topluma yıkmak da sorunları çözmez.
İnsan ana cadde her sıkıştığında, karşısında düzeni sağlayacak bir trafik polisi bekliyor. Bireysel arayışlar, durumu daha çok kördüğüme dönüştürüyor çünkü... Tartışma, kavga çıkıyor.
Çünkü biz böyleyiz, direksiyon başına geçince kendimizi kontrol edemiyoruz.
Bu okulda, eğitim vermeye de benzemiyor.
Doğruyu gösterecek, akıl verecek birileri lazım...
Yoksa İzmir'de trafik her geçen gün, cehenneme dönecek.
***
Bir sözüm de belediyelere... Allah aşkına artık, projesinde otopark olmayan binalara ruhsat vermeyin. Göstermelik olanlara da...
Bu ciddiyeti göstermezseniz, İzmir, yakında İstanbul'dan beter bir kent olacak. Tek sorumlusu da siz olacaksınız. Yaşananlar bunu gösteriyor.

Güle güle Ziya amca...

Çocukluk anılarımın her zaman başköşesindedir Dr. Ziya Ertemer, hep de öyle kalacaktır... Çünkü 60'lı, 70'li yıllarda, her Karşıyakalı çocuk gibi, hastalandığım zaman, onun yanında bulurdum kendimi...
Ya bizim eve gelirdi ya da biz ona...
O sıcak, sakin, sevecen ve duygulu sesiyle, acımı unuttururdu Ziya amca... Çocuklarla kurduğu sevgi dolu diyalog, hep örnek aldığım bir insanca tavır olmuştur benim için...
Aile doktormuzdu; ancak sadece bizim değil, tüm Karşıyaka'nın...
***
Ona muayeneye gitmek, ayrı bir keyifti benim için...
Çünkü çoğu kez onun yatıştırıcı tavrıyla, ilaca bile gerek kalmadan ayağa kalkar, annemin kucağından kurtulur, onun evi ve muayenehanesi olan o nadide köşkün cennet bahçesinde bulurdum kendimi...
Öyle güzel ve öyle yeşildi ki...
Şimdi o köşkün yerinde yeller esiyor, güzelliğinin de... Karşıyaka Çarşı'da, eski İpek sinemasının hemen yanıbaşında olan o köşkün yerinde şimdi koca koca bloklar var; soğuk, duygusuz...
Köşk de yerle bir oldu, sokağı adını veren İpek sineması da...
Ve yaşama sevincimiz de...
***
Önceki gün, sonsuzluğa uğurladığımız Ziya Amca'yı hiç unutmayacağım, emin olun. Benim gibi bugünün büyükleri diğer çocuklar da...
Çünkü bize ilaç değil yaşama sevinci aşılardı hep... Onun sevgisiyle iyileşirdik biz... Bir kaza sonucu, etten ayrılan tırnağımı bile, ustalıkla iyileştirmişti Ziya Amca...
O acı çekmemizi hiç istemezdi, eşi bulunmaz bir insandı, çocuk yürekliydi.
Işıklar içinde yatsın.

Sancar Maruflu tam isabet...
İzmir'i en iyi İzmirli anlatır, tanıtır. Çünkü bu özel şehrin insanları, kentin dışına çıksalar da sürekli yüreklerinde İzmir tutkusunu yaşarlar.
Bir de o kentin içinde yaşayanını bir düşünün. İşte o isimlerden biri de Sancar Maruflu... Sancar ağabeyi, İzmir'in favori bölgelerinden Bayraklı'da yapılacak olan dev iş merkezinin, Bayraklı Tower'ın reklamında görünce, önce şaşırdım, sonra odaklandım..
Doğrusu Sancar Maruflu, rolüne çok yakışmıştı.
Çünkü İzmir'i, Maruflu'dan başka kimse iyi bilemez. İnsanlarını, değerlerini, anılarını, dostukluklarını hep içinde taşır.
O İzmir için vefa abidesidir. Ve değişim geçiren İzmir'i anlatmak için de ondan daha coşkulu, daha inandırıcı bir isim çok azdır.
Ve onun deyimiyle, halkın arasında yapılan bir anketten elde edilen sonuçtur, reklam filminde oynaması...
Sözün özü, kimlik olarak yakışmıştır ve verdiği mesaj gereği, simgesel bir yönü de vardır.
Vallahi bravo Sancar ağabey...

GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar yanlış yapabilir, yalnız büyük insanlar yanlışlarını anlar.
F. Von Kotzebue

BİRAZ DA GÜLELİM

Avukata sormuşlar:
"Bir daha dünyaya gelirsen hangi işi yapmak istersin?"
"İmamlık" demiş.
Nedenini sormuşlar :
"Mevzuat hep aynı, hiç değişmiyor."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.