• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Yalçukların gururu Adil veda etti ERKİN USMAN

Yalçukların gururu Adil veda etti

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Nisan 2010, 19:32
Birkaç gün önce ebediyete göçenler arasına İzmir'in yetiştirdiği çok değerli bir insan daha katıldı. Cemiyetçilik, bilim, ilim ve spor dünyasının dehası, efendiliğin sembolü Adil Yalçuk'ı kaybettik.
Türk Musikisi ve Gazinocular Dünyası'nda Nuri Yalçuk'un (Bornovalı) ayrı, özel bir yeri vardır. Fuar'ın fuar olduğu şaşaalı yıllarda Luna Park yıldız sanatçıların akınına uğrardı. Karşısındaki Menekşe Çay Bahçesi de günübirlikçilerin ve Fuar ziyaretçilerinin konakladığı, keyif aldığı yerlerin başında gelirdi. Organizasyonlarında Nuri Yalçuk'la birlikte çarkı çeviren kişi de kardeşi Cengiz Yalçuk'tu.
***
Tabii şimdi bu mekanların yerlerinde yeller esiyor, biz de "Tarihten Bir Yaprak" diyerek anıyoruz o görkemli günleri.
Yalçuk ailesinin 4 numaralı ferdi Adil Yalçuk ise kendini eğitim ve spora adamıştı. Pek çok ilkleri başaran kişiydi. 1933'te dünyaya gelen Adil Yalçuk, Bornova Ortaokulu ve Namık Kemal Lisesi'ni bitirdikten sonra 1962'de Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü'nden mezun oldu.
Ege Üniversitesi'nin ilk "Talebe Cemiyeti Başkanlığı"nı yaptı. Almanya Bayerische Laudeaustait für Tierzucht Grup'ta uzman olarak çalıştı. Yurda döndükten sonra Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Ege Bölge Zirai Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'ne getirildi. Menemen Bölge Topraksu Araştırma Enstitüsü'nde teknik eleman olarak çalıştı.
***
1972 yılında Ege Bölgesi Ziraat Mühendisleri Odası'nı kurdu, kurucu başkanlığını yaptı. 1981'de kültür bitkileri adaptasyonu baş mühendisi olarak görev aldı, emekli oluncaya dek bu müessesede çalıştı.
Aynı zamanda iyi bir basketbolcu olan Adil Yalçuk, Namık Kemal Lisesi, Karantina, Altınordu ve Göztepe formalarını giydi, başarılarına katkıda bulundu. Yalçukların yanı sıra İzmir de önemli bir evladını kaybetti. Ruhu şad olsun.

Sürüdeki koyunların sayısı
Adamın biri, elinde bavulları ile yakındaki köye doğru dağ-tepe yürüyormuş.
Giderken bir parça yorgunluk çökmüş üzerine ve bir yerde dinlenmek istemiş.
Tam o anda ileride bir yandan koyunlarını otlatırken, bir yandan da ağaç altında yatan bir çobanı görmüş.
Yanına giderek o da oturmuş ağaç altına.
Selam sabahtan sonra başlamışlar sohbet etmeye.
Adam çobana:
"Biliyor musun? Ben çok dikkatli bir adamım. Şu sürüne bir bakıp kaç koyun olduğunu söyleyebilirim."
"Hadi oradan beyim, yüzlerce koyunum var benim. Nasıl sayacaksın birkaç saniyede?"
"Ben sayarım."
"Haydi say bakalım. Doğru sayarsan, sürüden istediğin koyunu sana vereceğim."
Adam bunun üzerine, dediği gibi sürüye birkaç saniye baktıktan sonra:
"Senin sürüde 163 koyun var."
"Vay anasını doğru. Peki söylesene nasıl bildin?"
"Çok basit, ayakları sayıp dörde böldüm."
"Al bakalım istediğin koyunu."
Adam gider sürüden bir tane alır, ardından izin isteyip yürümeye başlayacakken çoban seslenir:
"Dur beyim! İstersen bir iddiaya daha girelim. Ben senin nereli olduğunu bileyim, sen de bana bir koyun ver. Bilemezsem bir tane daha al."
"Tamam."
"Sen lazsın."
"Vay canına. Benim ne tipim laza benzer, ne de aksanım. Söylesene nasıl bildin?"
"Koca sürüden ala ala uyuz köpeği aldın da!"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.