Adam bir Kürt ağası...
Kendini bazen "şıh" ilan ediyor. Bu sıfat altında caka satıyor.
Bazen de, "Ben peygamber soyundan geliyorum. Seyyitim..." diyor, dümenini böyle devam ettiriyor. Binlerce kürt kökenli vatandaşımız, bu tertiplerle Allahsizca ve insafsızca sömürülüyor.
O çaresiz Kürtler böyle aç bırakılıyor.
Hepsi, bir lokma, bir hırkaya mahkum!..
Patnos'taki, Pervari'deki, Dilan'daki kürt delikanlıları, kadınları, kızları işsizdir, parasızdır, bir tutam ekmeğe muhtaçtır.
***
Peki bu vatandaşlarımızı "sürü" yerine koyup siyaset yapanlar bu tablonun neresinde?
Hepsi, olup bitenin kaymağını yemekle meşgul...
Ankara'nın, Antalya'nın, İstanbul'un en fiyakalı restoranlarında bunlar vardır.
Gece kulüplerinin, barların vazgeçilmez unsurlarıdır bu Kürt siyasetçiler.
***
Siz şu topraklar üzerinde aç kalmış bir Kürt siyasetçi gördünüz mü?
Adım başı Kürtçülük tezgahı kuran bu siyaset bezirganları kadını ile kızı ile, yaşlısı ile sıkı birer moda takipçisidirler.
Bir giydiklerini bir daha giymezler.
Viskinin, şarabın veya rakının pahalısını içerler...
Konakların en kralında otururlar.
Doğunun masallara geçmiş yapısı, "Kasrı Kanco"nun kimin malı olduğunu sorun bakalım...
Alacağınız cevap, dudak uçuklatıcı olacaktır.
***
Adamlar sırtlarını teröre vermiş, bu memlekette "kürtçülük" satıyor.
Dümen ve düzenlerinin bozulması, bu avantacıların sonu olur.
Şu birkaç gündür toz oluşlarına bakmayın.
Taktik gereği susuyorlar, üç maymunu oynuyorlar.
hayattan
Bir hayat kurtarmaya var mısınız?
Pırıl pırıl bir genç...
Bu talihsiz genç Yeditepe Üniversitesi son sınıf moda tasarım öğrencisi.
2 yıldır bağ ve yumuşak doku sarkomları kanseri ile mücadele ediyor.
Ancak olumlu sonuç bir türlü gelmiyor.
Kemoterapi işe yaramıyor. Tek umut yurt dışından kaçak olarak gelecek olan ve ne yazık ki SSK'nın karşılamadığı bir ilaçta.
Bu delikanlı, sözün, umudun bitmek üzere olduğu yerde, yolun sonunda...
***
Bu çağrıyı yapan Yasemin Derya,şöyle diyor:
"Bu başarılı gencin hayatını devam ettirmek, çaresiz bir anneye gün ışığı olmak isteyen herkesin yardımlarını bekliyoruz.
Anne Nimet Becerikli: 0 216 3306176.
Okulundan ve yakın çevrededen de yardım toplanıyor.
Saygılarımla "
***
Yasemin Derya
Otokoç Otomotiv Tic. ve San. A.Ş'de finans danışmanı olarak çalışıyor.
İrtibat telefonu şöyle:
0 232 498 90 22
Fax: 0 232.435 27 35
çimenden
Deniz çalkalandı yine!
Geçtiğimiz hafta çalkalandı bizim deniz. Büyük fırtına koptu. İçindekiler, üstündekiler oradan oraya savruldu. Köpürdük için için. Karardık kıyıdan sonsuza.
Yurdumun denizi, insanının gözyaşlarıyla çoğaldı geçen hafta. Suyun hacmi arttı, kapladığı alan da derinliği de fazlalaştı.
Her akan kan gözyaşıyla karıştı, her giden can içimizi acıttı. Oysa tam da normal saymaya başlamıştı bu toprağın insanı. Haberlerin, gazetelerin bilmem kaçıncı sayfasına düşmüştü. Her gün bir, iki kayıp normal sayılır olmuştu. Sadece ateş düştüğü yeri yakıp geçiyordu.
Topluca gittiler geçen hafta. Yüreğimize atılan çentikler, kanırtıldı, acıyı dayanılmaz kıldı. Sarstı büyük dalgalar, kendimize getirdi. Oysa, deniz hep orada. Fırtına çıkınca fark ettik. Canları yutunca.
Mesajlar atıldı, feryatlar sardı dört bir yanı. İnsanın doğası, yarın yine unutulacak mı bu acı? Yine, sabahlara kadar çılgınca yaşanacak mı gece? Alış veriş çılgınlığı, tüketim bağımlılığı olacak mı hiç bir şey olmamış gibi?
İçimize sinecek mi aynı yaşam? Deniz durulunca fırtınayı hatırlamayana ne gam?
Çimen Erengezgin
geçmişten
Cenaze haberi
Mehmet Akif Mısır'da iken, İstanbul'da bulunan annesi vefat eder.
Yakın dostlarından Ferit Kam, bu haberi şaire çok geç iletir ve bu vesile ile bir de başsağlığı mektubu yazar.
Akif, dostuna yazdığı mektupta da şu sitemi yapar:
"Yahu, sizden ses seda çıkması için, bizim evden ille de bir cenaze çıkması mı lazım?.."
küpe
Ne borçlu ol, ne de alacaklı. Yoksa hem paranı hem de arkadaşını kaybedersin.
Shakespeare
fıkra
Kestirme
Şöhretsiz bir tiyatro topluluğu taşrada turneye çıkmıştı.
Ve; o küçük şehirdeki tiyatronun müdürüne şöyle bir telgraf çektiler:
"Cuma saat 16.00'da geliyoruz. Perdeciye, elektrikçiye, makiniste ve figüranlara haber verin..."
Birkaç saat sonra karşı taraftan şöyle bir telgraf geldi:
"Telgrafınızı aldık. Adam hazır..."