Korunmaya muhtaç çocuk dendiğinde aklınıza ne geliyor?
Korunmaya muhtaç, sokakta veya yetiştirme yurdunda yetişmiş çocukların ileride hayatta, iş dünyasında karşılaşabileceği sorunlar neler?
Peki, korunmaya muhtaç çocukların korunması konusunda kimlere görev düşüyor?
Bütün bu soruların cevapları Koruncuk Vakfı ve GFK işbirliğiyle gerçekleştirilen araştırmanın sonucunda ortaya kondu.
* * *
15 ilde, 15-65 yaş aralığında, 1240 kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırma ortaya önemli sonuçlar çıkardı. Araştırma sonuçlarına göre korunmaya muhtaç çocuk denildiğinde akla ilk gelen kimsesiz çocuk olurken, sonraki ifadeler bakıma muhtaç çocuk ve evsiz çocuk şeklinde.
Korunmaya muhtaç çocuğu en iyi tanımlayan üç ifadeyi belirtmeleri istenen katılımcılar sırasıyla, "Annesi/babası veya ailesi olmayan", "Fiziksel istismara uğrayan/şiddet gören", "Aile sevgisinden uzak" ifadelerini belirttiler.
* * *
Korunmaya muhtaç, sokakta veya yetiştirme yurdunda yetişmiş çocukların ileride karşılaşabileceği en büyük zorlukların "toplum tarafından dışlanma", "iş hayatı ile ilgili sıkıntılar" ve "güven sorunu" olarak belirtildiği araştırmada, sosyal hayatta karşılaşabilecekleri en önemli sorunların başında "toplum tarafından dışlanma", "aile kültürünün eksikliğinden dolayı evlilik/aile hayatına uyum sağlayamayacağının düşünülmesi", "suça eğilimi olduğunun düşünülmesi" belirtilmiş. İş dünyasında karşılaşılabilecek en önemli sorunlar arasında ise "şiddete eğilimli olarak algılanması", "işveren tarafında güven sorunu oluşturması", "iş için yeterli görülmemesi" bulunuyor.
bir kitap
Yakın tarihe bir ışık
Tufan Atakişi, 1953'de Karşıyaka'da dünyaya geldi. İlk, orta ve liseyi İstanbul'da bitirdi.
Daha sonra Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Klasik Şark Dilleri Eğitimi gördü.
Asuman Atakişi ile evli ve üç çocuk babası.
Tufan Atakişi, arkadaşlarıyla beraber İzmir Kent Kültür Dergisi'ni 18, Karşıyaka Kent Kültür ve Sanat Dergisi'ni 8 yıldır yayınlıyor.
Atakişi, bunca uğraşa paralel olarak da sekiz kitap yayınladı.
Yunan Kralı'nın İzmir macerası da dokuzuncusu...
* * *
Ve, ciddi bir araştırmacı olan emekli kurmay albay Şahap Osman Aras, Tufan Atakişi'nin bu kitabı için şu vurgulamayı yapıyor:
"Tufan Atakişi, bizim yakın tarihimizi de ilgilendiren bir dönemde yönetmiş olak Kral 1. Kostantin'in yaşamını mercek altına alarak, çok meşakkatli bir çalışmayı başarı ile sonuçlandırmıştır. Böylece konu ile ilgilenen tüm araştırmacılara yardımcı olmuştur."
geçmişten
Hovardalık
Timur, İran'ı zaptettiği sırada, meşhur şair Hafız Şirazi ile tanışmak istemiş. Yanına eski püskü elbiseleriyle şairi getirmişler:
"Ben, Semerkand ve Buhara için dünyayı altüst etmeyi göze almış bir hükümdarım. Sen ise, şu fakir haline bakmadan, bir şiirinde, Buhara ve Semerkand'ı, sevgilinin bir benine feda ettiğini söylüyorsun. Bu nasıl olur?"
"Haklısınız, zaten beni bu hale koyan da, işte böyle bahşişlerle yaptığım hovardalık değil midir?"
günün fıkrası
Ay mı, güneş mi?
İki deli gecenin bir vaktinde, sokak lambasının altında dururken iddialaşırlar.
Biri gökyüzünü gösterip, "Bu Ay'dır..." der.
Öteki bastırır:
"Hayır Güneş'tir..."
Bu sırada yoldan geçen üçüncü bir şahsa sorarlar ve şu cevabı alırlar:
"Üzgünüm. Bu mahallenin yabancısıyım, bilmiyorum..."
laflama
* Bazı kadınlarımız ayrımcılıktan hiç yakınmasınlar. Kişiye değil, dişiye endeksli patronlarımız çooook çünkü!
* Artık kimse Hz. Ali gibi "Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum" demiyor. Hz. Google'a soruyor!
* Kocalarına "Ziyan ettin beni herif" diyen kadınlar, hep evlendikten sonra enine-boyuna genişleyen kadınlar. Yoksa ziyan olmak, kilo almak gibi mi bir şey?
* İncecik bir kızdı. Kalın kafalı bir adamla evlendi!
* Pireyi deve yapanlardan değil, deveyi pire yapan gamsızlardan kork!
* Eller gider Ay'a, biz bineriz hala tramvaya!
İbrahim Ormancı'dan