Bu "AKP'yi ve Gülen'i Bitirme Planı"nı içeren belgenin aslı ortaya çıktığından beri ortalık bir türlü durulmuyor. Hiçbir iç ve dış gelişme bu meselenin gündemin birinci sırasını almasının önüne geçemiyor. Bu niye böyle? Çok açık, bu halk artık kendi varlığının ve güvenliğinin vatanı korusunlar diye ellerine silah verdiği bazı askerler tarafından tehdit altında tutulmasından son derece rahatsızdır. 30 yıl önce bu kadar rahatsız olmuyordu elbette. Bunun da nedeni çok açık; o vakit bu ülkenin insanları kişi başına 2000 dolar kazanıyorlardı ve kaybedecek çok fazla şeyleri yoktu.
Şimdi ise ortalama 10 bin dolar kazanıyor ve bu rakamın ancak demokratik bir ortamda artabileceğini biliyor. Bu nedenle birilerinin yasadışı bir biçimde kendi iradesini aşarak kurallarını kendisinin belirlediği iktidar oyununa müdahale etmesini içine sindiremiyor bu halk. Bu meselenin bu denli gündemi ele geçirmesinin arkasındaki temel neden budur.
***
Bu süreçte en fazla dikkatimi çeken hususlardan birisi askerlerimizin bazı sivillerden çok daha edepli insanlar olduklarının ortaya çıkmış olmasıdır. Hiç olmazsa karşı karşıya oldukları durumun kendilerine verdiği zararı görüyorlar ve mümkün olduğu kadar konuşmamaya, aptalca savunmalar ile suç bastırmaya çalışmıyorlar. Ama buna karşılık özellikle medyada kümelenmiş ve benim "muvazzaf kalemler" dediğim tipler, söz konusu belgenin orijinalinin ortaya çıkmış olmasına rağmen tam bir edepsizlikle güya askerleri savunuyorlar.
Aslında savundukları filan yok, alenen batırıyorlar Genel Kurmay'ı. Dedikleri şu: "Ortaya çıkan bu ve benzeri belgeleri hazırlamak zaten askerin görevidir; işte ortada da kapı gibi STK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi var. Bu maddeye göre darbe planı yapmak askerin görevidir".
Evet, bunlar bu soytarılıkları yapıyorlar; üstelik askere rağmen yapıyorlar. Bu güvenilmez tipler yapılan yasa dışılığı böyle savununca halk askerlerden çok daha fazla kuşku duyar hale geliyor. Söz konusu darbe belgesini böyle savunanların düştükleri ve TSK'ni de çektikleri çukur şudur: Evet TSK İç Hizmet Kanunu 35. madde vardır ve askere "Cumhuriyeti koruma kollama görevi" vermiştir. Ancak koruma görevini niçin darbe yaparak yerine getireceği yönünde bir çağdışı yorum yapılıyor, bir; ikincisi aynı kanunun içinde bir de 43. madde var ve bu halk düşmanı yazarlar o maddeden hiç söz etmiyorlar.
Ne yazıyor aynı kanunun 43. maddesinde? Okuyalım: "TSK her türlü siyasi tesir ve düşüncelerin dışında ve üstündedir. Bundan ötürü Silahlı Kuvvetler mensuplarının siyasi parti veya derneklere girmeleri, bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları, her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır."
Burada ayrıca bir tefsire ihtiyaç var mı? 43. maddede söylenen tam olarak şu: Asker siyasetle uğraşmaz! Ama uğraşıyor, yasa dışı işler yapılıyor ve 35. maddeye dayandırılıyor; 43. madde görmezden geliniyor.
***
Konu hakkında söylenecek çok şey var. Ancak bunları bir başka zamana bırakalım ve biz Cumhuriyeti kurduğu vakit ilk işi askerleri siyasetin dışına çıkarmak olan Atatürk'ten bir anekdot aktaralım: 24 Eylül 1923 tarihli "Anadolu'da Yeni Gün Gazetesi"nde yayınlanan bir haberde, M. Kemal Paşa, kendisiyle mülakat yapan Viyana'nın "Neu Freie Presse gazetesi" muhabirine, "Türkiye halihazırda olduğu kadar istikbalde de daha fazla demokratik bir cumhuriyet olacaktır" demişti (Prof. Dr. Ercüment Kuran ve Dr. Faruk Alpkaya, Türkler, 16.cilt, s.330).
Anlaşılmayan bir şey var mı?