• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

Ümitsiz konuşmalar

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Kasım 2009, 18:25
TBMM'nde 10 Kasım'da yapılan açılım görüşmelerini dikkatli bir biçimde izledim. O günkü görüşmeler bittiği zaman bende oluşan ilk duygu ve gözlem, o sevdalısı olduğumuz İzmir'den siyasetçi görünümünde ne kadar yoz ve ilkel insan çıkmış olduğuydu. Bu çağdaş şehri temsil makamında olanlar TBMM'nde pankart açıyorlardı. İlkokul çocuklarının bile yapmayacağı ölçü ve üslupta vıcık vıcık bir Atatük istismarı yapmaktaydı bunlar. Utanç vericiydi. Bu işi yapanlar milletvekiliydi. Sonra da bu utanç verici suçu işleyen tip, marifetmiş gibi basına açıklama yapıyor, "Onları püskürttük" diyor. "Püskürtmek..." Aslında bu kelime bu insanların kafasındaki arızayı ve zihinsel deformasyonu bir tıbbi teşhis kesinliğinde ele veriyor. Milletin seçtiği, ülkeyi yöneten, sistemi işleten aynı sıralarda oturan başka partiden insanları "düşman" olarak görüyorlar. O yüzlerdeki kıvrımların birer nefret ve düşmanlık sloganına dönüştüğünü görmek beni çok rahatsız etti. O gün o tablo içerisinde bulunanlara bir tavsiyem var. Lütfen Meclis TV'den o günkü oturumun görüntülerini alın ve seyredin. Orada pankart açanların ve o salakça girişime alkış tutanların TBMM'nin ruh ve anlam köklerinden nasıl koptuğunu göreceksiniz.
***
Dün 13 Kasım 2009'du. TBMM'de aynı konuyla ilgili genel görüşmeler yapılıyor. Kürsüye önce muhalefet parti liderleri çıktılar. Devlet Bahçeli, içeriği ayrıca tartışılabilir, genel olarak iyi hazırlanmış bir konuşma yaptı. Konuşma metni akademik ve teorik bir perspektifle itham edici ve polemikçi bir kurguyu içeriyordu. Ancak ben Devlet Bahçeli çapında dürüst bir siyasetçiden, o gün, o Meclis'te hepimizi korkutan bir konuşma yerine, zihnimizi ve geleceğimizi aydınlatan bir konuşma beklerdim. MHP gibi ülkemiz ve demokrasimiz için son derece değerli bir partiye böyle bir sorun çözücü rol yakışırdı. Deniz Baykal'a ve yaptığı konuşmaya gelince. Bence Baykal'ın konuşmasının tartışılan sorunun çözümü bakımından en ufak bir değeri yoktu. Hep alışageldiğimiz söz ve üslup cambazlıklarını başarıyla sergiledi Baykal. Baykal'ın konuşmasını hitabet sanatı yönünden son derece başarılı buluyorum. Tiyatral bakımdan her zamanki gibi bir virtüöz konuşmacıydı. Ama tartışılan konu bakımından bizleri sadece korkutan, toplumun bugününe ve geleceğine hiçbir katkı sağlamayan bir konuşma olduğunu tekrar edeyim.
***
TBMM'deki dünkü görüşmelerde yapılan konuşmalar içinde AK Parti adına konuşan Ömer Çelik'in performansı ayrıca üzerinde durmayı hak ediyor. Gerçi Ömer Çelik de muhalefet liderleri gibi sorunun çözümüne dönük tasarlanan somut çalışmalardan bahsetmek yerine yapılan ithamları cevaplandırmaya daha çok vakit ayırdı konuşmasında. Ama kabul edelim ki hem partisinin görüşlerini tam bir yetkinlikle dile getirdi hem de yapılan suçlamaları çok ustaca ve ikna edici bir biçimde püskürttü. Ömer Çelik'i izlerken entelektüel zeka sahibi bir siyasetçinin sahip olduğu birikimle kürsüde ne kadar büyüdüğünü düşündüm. Özellikle muhalefeti kendi belgeleriyle vurarak bir bakıma açığa düşürmesi izlenmeye değerdi.
Tabii bu arada, Başbakan Erdoğan'ın bu genç ve yetenekli siyaset adamını senelerce atıl tutmuş olmasındaki hatayı görüp görmediği de düşündüğüm ayrıntılardandı.
Şimdi kürsüye Başbakan çıkıyor. Onun söyleyecekleri tabii ki önemli ama bizim yazıyı gazeteye gönderme zamanımız geldi.
Sonuçta görüşmeler bize ne ümit verdi, ne de tat.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.