• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

28 Şubat'a bakarak Balyoz'u düşünmek

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15 Şubat 2013, 18:11
28 Şubat soruşturmasının savcısı Mustafa Bilgili'yi uzun bir süredir izliyorum. Son derece dikkatli ve işini düzgün yapan bir hukukçu. Yaptığı sorgulamalar ve izlediği soruşturma yöntemi o kadar sağlam ve hukuka uygun ki Mustafa Bilgili'yle ilgili bugüne kadar ne bir eleştiri duydum ne de yürüttüğü soruşturmaya dair herhangi bir hukuka aykırılık iddiası. Savcı Bilgili'nin sorguladığı sanıklarla ilgili taleplerinin yüzde 90'ı mahkemece kabul gördü.
Oysa Ergenekon ve Balyoz davaları daha bitmeden yıpranmıştı. Bu davalara bakan hakim ve savcılar da ağır eleştirilere maruz kaldılar. Balyoz davasında karar çıktığı halde bu tartışmalar hala bitmedi.
28 Şubat savcısı Bilgili, anlaşılıyor ki bu tartışmalardan ve süreçlerden belirli dersler çıkarmış, zira başta da dediğim gibi sürdürdüğü soruşturmada benzer eleştiriler olmadı.
***
Aslında 28 Şubat soruşturması da oldukça sert bir süreç. 28 Şubat'ın bütün bilinen aktörleri, dönemin Genelkurmay Başkanı'nı saymazsak, şu anda Sincan Cezaevi'nde yatıyorlar. Dikkat edilirse, ne sanıklar, ne sanık yakınları ne de bazı sivil toplum örgütleri bu tutuklanmalara dair en ufak bir eleştiri öne sürüyorlar. Bunun nedeni belli: Eldeki belge ve bilgiler 28 Şubat'ın hukuksuzluğunu, yaşa dışılığını ortaya koyma konusunda o denli berrak bir görünüm arz ediyor ki, kimsenin diyeceği bir şey yok.
Zira savcı Mustafa Bilgili soruşturmayı sadece resmi belgeler üzerinden derinleştiriyor. Elindeki vesikalarda ismi geçenlere sorularını soruyor ve aldığı cevaplara göre de gerekli talebini mahkemeye sunuyor. Yani savcı önyargısız ve kanaat kullanmaksızın yapıyor işini. Ancak Mustafa Bilgili ne yapsın, 28 Şubat'a dair bilgi ve belgeler o denli çok ve işlenen suçları o denli açıkça gösteriyor ki, savcının sorguladığı generallerin tutuklanmasını istemesi hukuki bir zorunluluk haline geliyor.
***
28 Şubat soruşturması başbakanın "dalga" uyarısına rağmen hız kesmeden devam ediyor. Devam etmesinin nedeni, dediğim gibi hukuki zorunluluk. Savcının eline sürekli bilgi ve belge geliyor. 28 Şubat olayının derinliklerine inilmesine kapı açan yeni belgeler ister istemez savcıyı harekete geçiriyor. Savcı bu davayı bu şekilde sürdürmezse asıl o vakit görevini yapmamış duruma düşecek.
Ancak son günlerdeki tutuklanan ve soruşturulan generaller gerçekten ilgi çekici. Ben çoğunu tanımıyorum mesela. Belli ki Genelkurmay'ın mutfağında çalışan subaylar bunlar. Mesela dün sorguya alınan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı beni oldukça şaşırttı. Orgeneral Celasun, benim demokrasiye bağlı, darbeye karşı olduğunu bildiğim bir subaydı.
Burada asıl söylemek istediğim husus şu: 28 Şubat gibi silah kullanılmadan yapılan bir müdahaleye bunca generalin ismi karıştığına ve suç işledikleri belgelere dayandırıldığına göre, silahlı bir darbe olarak tasarlanan Balyoz planı gerçekleşseydi kim bilir neler olacaktı?
O nedenle Balyoz davasını ve o davanın hakim ve savcılarını eleştirenlerin biraz daha dikkatli davranmalarını tavsiye ediyorum.
28 Şubat penceresinden durumun vahameti daha net görünüyor çünkü.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.