Bu köşeden temennilerimi dile getirmiştim. "İnşallah" demiştim" inşallah Mısır halkı darbecilere karşı direnir de haysiyetini ve iradesini korur". Tam da öyle oluyor; uğradıkları katliamlara rağmen olabilecek en barışçı bir biçimde darbeye direniyor ve Mısır'da meşruiyetin kaynağının sadece kendileri olduğunu bütün dünyaya gösteriyorlar.
Bizim siyasi tarihimizde yapmadığımız işte buydu.
27 Mayıs'ta sokakları teslim alıp darbecilere "dur" diyebilseydik şimdi başka bir ülke olacaktık.
Mısır halkı biz de dahil, bütün demokratik ülkelere darbelere karşı ne yapılması gerektiğini öğretiyor.
Mısır halkının bu haklı ve şanlı direnişine darbenin mimarı Amerika ve batı bile kayıtsız kalamadı.
Bu güçler daha şimdiden Mursi yandaşlarıyla temas yolları aramaya başladılar.
Demokrasinin ve halkın gücü budur işte.
Kendi varlığını gösterdiği vakit asker silahı dahi mum gibi erir gider.
Palalı adam
Gezi Parkı lobisi toplumun bilincini ve vicdanını iğfal etmeye devam ediyor. Çünkü bu darbeci ve karaktersiz lobi günlerdir Matrix türü yapay bir olaylar dizisi içersinde adeta ruhumuzu teslim almaya, düşüncemizi yönlendirmeye çalışıyor.
Taksim'deki nihilist-ateist züppeleri bize bu ülkenin en akıllı çocukları diye yutturmak istiyorlar.
Gezi Parkı protestolarının ağaç için olduğuna bizi aptal yerine koyarak inandırmak istiyorlar.
Kendileri yakıp yıkıyorlar ama ekmek teknesini korumak uğruna direnen esnafı saldırgan, insanlık düşmanı olarak görmemizi istiyorlar.
İşte en son olay: palayla göstericilerin üzerine yürüyen bir esnaf Gezi lobisi tarafından adeta lince tabi tutuluyor.
Adamın öldürdüğü yok, yaraladığı yok; eylemini tasvip eden bir tek kişi zaten yok.
İyi de, günlerdir orada eylem yapan serserileri "anlamamız" için bizim vicdanlarımıza tecavüz edip duranlar niçin cinnet geçiren o esnaf Sabri Çelebi'yi bir an olsun anlama ihtiyacı duymuyorlar?
Nerede o Gezi Parkı eylemcisi için döktürülen sosyo-psikolojik ahkamlar?
Bu kadar kitlesel bir iki yüzlülüğü hayatımda görmedim.
O adamın eline palayı almasına neden olan ruh hali nasıl oluştu hiç merak ediyor muyuz?
Adamın canı yanmış, ekmek teknesine zehir akıtılmış.
Oradaki bir ağaç için eylem yaptığı söylenen lümpenin umurunda mı o adamın çoluğu çocuğu, ekmek teknesi.
Şu gazetelerin haline bak.
Zavallı mağdur bir adamı dünyanın en büyük canisi gibi afişe ediyorlar.
Ben Gezi soytarılarının yanında duracağıma palalı esnaf Necip Çelebi'nin yanında durmayı daha adil bir duruş olarak görüyorum.
Gevaş manzaraları
Bir yıl önce ölmüş bir PKK'lının cenaze töreni yapılıyor. Seçilmiş belediye başkanları, halk orada. Ama başka birileri daha var: silahlı PKK'lılar.
Ülke topraklarında belli ki serbestçe geziyorlar.
Söylencek çok şey var ama ben lafı hiç uzatmayacağım.
Bu görüntüler son zamanlarda çok arttı ve Türk milletini çok yaralıyor. Çözüm olsun diye bekleyen millet bunlara katlanıyor.
Hakikaten teröre bir çözüm bulunacaksa bunlara katlanmaya da hazırız.
Ama...
Buradan çözüm değil de başka bir rezalet çıkarsa işte o zaman bu tabloya sebebiyet verenler her kimse, sevdiklerimiz veya sevmediklerimiz, bunun hesabını çok ağır bir biçimde verirler.
O kadar da değil!