Önceki gün yazmıştım, adam Fatih Camii'nin önünde güya Mısır için eylem yapıyor, elindeki pankartta "kahrolsun demokrasi" yazıyor.
Bir yerlerin adına provokasyon yaptığı o kadar açık ki.
Tuhafıma giden caminin önünde askeri darbeyi tel'in için toplanmış olan diğer dindarların veya islamcıların bu provokatöre karşı hiç sesini çıkarmamış olmalarıdır.
Bu bizim yıllar önce defalarca seyrettiğimiz bir filmdir ve aynı filmi tekrar seyretmeye, bu filmin figüranı olmaya mecbur değiliz.
***
Ama ne kadar ilginçtir ki sanki yaşananlardan hiç ders alınmamış gibi bazı İslamcı televizyonlar kılıksız ve hiç tanımadığımız adamları ekrana çıkarıp Mısır'da Müslüman Kardeşlerin artık barışçı yöntemleri terk edip silahlı mücadeleye başlaması gerektiğini söylemlerine imkan tanıyorlar. Koskoca televizyonların kendilerini bu kadar tehlikeli bir işe niye alet ettiklerini hayretle izliyorum.
Bu görüşler en başta Mısır'daki demokrasi mücadelesinin meşruiyetini kökten ortadan kaldıracak nitelikte önerileri içeriyor. Hepimiz biliyoruz ki çektikleri tüm acılara rağmen Mısır'da Müslüman Kardeşlerin en büyük gücü sivil ve silahsız bir direniş halinde olmalarıdır.
Üstelik Türkiye'den çıkan bu çok tehlikeli ve provokasyon kokan fikirler hem Mısır'da verilen mücadeleyi zehirleyecek cinstendir hem de Türkiye'deki demokratik ortamı yeni tartışmaların içine sokacak cinsten.
***
Bunları gördükten sonra bu muhafazakar medyanın bunca çokluğuna rağmen niye çok fazla ciddiye alınmadığını daha iyi anlıyorum.
Bu anlattığım muhafazakar medyanın ilk kabahati de değildir üstelik. Onun için benim bir önerim var: Muhafazakar medya kendini bir kampa alsın, paçozluklarını bir gözden geçirsin, mensuplarını adam gibi bir gazetecilik eğitiminden geçirsin.
Türkiye'nin doğru dürüst bir muhafazakar medyaya ihtiyacı her zamankinden daha çok çünkü.