• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
HÜSEYİN KOCABIYIK

TİMUR - YILDIRIM VE CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Nisan 2014, 20:58
Önce bir öneri...
Bu ülkede Rafet Elçi adında genç bir romancı yaşıyor. Okuyan ve keşfeden bir millet olmadığımız için bu olağanüstü genç romancının farkında da değiliz tabii. Ben herkesi farkında olmaya davet ediyorum. Önce "Şair" adlı romanı yazdı Rafet Elçi, ardından "Ahrar"ı. İkisi de tarihi roman, ikisi de insanı zaman tünelinden uçurtup tarihin derinliklerinde rol kestiren cinsten. Mesela "Ahrar", Yıldırım Beyazıt'la Timur'un cihan hakimiyeti mücadelesini anlatır. Romanın içeriğine girmeyeceğim, merak eden okur. Ben tarihi liderlerin arasındaki rekabetin Türklük açısından nasıl bir gelecek ortaya çıkardığını göstermek istiyorum.
Timur Doğu Türklüğünün, Yıldırım Beyazıt Batı Türklüğünün en büyük hakanıydı. İkisinin de kafasında cihan hakimiyeti mefkuresi vardı. Gereksiz polemikler, gereksiz mektuplaşmalar, çevre kışkırtmalarıyla bu iki büyük devlet adamı savaştılar. Osmanlı lideri Yıldırım yenildi, Osmanlı 40 yıl sürecek bir kardeş kavgasına ve fetret dönemine mahkum oldu. Muhtemelen o 40 yıllık "inkıraz" dönemi yaşanmasaydı, İstanbul daha önce fethedilecekti, Türk hakimiyeti Avrupa'nın içlerine kadar yayılacaktı.
Gül ve Erdoğan'ı, Timur ve Yıldırım gibi düşünelim: Önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimini bir Ankara Savaşı'na dönüştürmenin, bu iki büyük devlet adamının arasından bir yenilen, bir yenen çıkarmanın kime ne faydası var?

BAHTİYAR VAHAPZADE'NİN BAKIŞIYLA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ

2003 yılıydı...
Rahmetli Şükrü Karaca ile beraber Azerbaycan'ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade'yi Bakü'deki evinde ziyaret etmiştik.
Sohbet oraya geldi ki ben "Ahh.. Keşke bu Timur'la Yıldırım dövüşmeseydi de güçlerini birleştirebilselerdi, dünya tarihi bambaşka bir yöne evrilirdi" dedim.
Bahtiyar Vahapzade o bilge bakışlarıyla şu karşılığı verdi: "Şöyle düşün: Ne mutlu ki dünyanın iki süper gücünün ikisi de Türk'tü."
Bugün Bahtiyar Vahapzade'nin gözüyle bakıyorum, Gül ve Erdoğan'ın varlığına şöyle tarihsel bir anlam yüklüyorum: Ne mutlu Türkiye'ye ve Türklere ki, son üç yüz yılı "kaht-ı rical" ile geçmiş bir milletin içinden bugün, en yüce makama birden fazla vasıflı devlet adamı yakıştırılabiliyor.
Bizim son 70 yılımız cumhurbaşkanlığı makamına "herhangi birini" oturtmak için krizlerle geçmiştir.
Oysa bugün Türk milleti en büyük makama oturacak devlet adamını bizzat kendisi seçecektir.
Ve bugün iki değerli devlet adamı, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan yeni hizmetler yapmak için adaydır, bu millet için şanstır.
Aynı zamanda Türkiye'nin yükselişinin ifadesidir.

TUĞRUL VE ÇAĞRI BEYLER'DEN, GÜL VE ERDOĞAN'A...

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan arasında yapay bir rekabet ortamı yaratmak isteyen çevrelere bakıp hem gülüyorum hem de üzülüyorum.
Gülüyorum, zira bu fitne fücur icat etmeye çalışanlar ne Gül'ü ne de Erdoğan'ı bunca sene hiç tanımamışlar.
Oysa bu iki insan Selçuklu tahtını birbirine ikram eden Tuğrul ve Çağrı beylerden hiç farklı değiller.
Akıl ve feraset sahibidirler, bugüne kadar sahip oldukları her şeyi birbirleriyle dayanışma içinde elde ettiklerini bilirler, dolayısıyla, güven ve dayanışma duyguları köreldiği zaman kaybedeceklerini de...
Bu iki adam diğer siyasetçi takımından farklı olarak, tarih ve dava şuuruna sahiptirler. Hem tarihe karşı sorumlu olduklarının farkındadırlar, hem de bir zarar verdikleri zaman o zararı sadece kendilerine vermeyeceklerini de bilirler.
Hem Gül hem de Erdoğan, Selçuklu'nun kurucu babaları Çağrı Bey ve Tuğrul Bey'i çok iyi bilirler. Onların birbirleri için yaptığı jestlerin Türklere Anadolu kapısını açtığını da bilirler.
Onlar, Tuğrul ve Çağrı Beyler'in birbirine güvenlerinden "Alparslan" adında büyük bir sultan çıktığını bilirler ve bugün aralarında oluşacak barışçı ve rızaya dayalı mutabakattan yepyeni nesillerin ortaya çıkacağını da bilirler.
O nedenle, fitne fücur takımı boşuna mesai harcıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.