Kürsüde konuşan kişi Yüksek Mahkeme'nin başkanı.
Üstelik son dönemlerde hükümetle arasında ciddi görüş ayrılıkları var.
Söyledikleri arasında doğrular var. Mesela paralel yapının varlığının kabul edilemez olduğunun altını özenle çizmesi önemliydi.
Ancak Başkan Haşim Kılıç'ın söylediği bir dolu doğruyu hükümetle adeta siyasi polemiğe girerek görünmez kılmasını ben çok yadırgadım.
Keşke Haşim Bey biraz da başkanı olduğu mahkemenin kötü sicilinden bahsedebilseydi.
Parti kapatmalardan, 367'den, başörtüsü kararlarından, özgürlük karşıtı ideolojik temelli içtihadlarından...
Bence Yüksek Mahkeme kendi geçmişiyle hesaplaşmadan siyaset karşısında bu kadar yüksek sesle konuşmamalıdır.
Buna rağmen Haşim Kılıç kötü niyetli bir insan değil. Ben hükümetle arasındaki sorunun önemli ölçüde psikolojik olduğunu düşünüyorum.
Kimse unutmasın ki Haşim Kılıç yakın geçmişte bazı bürokratların ve bakanların yaptığı telefona çıkmama gibi kabalıklarına maruz kaldı.
Yani Haşim Kılıç'ı eleştirelim ama bazı gerçekleri de görmemezlik etmeyelim.
HAŞİM KILIÇ'IN ASIL SÖYLEDİĞİ
Özgür toplumlarda kurumlar arasında gerilimler de yaşanabilir. Önemli olan söz söyleme ve düşüncelerini kamuoyuyla paylaşma hürriyetinin olabilmesidir.
Başbakan, Anayasa Mahkemesi'ni eleştirmişti, Anayasa Mahkemesi Başkanı da üstü örtülü bir biçimde Başbakan'ı eleştirdi.
Bunu yaptıkları için her ikisinin başına da bir şey gelmedi.
Aslında demokrasi budur işte.
Dolayısıyla Haşim Kılıç dünkü konuşmasıyla Tayyip Erdoğan'ı "diktatör" olmakla suçlayanlara esaslı bir tokat atmıştır.
Çok basit: Hiçbir diktatörlükte bir mahkeme başkanı diktatörün yüzüne karşı böyle ima yüklü, hatta suçlayıcı bir konuşma yapamaz.
Yaparsa o kürsüden inip evinin yolunu bulamaz.
Başbakan kendisi için hayli ağır sözleri sabırla dinledi, bu konuşmasından dolayı Haşim Kılıç da eleştirilecek, o da bunlara sabırla katlanmalıdır.
Öyle siyasetçinin onurunun üzerine basıp sadece hakim onuru savunusu yapmak yok!
Demokrasi de herkesin söz söyleme, eleştirme hakkı var.
Bütün bu yaşananlar ülkemizin diktatörlük yönünde değil, hukuk ve demokrasi yönünde ilerlediğini gösteriyor bize.