Neyzen Tevfik (1880- 1953) Bodrum'da doğdu. Yedi yaşlarındayken bir kahvede dervişlerden dinlediği neyin sesine hayran kaldı.
1894 yılında babası Urla'ya tayini edildi. Küçük Tevfik, İzmir İdadisi'ne gönderilecektir. Ancak ciddi bir bir sinir krizi geçirir. İstanbul'da hastalığına çözüm bulmaya çalışılır. Tam teşhis konamaz, sar'a veya bayılma denir.
Urla'da tanıştığı Berber Kazım Ağa'dan ney dersi alır. Ailesi hastalığı sebebiyle ona şefkat gösterir, isteklerini yerine getirmeye çalışır. Biraz iyileşince İzmir İdadisi'ne yatılı öğrenci olarak kaydettirilir. Ancak, disipline tahammül edemez. Sık sık baygınlık geçirmesi üzerine bir ay sonra okuldan atılır.
MEVLEVİHANE'DE
Yolu İzmir Mevlevihanesi'ne düşer. Şeyh Nurettin ile tanışır. Neyzen Başı Cemal Bey'in öğrencisi olur. Buraya 4 yıl gelip gider. Edebi bilgisini ve zevkini geliştirir. Türkçe, Arapça ve Farsça dersleri alır. Ünlü şairlerin divanlarını okur. Şiirler yazar.
Mevlevihane'de ortam onun için sıkıcı değildir. Sağlığı düzelir. Babasının isteğiyle tahsiline devam etmek için İstanbul'a gider. Yaşı 19'dur.
İstanbul'da, medreseye, kabul edilir ve pek çok ünlü kimse ile görüşür. Mehmet Akif ile tanışır. Akif'in öğrencisi ve dostu olur. Yenikapı, Galata ve Bahariye Mevlevihaneleri'nde bulunur. Ney üflemede gösterdiği maharet ile buralarda kendini kabul ettirir.
İSTANBUL'DA
Medresede kaldığı günlerde düzensiz hayatı, ney üflemesi ve içkisi hoş karşılanmaz, buradan atılır. O günün otelleri olan hanlarda kalmaya başlar. M. Akif'ten Arapça, Farsça ve Fransızca dersleri alır. Akif'e ney dersi verir. İstanbul'un ünlü musikişinaslarıyla tanışır, bu kimselerle meclislerde ney üfler. Artık o, "Neyzen Tevfik"tir.
Sütlüce'de bulunan Bektaşi Tekkesi'ne giderek Şeyh Münir Baba ile tanışır. Huzur bulduğu bu tekkenin şeyhi Münir Baba'dan nasib alarak Bektaşiliğe intisab eder.
Abdülhamit ve istibdat aleyhine konuştuğu için tutuklanır. Sonra serbest bırakılır. Ancak, peşine hafiyeler takılır. Sonunda Mısır'a kaçar. II. Meşrutiyet'in ilanı üzerine İstanbul'a döner. Musikiye yoğunlaşır, konserler verir.
İÇKİ
Neyzen Tevfik, Bodrum'da daha 8 yaşlarındayken bir vesileyle içtiği rakının tadını beğenir. İzmir'de fırsat buldukça içer. İstanbul'da bulunduğu yıllarda katıldığı meclislerde içkiye iyice alışır. Sonunda tam bir alkolik olur. Bu sebeple sık sık hastaneye yatar ve hastalığına bir çeşit alkol sorunu olan "dipsomani" tanısı konur.
Neyzen Tevfik, hayatı boyunca özgürlüğüne düşkün oldu. Kendi fikir ve inançlarından taviz vermedi. Parayı önemsemedi. Ney ve şiirle iç içe ve içkiye müptela son derece aykırı bir şahsiyetti. 1953'te vefat etti.
Devrin meşhur hekimleriyle dostlukları vardır. Sanat zevki olanlar kendisini daima kollamıştır. Buna rağmen onları hicvetmekten geri kalmaz:
"Bir hazakatzedeyim midemi tıp tepti benim / Kırk katır tepse yıkılmazdı şu aciz bedenim."