Ruhi Bey Baba, sohbetinden haz duyulan ve neşeli bir Bektaşi şeyhidir. İzmir kültür hayatında etkili olan biriydi. 1828-1900 yılları arasında yaşadı. Medrese tahsilinden sonra çeşitli vilayetlerde kadılık görevinde bulundu. Siyasi bir sebeple İzmir'e sürüldü. Burada avukatlık yaptı. 1886'da İstanbul'a gidip Rumelihisarı'nda Nafi Baba'dan icazet aldı. İzmir'de Karataş mahallesinde bir Bektaşi tekkesi yaptırdı. Vefatına kadar burada irşad görevini sürdürdü. Daha önce Karadutlu Bektaşi tekkesinin mütevelliliğini de yapmıştı.
NÜKTEDAN BEKTAŞİ
Ruhi Beybaba nüktedan bir kimseydi. İzmir Karataş semtinde evini yaptırırken birisi kendisine takılır: "Canım efendim buraya bu kadar para sarf edeceğine hacca gitsene" der. Şu cevabı verir: "Hacerülesved'e yüz sürmemize parasızlık mani oluyor, ancak Karataş üzerinde bir mübarek ev yaptırabiliyoruz." Malum, o devirde hacca gitmek daha masraflı ve meşakkatli idi. (Hacerülesved, Kabe'deki kutsal siyah taş.)
Bu sevilen zatın vefatıyla ilgili Şair Eşref'in mersiyesinden iki beyit şöyledir:
"Bende-i al-i aba yani bizim Ruhi Baba / Eyledi mülk-i fenadan bezm-i ukbaya sefer / Merd-i meydan-ı tarikattı, muhibb-i ehl-i beyt / Sohbeti ehl-i dile olmuş idi şehd ü şeker."
İzmir basınında ismi geçen başka Bektaşi ileri gelenlerinden birkaçı şunlardır: Ahmed Behçet Efendi (1859-1915), Haydar Baba (1859-1919), Ali Ulvi Baba (1864- 1919).
BEKTAŞİ SIRRI
İzmir'in tanınmış gazetecilerinden Zeynel Besim Sun (1892-1959) Bektaşi bir ailenin çocuğu olup ismini Şemsi Baba vermiştir. İzmirli bir yazar olan Bezmi Nusret Kaygusuz (1890-1961) Girit/Kandiye Kaygusuz Bektaşi tekkesine mensup bir ailedendir.
"Bir Roman Gibi" ismiyle kaleme aldığı anı kitabında konumuzla ilgili şunları görüyoruz: "Dayımın oğlu rahmetli Ahmet Şakir Efendi Bektaşilik'e sülukümü kolaylaştırdı. Esasen valide cihetinden bu tarikatle alakam vardı. Büyük annem Zülfüyar Hanım, Girit'teki Kaygusuz tekkesinin mütevelliyesi idi. Bir gece Ali Rıza Baba'dan nasip aldım. Bektaşi sırrını da öğrenmiş oldum."
YAKUP KADRİ'YE CEVAP
Yakup Kadri'nin Bektaşileri rencide eden Nur Baba romanı vardır. Bezmi Nusret, ona bir reddiye yazmıştır. Şöyle der: "İzmir ve çevresindeki Bektaşiler, bu eserden çok müteessir oldular. Cevap verilmesi için bana başvurdular. Epeyce nazlandım. Olmadı. Ali Rıza Baba, kasabadan gönderdiği etkili mektupla beni harekete getirdi. "Nur Baba Masalı" adlı bir risale yazdım. İhvandan biri bunu Ahenk matbaasında bastırdı. "Şark" gazetesinde koca bir övgü yazısı çıktı. Gazetenin sahibi Halil Zeki Bey de Bektaşi imiş. Birkaç gün içinde kitapçılarda bir nüsha bile kalmadı."
Bu ifadelerden anlaşıldığına göre o yıllarda İzmir ve çevresinde canlı bir entelektüel Bektaşi kamuoyu bulunmaktadır.
Bektaşilerin önceleri Edhemi tekkesi olarak anılan, Yusuf Dede tekkesi diye bir mekana sahip oldukları ve burasının Aydınoğlu Cüneyt Bey'in yapısı olduğu şeklinde bir bilgi vardır.