• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ŞEBNEM BURSALI

Babam ve ben

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Haziran 2011, 20:02
Oldum olası, duygularımı yazarak daha iyi anlatmışımdır. İşinde bu kadar laf ebesi olup da, duygulara geldiğinde yeteri kadar ifade edememek ne yaman bir çelişkidir ya-rab!?
Seçim, siyaset, hükümet, partiler, anayasa, Ankara vs...
Bugün ise benim derdim; en hakiki duyguda... Babamda...
Doğduğum günden beri hep yanımdaki, uzaklarda olsak da yakınımdaki babam.
Şükretmeyi, sabretmeyi, harama el sürmemeyi bana öğreten adam.
"Evlatlarımın boğazından tek lokma haram geçemez" sözünü O'ndan ilk duyduğumda 7 yaşlarındaydım. Henüz okula gitmeyen ben; küçücük aklımla çok büyük bir soru sormuş ve bu yanıtı almıştım. Haram ve boğazdan geçen lokma sözlerini anlamayan ben, en basit şekliyle anlatımdan da anlamamıştım. En sonunda babamın; "Büyüyünce anlarsın güzel kızım" sözüyle, memnuniyetsiz bir halde kalakalmıştım.
Bu sözün anlamını idrak ettiğim yaşı daha dün gibi hatırlıyorum. Üniversiteyi bitirmiş, TRT'de çalışan gencecik bir kız iken; o dönemki patronumdan gördüğüm, gözlemlediğim ve bana da (ve birlikte çalıştığım diğer 4 arkadaşıma da) yaptırılmak istenilen ve benim ısrarla karşı çıktığım usulsüzlük sonrasında ağzımdan dökülüveren söz olmuştu bu; "Boğazımdan tek lokma haram geçemez."

MİM KEMAL'İN DOWNLU KIZI NAZLI

İnsan, hayatı boyunca yaptığı işlerde, başarılarında onaylanmak ister. İlk gençliğinde çok farkında olmaz ama; önce ve hep daha çok babası tarafından onaylanmak ister. Kız çocuklarının da hayat boyu tek kahramanı babaları olur. Ve ben inanırım ki; hiçbir baba; kız evladı olmadan babalığın tadına tam olarak varamaz. Baba-kız arasındaki güçlü bağ ile ilgili düşünürken; Aksiyon dergisinin bu haftaki haberi beni öyle bir sarstı ki; sizlerle paylaşmadan edemeyeceğim.
Kendisiyle aynı ismi taşıyan dedesi Atatürk'ün doktoru olan Prof. Dr. Mim Kemal Öke'yi duymuşsunuzdur. Bir dönem televizyon programları da yapan Prof. Öke'nin, down sendromlu kızı Nazlı ile ilişkisi haber yapılmış dergide. 20 yıl önce Nazlı doğduğunda kötü haberi alır Öke ve doktoru der ki Nazlı'nın "Bağışıklık sistemi çok zayıf. Camı açık bırakın hallolur (yani ölür!)"
Önceleri, Nazlı'nın down sendromlu olarak doğmasının kendilerine verilmiş bir ceza olduğunu düşünür Öke: "Tanrı'ya küsmüştüm. Bir gün eşimin zorlamasıyla cumaya gittim. Bir hayale daldım. Uçurumun ucunda duruyordum, karşıya geçmem gerekiyordu, fırtınalı bir havaydı. Karşıya geçmek için de yan duran keskin bıçağın üstünden geçmem gerekiyordu. Kızım karşımdaydı; "Baba, tut elimi ben seni karşıya geçireceğim" dedi. Elini uzattı ve çekti. Birden kendime geldim, koşarak eve gittim ve Nazlı'ya sarılıp ağladım. Nazlı'nın babası olduğumu gerçekten anladığım gün o gündür."
O günden itibaren Nazlı'nın eğitimiyle bizzat ilgilenir. Türkçe ve İngilizce eğitim veren bir okuldan, bileğinin hakkıyla mezun olur Nazlı. Ancak; ergenlik dönemi hormonal sıkıntıları ve bu dönemde engelli olmasıyla ilgili toplumun bakışından rahatsız olmasıyla Nazlı, odasına kapanır. İki yıl hiç konuşmaz. Baba Mim Kemal, "ritim terapisini" bulur ve 50'sinden sonra öğrendiği Afrika dansından Latin ritimlerine kadar çok sayıda dansı öğrenerek, Nazlı ile birlikte yapmaya başlar ve Nazlı tekrar dünyaya döner. Şimdi; Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eşi Hayrünnisa Gül'ün öncülüğünde yürütülen "Eğitim, Engelleri Aşar" kampanyası çerçevesinde tüm Anadolu'da babasıyla birlikte konferanslar veren Nazlı, davullarıyla da ritim performansı sergiliyor...

BİZİM HİKAYEMİZ
Hayat bazen insanları böyle sınıyor. Özel seçilmiş insanlar olduğuna inandığım Mim Kemal Öke gibi insanlar da, bu sınavdan "pekiyi" ile geçiyor. Bu örneklerden yüzlerce, binlerce olduğuna eminim. Bu denli sarsıcı olmasa da her kızın hayatında; kahramanı olan babasıyla, babasının başrolde olduğu bir hikayesi vardır. 17 yaşımdan bu yana evden ayrı yaşarken; Şubat ayından bu yana babamla tekrar aynı evde buluştuk. Bizim buluşmamızın biraz hüzünlü bir hikayesi olsa da; şu anda onunla yaşıyor olmaktan dolayı çok mutluyum. Yüzüne kolayca söyleyemediğim duygularımı, şu birkaç sütunluk gazete sayfasında, siz değerli okurlarımın da izniyle söylemek istedim. Sevgili babamla hikayemizin ikinci bölümü daha yeni başladı. Ve bu yeni hikayenin değerini, her gün daha da iyi anlıyorum... Bazen olumsuz görünen şeyler, iyiliklere bırakır ya kendini. İşte bizim hikayemiz tam da böyle... İyi ki varsın babacığım... Ve hep olasın...
Başta ağabeyim olmak üzere, beni hiç yalnız bırakmayan ve "kahramanlarım" dediğim çalışma arkadaşlarımın ve tüm babaların Babalar Günü'nü Kutlarım...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.