Yeni yıla eski yılda yapılan araştırmalardan çıkan bazı sonuçları irdeleyerek girelim mi?
Biri seksle ilgili diğeri evlilikle. İkisi de doğru bildiğimiz gerçeklerin, yanlış çıkması. Yani gerçeklerin sandığımız gibi olmaması. Birileri bizi yıllarca kandırmış anlayacağınız. Kim kimi kandırmış, bu da ayrı bir konu tabii. Erkekliği önemseyen toplum, erkekliğin gücünü abartmış. Erkek egemen medya da bu yalanı yutturmaya çalışmış. Erkekliğin lütuf olduğuna inanan erkekler de kendilerini buna inandırmış. Sonuç; Türk erkeğinin seks performansı yerlerde sürünüyor.
İşte bir örnek: Türkiye pazarına girmek isteyen bir prezervatif markası, Türk erkeğinin penis boyu ile ilgili bir anket yapmış ve İstanbul Taksim'de 5 binin üzerinde erkekle bire bir konuşmuş. Yapılan bu anket sonucunda Türk erkeği için en uygun prezervatif boyunun XL olduğu ortaya çıkmış. Var olanların en büyüğü yani.
XL EFSANESİ
Şirket anket sonuçlarının şişirilme olasılığını göz önüne alıyor almasına ama çıkan sonuçları da göz ardı edemeyeceği için siparişleri XL boyutuna göre yapıyor. 5 konteyner perezervatifin 3 konteynerini XL olarak belirliyor. Ne var ki bu prezervatiflerin çok büyük bir bölümü elde kalıyor ve hala rafları bekliyor. Mesela satılan 100 bin kutunun sadece 10'u en büyük boy.
Seksin süresinin 5 dakikayı geçmediğini de ekleyelim. Beş ülke erkekleri arasında yatak performansı araştırmasında İngilizler 10 dakika ile ilk sırada yer alırken, onları 8 dakika ile Amerikalılar, 6,5 dakika ile de Hollandalılar izliyor. İspanyol erkeği ortalama 4.9 dakika sevişirken, Türkler 4.4 ile en alt sırada yer alıyorlar. Ve Türk erkeği hala eczaneye gidip prezervatif almaktan çekiniyor.
Gelelim diğer araştırmanın sonuçlarına. Bize empoze edilen kadının evin dışında çalışmasının aile mutluluğunu gölgelediği, var olan tüm olumsuzluklara neden olduğu.
GÜÇLÜ KADIN=MUTLU ERKEK
Örneğin erkeklerin cinsel performansının düşmesinin de, çocukların derslerinde başarısız ve agresif olmalarının, hatta erken yaşta uyuşturucu ve seksle tanışmalarının tek suçlusunun da kadınların kariyer sevdalarının olduğu yazılıp çizilir.
The Economist Dergisi ise güçlü kadının erkeği mutlu ettiğini ortaya koymuş. Bugün Amerika'da çalışan her 100 bireyden yarısını kadınlar oluşturuyor. Bunların çoğu da diplomalı, meslek sahibi kadınlar. Bu kadınlar evli ve çocuklu. Çocukları yüzünden zorlanıyor ve bir bedel ödemek zorunda kalıyorlar ama zorluklara direnen kadın kazanıyor. Onunla birlikte aile de kazanıyor.
Eskiden karısının çalışmasını istemeyen Amerikan erkeklerinin artık çoğu bundan mutluluk duyuyor. Her 10 erkekten 9'u karısının eve para getirmesinden memnun. Niye memnun olmasın ki zaten? Kadın çalışarak ve para kazanarak erkeğin omzundaki yükü hafifletmiş oluyor. Eve tek gelir yerine iki gelir birden giriyor.
HERKES MEMNUN
Çocuklara da bir şey olmuyor. Çalışmayı seçen kadın ne çocuklarını ihmal eder ne de kariyerini tehlikeye atar. Tabii köstek görmemek, destek almak koşuluyla.
İstanbul'un en popüler bar/restoranlarından Public'in işletmecisi Ayşe Kucuroğlu bunun en çarpıcı örneği. 5, 3 ve 1 yaşında üç çocuk annesi ama kısa sürede işlettiği kafeyi marka haline getiriyor. Hem işinin başında hem çocuklarının yanında. Bütün gün onlarla birlikte değil, olması gerektiği gibi yuvaya veya kreşe gönderiyor ve dönüş saatlerinde de mutlaka evde olmaya gayret ediyor.
Hep derim zaten, kadın mutluysa, erkek de çocuklar da mutlu olur. Kadının refahı ailenin ve ülkenin de refahı anlamına geliyor. Güçlü kadın ailesini ve ülkesini de güçlendirir. Bunun için erkeklerin de kendilerine güvenmesi, sekste de nicelik yerine niteliğe önem vermesi gerekiyor.