"Müziği bırakmasaydım bugün Türkiye'de çok iyi bir yerde olurdum" diyen güzel sanatçı, "Devam etseydim 8-10 albüm yapmış, hayranlarımın dillerine dolanan bir sürü şarkı bırakmış bir sanatçıydım" diyor
RÖPORTAJ: MÜJGAN KULLE
90'lı yılların fırtına gibi esen, duru güzelliği ve zarafeti ile hayranlarının sevgisini kazanan Sibel Bilgiç, 16 yıl aradan sonra yeniden sevenleriyle bir arada... 'Aşk Çarpsın Beni' adlı albümü ile müziğe kaldığı yerden devam eden güzel sanatçı ile dünden bugüne uzanan keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İşte dillere destan güzelliği ve kendine özgü yorumu ile Sibel Bilgiç ve sorularıma verdiği yanıtlar...
* Yeni albümünüz 'Aşk Çarpsın Beni' ile müzik dünyasına yeniden dönüş yaptınız.. Hem de 16 yıl aradan sonra.... Öncelikle bu süre içinde neler yaptınız, müzik olmadan nasıl yaşadınız onu öğrenelim...
* Peki size 'yeniden albüm yapmalıyım' dedirten neydi?
- Tekrar aktif olarak şarkı söylemek, albüm yapmak, beni seven dinleyicilerimle buluşmak istedim ve 4 senedir istememe rağmen bir gün uyanınca, "Benim artık albüm yapmam lazım" dedim...(gülüyor)
ALIŞAMADIĞI ŞEYLER VAR
* Dinleyenler neler bulacak bu albümde? Nasıl bir Sibel Bilgiç'i dinleyecekler?
- Gönülden sevdiğim ve seçtiğim şarkıları söyledim. İnsanlar beni hep hüzünlü bir kız olarak hatırlıyor... Oysa normal hayatımda hüzünden çok komik biriyimdir...(gülüyor) Bundan dolayı "Aşk Çarpsın Beni" gibi eğlenceli ve hareketli bir yaz parçasıyla çıkış yapmak istedim. Herkes bu şarkılarda kendinden bir şey bulacak.
"Alıştım Ben" ise "Alışamadım" şarkıma gönderme gibi oldu. Bakın işte o hüzünlü bir şarkı. "Giden Gider" çok hareketli ve radyoların en çok çaldığı şarkım. "Kalemini Kendin Kırdın" ise ilk defa beni söz yazarı olarak dinleyicilerimle buluşturdu. Çok güzel bir mozaik olduğunu düşünüyorum bu albümün.
* Söz 'Alışamadım'dan açılmışken, yıllar geçse de hala dillerde... Artık o bir klasik... Ama şimdi 'Alıştım' var... Yıllar sonra nelere alıştı Sibel Bilgiç?
- Yıllar sonra alıştığım birçok şey olduğu gibi insanın karakteri değişmediği için yine ve hala alışamadığım şeyler var. Yalana, kendin gibi olmamaya ve bunun gibi pek çok şeye alışamadım. Yanlış gördüğüm şeylere daha toleranslı olmaya ama buna rağmen çok tepki göstermeden uzaklaşmaya alıştım... Ki bu benim için büyük bir değişim. Kimsenin değişmediği fikrine alıştım mesela....
KEŞKELERİ VAR * 16 yıl, uzun bir süre... Sizce müziği bırakmasaydınız, şimdi hangi noktada olurdunuz, hiç düşündünüz mü?
- Müziği bırakmasaydım bugün Türkiye'de çok iyi bir yerde olurdum. Devam etseydim tahminen 8-10 albüm yapmış, hayranlarımın dillerine dolanan bir sürü şarkı bırakmış bir sanatçıydım.
* Geriye dönüp bakınca, 'keşke'leriniz oluyor mu? Mesela müziği bırakmak gibi...
- Evet, müziği bıraktığıma bazen çok pişman oluyorum. Ama hayat kapalı bir kutu ve ne yapsak da bazen kaderimizden kaçamıyoruz, o kaderi de çoğu zaman fikirlerimizle biz oluşturuyoruz.
* Müziği bıraktığınız o günü hatırlıyor musunuz? Neydi size bu kararı aldıran?
- İnanın bu, bir günde alınmış bir karar değildi. Hatta karar bile almadım diyebilirim. Öyle olageldi işte...
* Geçen bu 16 yıllık sürede müzik piyasasında neler değişti size göre?
- Çok şeyin değiştiği kesin. 90'lı yıllar daha romantik, daha maneviyat doluydu bence. Bu müziğe de yansıyordu. 90'lı yıllar Türkiye'de pop müziğin patladığı yıllardı ve çok çaba vardı en iyisini yapmak için. Şimdi yapılan müzikleri de beğeniyorum ama daha materyalist bir dünyada yaşıyoruz. Ve bu müziğe de yansıyor. Elektronik müzik daha önde. Hatta ben bile nefret ettiğim R&B müzik dinliyorum diğer sevdiğim jazz-pop jazz dışında... Severek dinliyorum inanın. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi... Ve bana göre değişim güzeldir. Tabi pozitif yönde olursa... Öyle ki bu değişim gelişim de yaratır insanda.
İŞKADINLIĞI ZOR DEĞİL * Müzik dışında en büyük keyfiniz ne?
- Spor yapmak hayatımın bir parçası... Film seyretmek en büyük hobilerimden, özellikle criminal-polisiye filmler. Bunlara vakit buluyorum ancak onun dışında vaktim olursa 1 günlük de olsa İstanbul'dan uzaklaşıyorum sakin ve trafiksiz bir hayat için. Çünkü İstanbul'da hobileriniz bazen fobiye dönüşebiliyor maalesef...(gülüyor) Öyle yoğun bir şehir hayatı var ki burada.
* Bir epilasyon merkeziniz olduğunu söylediniz... İşkadınlığı zor mu? Müziğe geri döndüğünüze göre işler ne olacak?
- İşkadınlığı bana zor gelmiyor ve her zaman sevdim. Bir sanatçının zaten aynı zamanda işkadını-işadamı mantığında olması lazım ki sanat hayatında da mali konularını takip edebilsin... İş hayatı insana hayat ve insanlar hakkında çok şey öğretiyor. İdare öğreniyorsunuz her şeyden önce ve bu mutlu bir hayatın anahtarı bana göre.
Gözlerinin içi gülmeyen insandan uzak dururum * Duru ve doğal bir güzelliğiniz var... Hanımlarımıza önerebileceğiniz küçük sırlar var mı?
- Teşekkür ederim öncelikle...(gülüyor)Hayata güzel bakacaksın önce... İnançlı olacaksın ki gözlerinin içi gülsün. Maneviyat çok önemli. Gözlerinin içi gülmeyen insandan uzak dururum. Cildime, vücuduma bakıyorum ve özen gösteriyorum. İnsanın ruhu sade olunca görüntüsü de öyle oluyor. Ben sadelikten hoşlanan bir kızım, bu dışarıya da yansıyor demek ki benim sade bir güzelliğe sahip olduğumu düşünüyorsunuz. Böyle göründüğüme memnun oldum. Genç kızlara bakıyorum, yüzleriyle çok oynuyorlar, diliyorum ki dudak şişirme operasyonları dünyada son bulur. Çünkü dudak dolgu malzemeleri kadını en yaşlı gösteren şeylerden biri. Kendimle oynamamak bu anlamda benim sade güzelliğimi korumama destek oldu.