Davetiye krizi ile ortalık karıştı

İZMİR'DEN TATLI GEYİKLER - GÜRKAN ERTAÇ

Hikmet Coşkuncan spor aşığı bir ağabeyimizdi. Okullarda müzik öğretmenliği yapmasının yanı sıra Anadolu Ajansı'nda kaşeli spor muhabirliği yapıyordu. Herkes Hikmet ağabeyi sever sayardı ama bir tutkusu vardı. Banketlere, maç öncesi yapılan organizasyonlara katılmayı çok severdi.
Ajansa ne zaman davetiye gelse talibi Coşkuncan olurdu genellikle.
ALARM VERİLDİ
Bundan 20 yıl kadar önce NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek Komutanlığı'nın İzmir'de Amerikan Kız Koleji'nin bahçesinde bir tanıtım toplantısı vardı ve komutanlıktan o devirde Anadolu Ajansı Bölge Müdürlüğü yapan Erkin Usman'a davetiye gönderilmişti.
Hikmet ağabey ajansta davetiyeyi masada görünce aldı, Usman'ın yerine toplantı ve kokteyl partiye katılmaya karar verdi. Erkin Usman da toplantıya daha erken gitti ama başka yerden geldiği için davetiyeyi yanına almayı unutmuştu.
Kapıdaki Amerikan askerlerine ve Türk görevlilere kendisini tanıttı, basın ve kimlik kartını göstererek içeri girdi. 10-15 dakika sonra da Hikmet Coşkuncan geldi, Erkin Usman'ın davetiyesini göstererek içeri girmek istedi. Amerikalılar, baktılar listeye, Erkin Usman daha önce girmiş görünüyor, bir telaş sardı ortalığı, alarm verildi, içerideki Erkin Usman aranmaya başladı ve bulundu.
Erkin Usman hakiki Erkin olduğunu kanıtlamak için hayli uğraştı, Coşkuncan da bir daha ajans adına kokteyllere katılmaya tövbe etti.
ALARMI KENDİSİ ÇALIŞTIRMIŞ
Bizim Sinan Genç oturduğu apartmanda kimi zaman dalgınlığıyla ünlüdür.
Geceyarısı apartmanın önünde bir aracın alarm sistemi bozulmuş, cayırt cayırt ötüyor.
Aracın sahibi de oralı bile olmuyor.
Sinan, mahmur gözlerle kalkıyor, sunturlu bir eleştiride bulunarak, "Bunlara araba vermeyeceksin. Gitsinler, otobüse binsinler, yaya yürüsünler" diye söyleniyor. Bakıyor alarm uyutmayacak, polisi arıyor, adres veriyor, şikayetçi oluyor. Ekip geliyor, aracın plakasını alıyor, merkeze bildiriyor.
Kayıtlar kontrol ediliyor. Araç Sinan Genç'e ait çıkıyor. Gerisini siz canlandırın artık...
DENİZ MADIRI VE NEFİS
Bizim Sinan Genç ile Nefise İyener, aileleriyle birlikte Antalya'ya tatile gitmişlerdi. Bir Alman aileyle kısa sürede dostluk kurdular ama çat pat İngilizce pek işe yaramıyordu.
Almanlar, denizanalarını merak etmişlerdi. Sinan yardımcı olmaya çalıştı, "Deniz madırı (mother-anne)" dedi. Almanlar ayrıca Nefise'nin ismine de takılmışlar, ne anlama geldiğini öğrenmek istemişlerdi. Nefise bir süre düşündükten sonra eliyle "Imm. Nefis" işareti yaptı.

HABER YAZMAK KOLAY DEĞİL!
Yeni Asır Bölge Masası'na Ege'nin çeşitli kent, kasaba, bucak ve hatta mezralarından haber akar. Muhabirlerin bazıları, gazeteciliğin kolay olduğunu sanarak haber yazıp gönderir. Ege Masası görevlileri de haberleri gazeteye girecek şekle getirmeye çalışır. Ama ne nokta ne de virgül konulmadan yollanan 20 satırlık haber onları bile şaşırttı.
İŞTE YAZININ HAM HALİ
"Manisanın Saruhanlı ilçesi koldere kasabasının Pamuk ve üzüm üreticisi çiftçisi Baba Hüseyin Yücelin geleceği gören iki oğul Mehmet ve Hasan kardeşler, 1990 yılların sonunda Gediz havzasında pamuk üretiminin sonunu geldiğini herkes den önce üç yıl öncesine görerek, Çırçırla uğraştıkları işletmelerini çağın gelişim ve değişimine ayak uydurarak Koldere kasabasında babalarından kalan bin tepeler mevkiindeki arazilerini süratle artırarak organik tarıma uygun bu arazilerde bağcılık araştırma enstitüsünden bağcılıkta uzman emekli müdürü Yüksek Ziraat Mühendisi Dr Ahmet Çalışkan'ın denetiminde ilk anda 500 dekara ektikleri şaraplık üzüm bağları ile organik şaraplık üzüm üretimi ne girdiler."