40 sanatçının Alaçatı çıkarması
“Alaçatı’da Dört Mevsim Sanat” etkinliği kapsamında 20 otel aynı anda farklı sergilere ev sahipliği yaptı. Sanatseverlerin akınına uğrayan etkinliğe katılmak için yarın son gün.
- Cumartesi
- Giriş Tarihi: 03 Ekim 2020
Alaçatı'da turizmin "dört mevsim" sürmesi için düğmeye basıldı. Alaçatı Turizm Derneği, turizmin sanat ile birlikte dört mevsime yayılması için muhteşem bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. Yarın sona erecek "Alaçatı'da Dört Mevsim Sanat" etkinliği kapsamında 20 otel aynı anda farklı sergilere ev sahipliği yaptı, sanatseverlerin akınına uğradı. Alaçatı'da Dört Mevsim Sanat etkinliğinin ilk konukları Uluslararası Kadın Sanatçılar Derneği (FICF) üyeleri ile sanatçılar Esra Meral, Zerrin Çiğdemli Aner, Gülpare Yeşilpınar, Betül Vural, Pervin Bülbül, Dr. Tülay Güzeldere, Fevziye Özmen, Fatih Özmen gibi isimlerin yer aldığı 40 sanatçı oldu. Sanatçıların eserleri 20 otel ve işletmenin ev sahipliği yaptı dev bir açık hava sergisinde görücüye çıktı. İlk günden yoğun ilgi gören sergiye Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran başta olmak üzere pek çok sanatsever katıldı. Etkinlikte pandemi tedbirlerinin tamamının alındığı da dikkat çekti.
Ekrem Oran (Çeşme Belediye Başkanı): Alaçatı Turizm Derneği'ne bu projeyi hayata geçirdikleri için teşekkür ediyorum. 12 ay yaşayan bir Çeşme için turizmde çeşitlilik olması şart. İnanıyorum ki korona virüs bittikten sonra Çeşme'nin her mahallesinde sivil toplum örgütleri bizimle beraber olacak, kültür ve sanat faaliyetleri Çeşme'nin her yerinde devam edecek.
Celal Bayraktaroğlu (Alaçatı Turizm Derneği Başkanı): Alaçatı'nın yaşam özüne dönüş projesi bu. Alaçatı ilk zamanlardan beri sanatla iç içe bir yapıya sahipti ancak son zamanlarda daha popülist ve eğlence hayatının ön plana çıktığı bir yer oldu. Bu da kiraların artmasına ve sanat galerilerinin burada yaşayamaz hale gelmesine neden oldu. Biz bu projeyle hem sanatçılara destek vermek hem de Alaçatı'nın o eski sanatla iç içe haline kavuşabilmesine olanak tanımak istiyoruz. Butik otellerle sanatçılar el ele verip bu etkinliklerin topluma ulaşabilmesini hedefledik.
Esra Meral (Sanatçı): Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü mezunuyum. Yüksek lisansımı da aynı yerde yaptım. Daha sonra Doğuş Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi'nde asistanlık yaptım. Aktif olarak 20 yıldır da ressamlık yapıyorum. Nişantaşı'nda bir atölyem var. Bu 8. kişisel sergim. Buradaki resimlerimde Carpe Diem, anı yaşamak ile ilgili bir anlatı seçtim. Bu etkinlik özellikle bu mevsimde çok güzel oldu. Sanatı, sanatla birlikte Alaçatı'yı yaşatmak benim çok hoşuma gitti. Verdiği mesaj da çok güzel.
Eda Aner (Turizmci / Küratör): Ben yaklaşık 30 yıldır turizmin içindeyim. Buradaki 600 işletmeyle işbirliği içindeyiz. İşler biraz yavaşladığı anda buraya gelip Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Celal Bey ile tanıştım. Başkan bana 10 yıl önceki sanatsever Alaçatı'yı geri istediğini anlattı. Ben de "Hemen burada bir sanat organizasyonu gerçekleştirelim. Evet pandemi var ama toplu bir etkinlik yerine sanat eserlerini ve sanatçıları otellere dağıtalım" dedim. Başkan da güvendi ve yapalım dedi. Çok hızlı olduğu ve çok kalabalık olmasını istemediğimiz için 40 sanatçı ve 20 otelle projeyi gerçekleştirdik. Resim, heykel, mozaik ve seramik sanatından temsilcilerin yer aldığı güzel bir proje oldu. En güzel yanı kimsenin ticari bir kaygısının olmaması. Biz Alaçatı olarak sanatçılara, sanatçılar da Alaçatı'ya sahip çıktı. Pandemi bittikten sonra bu buluşmayı uluslar arası bir organizasyon haline getirmek istiyoruz. Şimdiden yurt dışından talepler var. Bizim en büyük amacımız Alaçatı'yı kendi dinamiğinde sanatla iç içe yaşatmak.
Handan Şendağ (Alachi Otel sahibi): Alaçatı için yapılan her şeyde biz varız. Üç yıldır buradayız. Aslında eşim hekim ben embriyoloğum. Bu bizim ikinci işimiz ve bir aile işletmesi. Burası aslında bizim emeklilik projemiz. Biz de amatör olarak sanat kolkeksiyoneriyiz. Bu tür etkinliklerde birinci gönüllüyüz. Bu proje çok kısa zamanda planlanıp yapıldı ama ona rağmen çok güzel bir katılım ve ilgi var. Bu yaz biraz stresli geçti ama biz sağlıkçı olduğumuz için personelimize de hijyen konusunda destek olduk. Ekibi eğittik ve bir nebze daha rahat geçirdik.
Mansur Beyazyürek (Beykoz Üniversitesi Öğretim Görevlisi, Psikiyatrist ve Kolleksiyoner): Ben bir hekimim. Aynı zamanda amatör bir sanat kolleksiyoneriyim. Sanatı yok sayarak psikoloji olmaz. Sanat zaten psikolojik sorunların ortaya konmasında bir tanı ve onlarla başa çıkmada bir tedavi yöntemidir. Sanatın her dalının mutlaka bir etkisi var. İnsan hiçbir şey icat etmeden önce mağaralara resim yaparak kendini ifade ediyordu. Sanat insanın kendini ifade yöntemidir. Ben hep şunu söylerim sanata ve sanatçısına değer vermeyen bir toplumun ruh sağlığından bahsedilemez. Sanatçı, sevincini, mutluluğunu, öfkesini, tüm duygularını 'normalden daha farklı' ve daha açık net yansıtan kişidir. Yüzlerce sayfada anlatabileceğiniz bir şeyi sanatçı bir tablo ile önünüze koyuverir. Örneğin korkuyu 'Munch'ın 'Çığlık' adlı tablosundan daha iyi anlatan bir şey yoktur. İnsan ne kadar sanatın içine girerse ne kadar sanatı hissederse o kadar kendine ve insanlığına yaklaşır.
SANATÇI NORMALİN DIŞINA ÇIKANDIR
Ben hastalarıma da mutlaka sanatın bir dalıyla meşgul olmasını öneriyorum. Özellikle resim... Çünkü herkes bir enstrüman çalamayabilir, tiyatro yapamayabilir ama sanatçı boyutunda olmasa da herkes bir şekilde bir şeyler çizebilir. Duygu aktarımı yapabilir. Tabii duygu aktarımı yapan her insan sanatçı değildir. Sanatçı her şeye normalden farklı bakan insandır. Normalden kastım herkes gibi olan. Ancak sanatçı farklı bir pencereden baktığı için daha yaratıcı ve farklı bir bakış açısı sunar. Antoine de Saint-Exupery'nin beni çok etkileyen bir sözü vardır, "Beni kahreden ne bu soluk yüzler, ne bu çökük avurtlar onların ardında kaybolan Mozart'lar"... Aslında herkes kendi içinde bir takım farklılıkları taşır ama baskıcı yetiştiriliş tarzı onların çıkmasını hep engellemiştir. Freud da der ki "Sanatçı kendi bastırılmış duygularını dışarı yansıtabilen kişidir" der. Ben de bu etkinlikleri ve sanatçıları takip ederek mutlu oluyorum. Alaçatı'ya daha önce bir kez gelmiştim ama çok fazla gezme şansım olmadı. Şimdi ise gerçekten hem mimarisine hem sokaklarına hem de ruhuna hayran kaldım.
Burcu ILGIN