Muğla'nın Milas ilçesinde termik santraller için kömür maden sahasındaki tarihi alanda çalışan 32 kadın, arkeologlar gözetiminde kazı yapıyor. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Milas Müze Müdürlüğü ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Arkeoloji Bölümü danışmanlığında maden sahalarında kazı çalışması yürütülüyor. Arkeologlar gözetiminde yöre halkından kadınların görev aldığı çalışmalarda bulunan eserler, bilimsel belgeleme ve restorasyon faaliyetlerinin ardından Milas Ören Arkeopark Alanı'na taşınıyor. Arkeolog Hasan Emre Günday, kazılarda çıkan kültür varlıklarının korunduğunu söyledi. Günday, Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde maden sahalarında yürütülen arkeolojik kazılarda farklı dönemlere ait eserlerin, Milas Ören Arkeopark Açık Hava Müzesi'ne kurulumlarının yapıldığını kaydetti.
"TARİHTE İZİMİZ VAR"
Kazı işçisi olarak çalışan Duygu Ölmez, evlerinin hemen yanı başında, 12 ay kesintisiz olarak çalışma olanağı bulduklarını belirtti. Kazılarda kullandıkları kaza kürek gibi aletleri günlük hayatlarında da kullandıkları için yabancılık çekmediklerini ifade eden Ölmez, "Tarihin gün yüzüne kendi elleriyle çıkıyor olmasından mutluluk duyuyoruz. Kazmanız bir cisme değiyor, ne olduğunu başlangıçta bilmiyorsunuz. Arkeologların araştırmaları sonunda ortaya çıkan tarihte artık bizim de elimizin izi var ve her gün bu topraklarda binlerce yıl önce yaşayan insanlarla ortak yanlarımız ve zamanla değişen yönlerimize tanıklık ediyoruz" diye konuştu.
"EVİ GEÇİNDİRİYORUM"
Çakıralan köyünde yaşayan Sibel Çatak ise daha önce Belentepe ve Hüsamlar'da yapılan kazı çalışmalarında görev aldıktan sonra İkizköy'deki ekibe katıldığını dile getirdi. 2015'ten bu yana kazma, kürek ve fırçalarıyla geçmişi gün yüzüne çıkartırken, kendi geleceği olan çocuklarının ihtiyaçlarını da bu sayede karşıladığını anlatan Çatak, "İki çocuk okutuyorum. Üstelik evde benden başka çalışan yok. Buradan kazandığımla 23 yıllık evliliğimin son iki yılında ilk kez kendi evimde yaşama şansı buldum. Çocuklarım eve geldiğimde 'bugün neler yaptın anne?' diye soruyor, merakla bir iskelet, bir takı olsun geçmiş yaşama dair bir iz bulup bulmadığımızı öğrenmek istiyor" dedi.
"ACABA NE ÇIKACAK?"
Çatak, ne olduğunu öncesinde bilmedikleri bir şeyin, kazmanın ucuna takıldığında arkadaşlarıyla göz teması kurduklarını ve herkesin büyük heyecan yaşadığını anlattı. "Acaba bu defa neyi gün yüzüyle buluşturuyoruz?" diye gururlandıklarını belirten Çatak, şunları aktardı: "Özellikle Belentepe'de birçok takı, mutfak eşyası ile günlük yaşama ait izlere ulaşmıştık. Burada ağırlıklı olarak yerleşik yaşam izlerini görüyoruz. Arkeologların dediklerine göre, günümüzden 5 bin yıl öncesine dayanıyormuş. 5 bin yıl öncesinde bir kadın saçını ne ile toplar, mutfakta nasıl, hangi aletle iş görür, onları keşfediyoruz. Arkeologlarımız da bulunan tarihi eserleri bize ayrıntılı olarak anlatıyor. Örneğin zeytinyağını nasıl ürettiklerini öğrendik, çünkü çeşitli işlikler bulduk. O zamanın olanakları ile taştan yapılan işleri, evlerimizde oturduğumuz yerden hayal bile edemezdik. Taşı ezme aleti diye kullanmaları belki aklımıza gelir ama taştan bir mezar yatağı üstelik ayakları bir aslanın ayağına birebir benzer şekilde oyulmuş, işlenmiş olmasını aklımızda canlandırmak zor olur bizler için."
4 BİN 500 YILLIK ZAMAN DİLİMİ VE 7 AYRI DÖNEM
Anıtsal nitelikte mezarların, mimari yapıların ve bölgenin arkeolojik mirasını yansıtan ünik örneklerin yer aldığı Milas Ören Arkeopark Alanı, bünyesinde barındırdığı eserlerle birlikte tarihin tam 7 ayrı dönemine ve 4 bin 500 yıllık bir zaman diliminde yolculuğa çıkarmaya hazırlanıyor. Taşıma işlemleri tamamlanınca Arkeopark Alanı'nda, etnografik ev şeklinde düzenlenecek olan karşılama merkezi, güvenlik üniteleri ve zeytinyağı atölyesi canlandırma alanı bulunacak.
OSMAN AKÇA