ÖLMEDEN önce mutlaka görülmesi gereken yerler listelerinin başında yer alan ve her yıl ortalama 2 milyon civarında turistin ziyaret ettiği Pamukkale, doğanın usta sanatçı rolünü üstlendiği yerlerden. Termal suların hava ile teması sonucunda meydana gelen beyaz travertenlerin donmuş bir şelale benzeri kademeli şekiller oluşturduğu ve yer yer teras biçimli havuzlar meydana getirdiği Pamukkale'nin çekiciliğinin keşfi Roma Dönemi'ne kadar gidiyor.
Travertenlerin hemen yanında tüm görkemiyle ayakta duran Hierapolis'in büyük bölümü de bu dönemden kalma. Eşi bulunmaz güzellikteki travertenler ile birlikte büyük bir uyum içinde olan bu kalıntılar UNESCO Dünya Kültürel ve Doğal Miras Listesi'nde yer alıyor.
BERGAMA KRALLIĞI İNŞA ETMİŞ
PAMUKKALE'NİN cazibesi, bugün nasıl ilk görüşte sizi büyülüyorsa yaklaşık, 2 bin yıl öncesinde de Bergama Krallığı'nı büyülemiş. Bu çekiciliğe karşı koyamayan Bergama Krallığı travertenlerin yanına Hierapolis Kenti'ni inşa etmiştir. Bu dönemde Hierapolis bir termal sağlık merkezi gibi görev yapmış ve şifalı olduğuna inanılan kaynakları binlerce yıl boyunca Anadolu'nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret edilmiştir. Günümüzde de güzellik ve sağlık arayışı içinde termal havuzları ziyaret edilmeye devam ediyor. Siz de binlerce yıl öncesindeki antik dünyanın insanlarının yüzdüğü sulara girebilir ve travertenlerin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz. Ancak oluşumu binlerce yıl alan bu doğal güzellik oldukça hassas.
ŞİFA MERKEZİYMİŞ
HİERAPOLİS Antik Kenti oldukça iyi biçimde korunarak günümüze ulaşmayı başarmıştır. Buranın bir termal merkez olduğu zamanlarda çok sık ziyaret edildiğini kesinlikle söyleyebileceğimiz Roma Hamamı, günümüzde arkeoloji müzesi olarak kullanılıyor. Hierapolis ve yakın çevresindeki antik kent kazılarında ortaya çıkarılan heykeller ve diğer kalıntıları burada görebilirsiniz. Antik tiyatro, tapınaklar, anıtsal çeşmeler, mezarlar, agora, gymnasium gibi yapılar da size 2 bin yıl öncesinin kentinde olduğunu hissettirecek derecede iyi durumda. Özellikle Roma Dönemi'nde cehennemin girişi olduğuna inanılan 'Ploutonium' hakkında anlatılan ilginç hikayeler ilginizi çekecektir.
HRİSTİYANLAR İÇİN KUTSAL
HİERAPOLİS, Hristiyanlık açısından da kutsal bir yerleşim. Bu kutsallığın en önemli nedeni İsa'nın 12 havarisinden birisi olan Phillippus'un burada öldürülmüş olması ve mezarının da burada bulunması. 5'inci yüzyılda saray mimarlarınca yapılan, azizin mezarının yer aldığı Martyrium, Hristiyanlığın kutsal yapılarından. İçinde vaftiz teknesi ve piskopos ayin mekânlarının yer aldığı 6'ncı yüzyıl katedrali ile 7'nci yüzyıla tarihlendirilen Direkli Kilise diğer önemli Hristiyan yapıları. Daha küçük pek çok kilise de kentin çeşitli yerlerine dağılmış durumda. Tüm bu yapılar Hierapolis'in Bizans Dönemi'nde önemli bir dinsel merkez olduğunu kanıtlıyor.
ADI AMAZONLAR KRALİÇESİNDEN
HİERAPOLİS coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Helenistik Dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı bilinmektedir. Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın, Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir.
BÜYÜK DEPREMDE YIKILMIŞ
HİERAPOLİS, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS 60) büyük depreme kadar, Helenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Helenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS 80 yıllarında, Hz. İsa'nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, 12. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir.
NERELERİ GEZELİM?
'HİERAPOLİS Antik Kenti'nin' en güzel mimarilerini ise Hierapolis Tiyatrosu, Büyük Hamam Kompleksi, Frontinus Caddesi, Agorası, Kuzey ve Güney Bizans Kapıları, Tritonlu Çeşme Binası, İon Sütun Başlıklı Ev, Latrina, Apollon Kutsal Alanı, Su Kanalalrı, Surlar, Kadetral ve Aziz Philippus Martrium şeklinde sıralayabiliriz.
SAĞLIK VE GÜZELLİK KAYNAĞI
Termal bir sağlık merkezi gibi görev yapan Hierapolis'in şifalı olduğuna inanılan kaynakları binlerce yıldır Anadolu'nun farklı yerlerinden gelip sağlık ve güzellik arayan kişiler tarafından ziyaret ediliyor.
NADİR UYSAL