İzmir Karikatür Müzesi Konak Belediyesi ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti'nin de katkılarıyla Türkan Saylan Kültür Merkezi 2. kata taşındı. Müzenin açılış sergisinin konuğu yurt dışında da Türkiye'yi başarıyla temsil eden ressam ve karikatürcü Ergün Gündüz oldu...
Dünyaya 1960'ta Çanakkale'de gözlerini açan Gündüz, 16 yaşında karikatüre Oğuz Aral'ın desteğiyle Gırgır'da başladı... Gırgır'da çalışmaya devam ederken bir yandan da eğitim hayatını sürdüren Gündüz, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nden mezun oldu. "Baba evini terk edip kendi ayaklarımızın üstünde durmak istedik" dediği Gırgır'dan ayrılışından sonra 20'den fazla yazar ve çizeriyle birlikte 'Hıbır' adlı mizah dergisini çıkardılar...
MÜZEDE ESERLERİ VAR
Dürer'den Picasso'ya kadar ressamların eserlerinin sergilendiği Fransa'daki Picardie Müzesi'nde Gündüz'ün eserleri de var. Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı'nın 100'üncü yılı anmasında tüm dünyadan önemli 20 çizerin savaşın acılarının hikayeleştirildiği bir projede Afrika kökenli Fransız bir yazarın kısa romanını çizdi.
Kitabın tekrarı ise tam 100 yıl sonra yapılacak.
Gündüz, 1969'da Forrest J. Ackerman tarafından yaratılmış çizgi roman kahramanı Vampirella'yı 50'nci yılında kendi çizgisiyle yeniden çizdi.
- Karikatür yolculuğu nasıl başladı?
Uzun bir hikaye. Biz 60'ta doğup, 70'li yılların o ruhu ile büyüdük. Güzeldi, fakat ülkemiz, bugüne göre daha bakirdi. Mesela bluejean yasaktı. Amerikan ambargoları vardı. Bluejean'ler yastık altından çıkartılıyordu. Öyle bir zamandı.
Bütün bunların olduğu dönemde 16 yaşında karikatür çizmeye başladım. Oğuz Aral Gırgır'a bir vinyet çizerek başlattı.
O da Sezen Aksu'ydu, İzmirli. Bir anda kapaklar çizmeye başladım. Sonrası binlerce kapak ve karikatürler... İlban Ertem o sıralarda çok hayran olduğum bir çizerdi.
Biraz ondan, biraz Oğuz Aral'dan, biraz Amerikan dergilerinden, biraz da Avrupa çizerlerinden. Rahmetli Altan Erbulak da çok iyi çizerdi. Fırt Dergisi'nde birlikte çalışırdık.
Uğur Dündar fotoromanda oynardı.
Daha gençlik yılları. Gelirdi dergiye. Henüz öyle politik yanlara girmemişlerdi.
ZIPIR, CİNS ÇOCUKLARDIK; - Grup çalışması herkesi de fişekliyor mu?
Kendi alanında yetenekli, cins çocuklar yanyanaydık. Dergide sabahladığımız gecelerde espriler havada uçuşurdu.
Güzel zamanlardı. Şimdi kimi bulsak o günlere geri dönmek ister.
KAPAK, DERGİYİ KAPATTI - Yurt dışına açılmanız nasıl gerçekleşti?
İşte kapaklar, şunlar bunlar derken yurt dışından teklif aldım. Bahreyn'e gidip orada 3 yıl kadar çizgi film yaptım. Bir yandan da üniversitede resim eğitimi alıyorum.
Ara verdim. Gittim, ikibuçuk üç sene sonra döndüm. 80'li yıllarda ise politik çizimler yapıyorduk. Gırgır Dergisi benim çizdiğim kapaktan dolayı bir ay kapandı.
Tarihe de öyle geçti.
- Hıbır ne kadar sürdü?
Kapaklar bayağı güzeldi. O zamana kadar hiç yapılmamış bir şeyi yapmıştınız.
10 seneyi geçiyor. Biraz daha renk koyuyordum.
Çarşaf da renkli yapıyordu ama biz saman kağıdına renkliyle girdik. Biraz da değişikti. O zaman bilgisayarlar yeni başlamıştı. Ve o dönemde dijital boyamalara da başlamıştık. Hıbır'ın da hikayesi bitince sonra bir sakinlik dönemi oldu. Biraz piyasaya çalışmalar derken yurt dışı bağlantıları başladı. Avrupalılar, özellikle Fransızlar. Son dönemler tamamen Amerikan "Comics"lerini çiziyorum.
HEM ARKADASIZ HEM DE RAKİP
- Hıbır'ın kurulma hikayesi nasıl?
Gırgır'dan ayrılıp "Hıbır"ı kurduk.
Ayrılma sebebi kendimizi daha güçlü bir yapının içinde hissetmekti. Daha doğrusu biz yönetmek istedik. 18 yaşına gelince gençler evden kaçmak ister ya. Oğuz Aral da bizim babamız gibiydi.
"18 olduk hadi kendi ayaklarımız üstünde duralım" duygusuyla bir yolculuk yaptık. Leman da öyle. Gırgır da öyle, Hıbır da, Uykusuz da, diğer dergiler de. Hepimiz biraz önce anlattığım tımarhanenin içinden çıkan çocuklarız.
Hem arkadaşız, hem de rakibiz.
ÇOK YETENEKLİ GENÇLER VAR - Yurt dışına çizen sanatçılardan birisini
Mahmut Aslan, Tayyar Özkan, Kutlukhan Perker, Ersin Karabulut var. Fransa'da iyi de satıyor gerçekten. Çizgi roman meraklıları İstanbul hikayelerini seviyor. Bunu satın alanların hepsi Türkler değil elbet. İstanbul'u bir doğu hikayesi gibi görüyorlar.
- Türk dizileri gibi bizim çizgi romanlara da ilgililer diyebilir miyiz? Aynen öyle. Fransa'da Amiens şehri,
Picardi Müzesi'nde bir eserim var. Brugel'den Picasso'ya kadar pek çok önemli sanatçının tablosunun olduğu müzede bir Türk sanatçının olması beni ayrıca gururlandırıyor. 1. Dünya Savaşı'nın 100. yılı için hazırlanan kitabın da içindeyim. Aynı şekilde Vampirella'nın 50. yılı için bir artist ararken beni buldular. Hep bir 100'üncü yıl, bir 50'nci yıl kutlama artisti oldum. Bundan dolayı Vikipedia'ya giriyorsunuz, Vampirella ile ilgili bölümde mutlaka benim adım var. O da 50. yıl olduğu için. Yoksa Vampirella çizen binlerce çizer oldu. Ama başındaki Frank Frazetta, Jose Gonzales sonra bir de benim adımın geçmesi çok güzel bir şey.
BİR AYAĞIM İZMİR'DE - Resim mi karikatür mü?
Aslında ben ressamım. Eğitimim resim, modern sanat. Ama çizgi roman da karikatür de seviyorum. Suluboya da yağlıboya da yapıyorum. Ben kendimi daha çok sanatçı hissediyorum. Sanatçı öyle tamamen aynı şeyle uğraşmaz. Yorgan yapan ressamlar bile gördüm. Yorgan bir malzeme, adam yorgana resim yapıyor. Leonardo da Vinci gibi sanatın her dalında üretmek benim de tarzım. O türden bir kişiyim.
- O zaman size Türk Leonardo Da Vinci diyebilir miyiz?
Yoo bunu söyleyince 'Kendini ne sanıyor' diyebilirler. Çünkü benzettiğim yer başka, isim olarak kendisinin dünya tarihinde yer alması başka bir şey. Ama Leonardo'nun tarzı diyebiliriz. Onun gibi çok yetenekliyim anlamında değil, tarz olarak. Çünkü heykeller yapıyor, icatlar yapıyor. Buluşları var.
Tıbbi şeyler çiziyor, tablo yapıyor. Karikatürleri var. Her alanda üretmiş. Ben de aynı yolda ürünler vermeye çalışıyorum. Ama son dönem çizgiroman. O da bir hikaye anlatma. Anlatıcı olmak güzel bir şey. Sinema gibi. Sinemayı tek başına yapıyorsun.
Yönetmen de oyuncu da sensin.
YENİ NESİL YURT DISINA DA AÇILMALI
- İllustrasyon ve karikatüre ilgi duyan gençlere önerileriniz var mı?
Var. Bizim zamanımızda çok satan dergiler vardı. Şimdi onlar yok. Doğal olarak bir yere girip para kazanmak, gelir elde etmek çok zorlaştı. Kendilerine daha iyi bir gelir elde etmek istiyorlarsa mutlaka yabancıları denemeliler.
Şimdi internet var, yazışmalar kolay, ama yurt dışında çalışmak için de kendilerini çok iyi geliştirmeleri gerekiyor. Dünyada nasıl çizerler var mutlaka iyi araştırsınlar. Korkmasınlar dünyanın her yerinde iş bulabilirler.
TUFAN SELÇUK