Bugün size kendi köyümden Sındırgı'dan yazıyorum. Tarihe, emeğe saygıya, hayatını müziğe adanmış iki kardeşin, zurna ile olan hikayesine ayırdım. Aynı zamanda akrabam da olan 70 yıllık zurna ustası sanatçısı Emin ve Selim Özkurt kardeşlerin etkileyici öyküsü takdire şayan. Biliyorsunuz zurna, yüzlerce yıllık tarihi ile Anadolu'nun en önemli nefesli çalgıları arasında. Dünyanın pek çok ülkesinde zurnaya benzeyen çalgılara rastlanır. Bunların bazılarının kökenleri aynı adlar taşır. Yapı olarak konik bir boruyu andıran zurna, "gövde" ve "dil" olmak üzere iki ağaç bölümden oluşur.
TÖRENLERİN VAZGEÇİLMEZ MELODİSİ
Direk üflemeli çalgıların en yaygın ve hemen hemen en sevileni olan zuma ailesi, davul ile ayrılmaz bir bütün gibidir. Zurna, Türk toplumsal yaşamında askerlik başta olmak üzere törenlerde, eğlencelerde, oyunda ve sporda davulla birlikte kullanılmıştır. Mehter tarihi boyunca, takımın 1. melodi çalgısı olma özelliğini korumuştur.
Halk müziğimizde de en önemli çalgıdır. Düğünler, müzik kültürünün çok canlı şekilde yaşatıldığı ortamlardır. Köyümde bütün düğünlerde Emin ve Selim Özkurt kardeşler zurna çalar. Bu değişmez gelenekteki o ezgiler, o büyülü tınılar belleğimize, duygu dünyamıza işlemiştir. Bizler o zurnanın sesini duyunca çocukluğumuzu, düğünlerde şeker topladığımız günleri, gençliğimizi, ilk aşklarımızı heyecanlarımızı, tabii en önemlisi en mutlu günümüzü, düğünümüzü hatırlarız. Yani bir anlamda o zurnanın sesinde anılara gideriz, memleket özlemimizi, mutluluklarımızı, heyecanlarımızı, hüzünlerimizi, kaybettiklerimizi hatırlarız.
BABASINI BİLE PES ETTİRMİŞ
Emin Özkurt'ta bu müzik sevdası, çocukluk yıllarında başlamış, dağlarda çalmış ilk zurnayı.
Küçük yaşlarda koyun otlatmaya giderken orada flüt ve kaval çalmaya başlamış. Sonra yakın çevresi kendisine zurna yapmışlar. Lazoğlu lakaplı rahmetli babası Mehmet Özkurt iki kez zurnasını kırmış. Rahmetli babası bakmış bu sevda bitmeyecek kendisi zurna almış ve oğluna hediye etmiş. Sonra düğünlerde zurna çalmaya, Yusufçamı köyünden davulcu Koreli Abdullah'la birlikte başlamış. Askerde müzik yeteneğini, tutkusunu keşfeden komutanları onu bando takımına almış, bando çavuşu yapmışlar. Orada minimal saksafon çalmış.
Memleketine döndüğünde profesyonel bir müzik insanı olarak bütün düğünlerde çalmaya başlamış.
SINDIRGIN'NIN KOCA ZURNACISI
Kardeşi Emin Özkurt'a da dağda koyun otlatırken zurnayı kendisi öğretmiş. Sonra iki kardeş davulcuları ile birlikte bir grup kurmuşlar. Düğünlerde, etkinliklerde, folklor oyunlarında zurna çalmışlar. Sındırgı Folklar ekibi dereceye girince Çanakkale'deki şampiyonada da çalmışlar. Şampiyonada Hollanda'ya çağrılmışlar ama zamanın koşulları nedeniyle gitmemişler. Emin Özkurt...
Nam-ı diğer Koca Zurnacı... Yüreğini, ruhunu müziğe zurnaya adamış. Çalarken adeta yaşayan, bir zurna ve müzik tutkunu. Bizim oralarda Koca Zurnacı ismini duyduğumuzda dürüstlüğün, asaletin, adamlığın sembolü gelir aklımıza. Hayatının hiçbir döneminde kimseyi kırmamış, incitmemiş, üzmemiş, doğruluktan dürüstlükten ayrılmamış saygın bir isim. Kardeşi Selim Özkurt...
Nüktedan, esprili, renkli kişiliği ile hoş sohbeti ile tanınan saygın bir kişilik... Kendine has üslubu ile anlattığı fıkralarla, anektodlarla, anılarla süslediği sohbetine doyum olmaz. Bunca yıl her yerde, her ortamda zurna çalmışlar, arkalarında tertemiz bir yaşam, çocuklarına onurlu, namuslu dürüst şanla müzikle ilmek ilmek dokunmuş bir saygın asaletli bir isim miras bırakmışlar. Yıllar içerisinde çok sohbetlerini dinledim, her köye gidişimde iki kardeşle mutlaka bir araya geliriz, ellerini öper hoş sohbetini, anılarını dinlerim. Tabii burada davulcumuz sevgili Cuma Sert amcamızı da anmadan geçmeyelim. Yıllara dayanan bir birliktelik, kader, müzik arkadaşlığı, yoldaşlıkları var.
Son söz; Hayatlarını bir tutku ile yaşayan, yetenekli oldukları bir işi bir ömür yapanlara hep saygı duymuş, imrenmişimdir.
Allah vergisi yeteneğini keşfedip adeta yaşam mottosu haine getiren onurlu bir yaşamı ilmek ilmek dokuyan, müziği tutku ile yaşayan Emin Özkurt ve Selim Özkurt kardeşlere uzun sağlıklı bir ömür diliyorum. Müzik dolu, onurlu, dürüst, saygın kişiliklerinin önünde saygı ile eğiliyorum.
Bizlere bıraktığı onurlu mirası korumaya, yaşatmaya devam edeceğiz.