Cabo Verde'li bir ailenin çocuğu olarak Lizbon'da doğan ve 2004'te çıkardığı "Di Korpu Ku Alma-Ruhtan ve Bedenden Gelen" albümü ile 2005 BBC Dünya Müzik Ödülleri'ne aday gösterilerek bütün dünyanın dikkatini üzerine çeken Lura, Cesaria Evora'yı kaybetmeden kısa bir süre önce sanatçı ile "Moda Bo" isimli şarkıyı kaydetti. 21 yaşında ilk albümünü yayınlayan, İngiliz Independent gazetesinin hakkında "Uluslararası kariyeri hız kazanmaya başladığı anda, stadyumları doldurup taşıracak" yorumunu yaptığı sanatçı, 2007 yılında Carlos Saura'nın ünlü filmi Fados'ta bir şarkısını seslendirdikten sonra dünya çapında adını duyurdu.
Cesaria Evora dışında Bonga, Richard Bona, Gotan Project ile de ortak çalışmalara imza atan Lura, benzersiz sesi ile bugün müzikseverlerle buluşacak.
Lura, daha yakından tanımak için sorduğumuz soruları içtenlikle cevapladı...
- Müziğinizin tarzını ve sound'unu nasıl tanımlıyorsunuz?
Müzik tarzım Yeşil Burun Adaları geleneğinden ilham alıyor. Lizbon'da taşınan Yeşil Burun Adaları göçmenlerinin kızıyım ve orada doğdum. Çocukluğum boyunca ailemin Yeşil Burun Adaları ve çocuklukları hakkında anlattığı hikayeler bende kökenlerime dair büyük bir merak yarattı.
- Kariyerinizin dönüm noktası neydi?
Kariyerimin dönüm noktası 2004 yılında Orlando Pantera'nın müziğini keşfetmemle başladı. Çok erken yaşta ölen ve ardında Narina ve Vazulina gibi çok ilginç müzikal eserler bırakan bir müzisyendi. Orlando Pantera'nın çalışmalarında tam da Yeşil Burun Adaları'nın müziğini sunmak istediğim yolu buldum.
- Daha önce Cesaria Evora tribute konserinde de yer almıştınız. Cesaria Evora sizin için ne ifade ediyor?
Cesaria Evora benim için çok şey ifade ediyor. Çok büyük engellerin üstesinden gelen ve küresel ölçekte Diva olan bir kadın. Bu eşsiz kadınla tanıştığım için çok şanslıyım.
- Ülkemizde Türk Sanat Müziği veya Türk Halk Müziği gibi geleneksel türler var. Ülkelerin geleneksel müzikleriyle ilgileniyor musunuz?
Tanıdığınız Türk müzisyen var mı?
Evet, diğer kültürleri tanımayı gerçekten seviyorum. Gaye Su Akyol'u çok beğeniyorum. Müziğinde geleneksellik, modernlik, duygusallık, cesaret var... Şarkılarında kullandığı gitarı çok seviyorum, bana Cape Verde'nin "funana" gitarını hatırlatıyor.
- Tekrar yaşamak istediğiniz bir konser yada canlı müzik performansı var mı?
Kariyerimin 25 yılı boyunca verdiğim tüm konserleri yeniden yaşamak isterdim.
Her konser benzersizdi ve bugün olduğum sanatçının büyümesine katkıda bulundu, ancak burada bahsedebileceğim en büyük konser 2008'de New York'ta yaptığım Carnegie Hall konseri.
Bu efsanevi salonun beni alkışladığını ve müziğimden keyif aldığını görmek gerçekten unutulmazdı.
- Daha önce Türkiye'de bulundunuz. Türkiye hakkında izlenimleriniz ve Türk dinleyicilere mesajlarınız var mı?
Türkiye'de birkaç kez sahne almış olmaktan büyük mutluluk duyuyorum!
Cesaria Evora Orkestrası ile İstanbul, Bodrum ve Antalya'da konserler verdim.
Bodrum'da iken şu anda 7 yaşında olan kızıma 5 aylık hamileydim ve izleyicilerden gelen sıcak alkışları hala unutamıyorum.
17 Şubat'ta İstanbul'da sizlerle buluşacağım için çok heyecanlıyım.
- "Annemin sarkı söylemesi yasakmış"
- Ailenizde sizden başka müzisyen var mı? Müziğe dair ilk anılarınız nelerdi? Ailemde müzik kariyeri olan başka bir sanatçı yok. Sanırım sesimi, çocukken şarkı söylemesi yasak olan annemden miras aldım çünkü o zamanlar bir kız çocuğu için şarkı söylemek uygun değildi. Annemin yetiştirdiği 4 çocuğun en büyüğüyüm ve bu nedenle benim için zorlu, küçük yaştan itibaren sorumluluk aldığım, anneme ev işlerinde ve 3 küçük erkek kardeşimin bakımına yardım etmek zorunda olduğum bir ortamda büyüdüm.