ÖZDEMİR ASAF
ÜNLÜ Şair ve yazar Özdemir Asaf, 'R' harfini söyleyemiyordu. Bir gün takside şoför nereye gitmek istediğini sorduğunda, 'Karaköy' demek yerine 'Eminönü' demiş, sonra Eminönü'nde inerek Karaköy'e yürümüştür. Çünkü şoförün de kendisi gibi 'r' harfini söyleyemediğini fark edip onunla alay ettiğini düşünmesini istememiştir.
YAHYA KEMAL
CUMHURİYET dönemi Türk şiirinin en büyük temsilcilerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı'nın şiirleri Divan edebiyatı ile modern şiir arasında köprü görevi üstlenmiştir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde siyasi ve idari görevler üstlenen Beyatlı'nın hiçbir zaman kendi evi olmamış, hayatını otel odalarında sürdürmüştür. Nazım Hikmet'in annesine duyduğu aşkla da bilinir.
AHMET ARİF
HAYATTA iken yayımladığı tek kitabı olan Hasretinden Prangalar Eskittim (1968), Türkiye'nin en çok basılan şiir kitaplarındandır. Şiirlerini samimi bir anlatımla, alışılmamış bağdaştırmalarla, serbest ölçüyle yazan Ahmet Arif, Mükemmel Türkçe bilgisinin yanı sıra Zazaca, Kürtçe ve Arapça'yı da bilmekteydi. At binmeyi çok seven şair, sadece şahlanabilen atlarla ilgilenirdi.
CEMAL SÜREYA
TÜRK şiirinde modernist bir hareket olan İkinci Yeni şiirinin öncü şairlerinden biri olana Cemal Süreya, şiir kitaplarının yanı sıra deneme, eleştiri, günlük ve antoloji türlerinde de yazmıştır. Eserlerinde en sık işlediği temalar aşk, kadın, yalnızlık, sosyal ve siyasal eleştiriler, ölüm, tanrı düşüncesi, portreler ve manzum poetikadır. Ayrıca Fransızcadan kırka yakın kitabı Türkçeye çevirmiştir. Soyadındaki iki 'y' harfinden birini bir iddiada kaybetmiştir.
NAZIM HİKMET
ŞİİRLERİ elliden fazla dile çevrilen ve eserleri birçok ödül alan şair ve yazar Nazım Hikmet, uluslararası bir üne sahiptir. 20. yüzyılın en gözde şairleri arasında gösterilen Hikmet, beyaz pantolon giyme alışkanlığı ile bilinir. Çünkü ilham anlarında düşündüklerini pantolonuna yazardı. Ayrıca Bursa Cezaevi'nde maruz kaldığı kötü muamele sebebiyle en büyük korkusu su olmuştur.
TEVFİK FİKRET
ŞAİR kimliğiyle ön plana çıkan Tevfik Fikret Serveti Fünun topluluğunun lideridir. Atatürk başta olmak üzere birçok aydını fikirleriyle ve faaliyetleri ile etkilemiştir. Fikret aynı zamanda bir ressamdır. Evinin planını kendisi çizmiştir ve evine isim veren ilk şairimizdir. Solunda kimseyi yürütmeme takıntısıyla da bilinir.
ORHAN VELİ
GARİP akımının kurucularından olan Orhan Veli Kanık, sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı. 36 yıllık yaşamına şiirlerinin yanı sıra hikâye, deneme, makale ve çeviri alanında birçok eser sığdıran Kanık, bir belediye çalışması sırasında oluşan çukura düşerek beyin kanaması geçirmiş ve iki gün sonra hayatını kaybetmiştir.
TOMRİS UYAR
ÖYKÜ yazarı ve çevirmen Tomris Uyar, ilk evliliğini şair Ülkü Tamer ile 1963'te yapan Tomris Uyar'ın evliliği Ekin isimli kızlarının sütten boğulmasından sonra 1964'te son bulur. Şair Turgut Uyar ile 1968'de evlenen Tomris Uyar Cemal Süreya ile de aşk yaşadı. Tomris Uyar'a aynı zamanda Edip Cansever de aşıktır.
YAŞAR KEMAL
YAŞAMI boyunca aldığıpek çok ödülün yanı sıra Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen Yaşar Kemal'in en ünlü eseri, 32 yılda tamamladığı İnce Memed roman serisidir. Babasının Van'a göç ederken yanında götürdüğü Yusuf adlı çocuk, babasını camide namaz kılarken öldürmüştür. Yaşar Kemal bu olaya tanık olmuş ve 12 yaşına kadar kekemelik yaşamıştır. Sağ gözündeki görme engeli ise eniştesinin kurban keserken bıçağın gözüne isabet etmesi sonucu oluşmuştur.
CAHİT SITKI TARANCI
"OTUZ Beş Yaş" şiiriyle özdeşleşen Cahit Sıtkı Tarancı, "sanat için sanat" anlayışına bağlı kaldı. Şiirlerinde en çok yaşama sevinci ve ölüm temalarına yer verdi; ayrıca yitik aşklar, mutlu sevdalar, yalnızlık, yaşadığı bohem hayatın buruklukları, çocukluk özlemi konulu şiirler yazdı. Bu temaları işlemesinin sebebi ise çocukken yaptığı bir yaramazlık sonucunda babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmasıydı.
SABAHATTİN ALİ
TÜRK edebiyatının köşe taşlarından biri olan Sabahattin Ali, hem kaleme aldığı eserleriyle hem de katledilişiyle asla unutulmayacak bir isimdir. Kısacık ömründe hep gülen, şaka yapan ve hayata pozitif bakan biriydi. Onu tanıyanlar asık suratlı halini neredeyse hiç görmediklerini söylerler. Sabahattin Ali'nin diksiyon takıntısı varmış. Kelimeleri birisi yanlış şekilde kullanınca, hemen düzeltme isteği duyarmış. Bu huyu üzerine eşi Aliye Hanım'ın şikayetlerini de arkadaşlarına: "Bu yüzden Aliye Hanım bana fena içerliyor. Karı koca ağız tadıyla kavga edemiyoruz. Kavganın en can alacak yerinde tutup diksiyon yanlışlarını düzeltiyorum" sözleriyle anlattığı bilinir.