Dedikodu, sosyal yaşamın vazgeçilmez bir parçası olarak her zaman ilgi çekiyor.
İnsanların arkasından konuşmak, küçük büyük her topluluğun bir gerçeği haline gelmiş durumda. Araştırmalar, ABD ve Batı Avrupa'daki iş yerlerinde çalışanların yüzde 90'ının dedikodu yaptığını gösteriyor. Dedikodu; olumlu, olumsuz veya nötr içerikli olabilir ve birisi hakkında konuşmak genellikle sosyal bağlar kurmaya yardımcı olur. Bir araştırmaya göre, modern toplumlarda insanlar her gün ortalama bir saatini dedikodu yaparak geçiriyor.
Ancak bilim insanları son yıllarda dedikodunun yalnızca zararlarına odaklanmayı bırakıp, dedikodu yapmanın faydaları olduğunu da iddia etmeye başladı.
DUYGUSAL BAĞ
Rice Üniversitesi'nden psikolog Tianjun Sun, dedikoduya dair araştırmaların genellikle bu eylemin yarattığı zararları incelediğini, ancak artık dedikodunun sosyal faydalarına ve dinamiklerine de odaklanıldığını söylüyor. Özellikle dedikodu yapan, dinleyen ve hedef olan üçlü arasındaki ilişkiler, sosyal yaşamın önemli bir parçası olarak yeniden değerlendiriliyor.
Peki, dedikodu yapmanın faydaları nelerdir? Birisi ile dedikodu yaptığınızda aranızda sosyal bir bağ kurulur. Sohbet ettiğiniz kişi size bir tanıdığınız hakkında bir şey söylediğinde, bu bilgi olumlu ya da olumsuz olsun fark etmeksizin, aranızda bir bağ kurulur.
Hatta dedikodu yapan kişiye karşı ilginiz artabilir. Bu sosyal alışveriş, kimin güvenilir olduğunu öğrenmenizi sağlar ve grup içi kuralların uygulanmasına yardımcı olur. Örneğin, iş yerinde çöpü yanlış yere atan bir iş arkadaşınızla ilgili şikayetler, o kişinin bu davranışının kabul görmediğini anlamasına sebep olabilir. Bilim insanları çoğunlukla dedikoducunun neden bu davranışta bulunduğuna, bundan ne kazandığına ve olası risklerine odaklanıyor.
Tianjun Sun'a göre, en masum haliyle dedikodu, aidiyet ve bağlılık hisleri yaratır. Ancak, dedikodu olumsuzsa, dedikoducu suçluluk duyabilir ve hatta sonuçlarıyla (misilleme veya kötü bir izlenim gibi) baş etmek zorunda kalabilir. İlginç olan ise, tarih boyunca dedikoducular genellikle kötülenmiş olmasına rağmen, aktardıkları bilgilerin büyük çoğunluğunun doğru olduğudur.
AMAN DİKKAT!
Hollanda'daki Groningen Üniversitesi'nden Francesca Giardini'nin de araştırması, dedikoducuların büyük ölçüde doğru bilgi yaymaya eğilimli olduklarını gösteriyor. Ancak, dedikoducunun hedefle çıkar çatışması varsa, bu durum değişebiliyor. Sosyal psikolog Terence Dores Cruz tarafından yürütülen bir deney, dedikoducunun rakibiyle rekabet halindeyse, bilgiyi manipüle etme olasılığının arttığını ortaya koyuyor. Örneğin, bir iş arkadaşınızın işten ayrılabileceğini duymak, sizi terfi almak için daha zorlu görevlere atılmaya motive edebilir.
Özellikle yeni bir gruba katılan biri için dedikodu paha biçilmez olabilir. Küçük gruplar arasında kimlerle dost olacağınızı veya kimlerden uzak duracağınızı anlamanıza yardımcı olabilir. Özellikle azınlık gruplarında, bu tarz bilgi alışverişi kendi stratejilerinizi belirlemede kritik bir rol oynayabilir.
Ancak araştırmalar, bu durumun her zaman olumsuz olmadığını gösteriyor. Olumlu dedikodular, kişide gurur gibi olumlu duygular yaratabilir.
Hatta olumsuz dedikodular bile bazen kişiyi sorunlu davranışlarını düzeltmeye yönlendirebilir.
Ancak, dedikodu kişinin itibarını, kariyerini ve ruh sağlığını olumsuz etkileyebilecek kadar zararlı da olabilir.
Dedikodu hakkında yapılan pek çok araştırma, genellikle laboratuvar ortamlarında gerçekleşse de, gerçek yaşamda dedikodunun nasıl işlediğini anlamak için yürütülen bazı çalışmalar da mevcut.