Hiçbirimiz, kaderin bizi nereden nereye sürükleyeceğini şüphesiz bilemiyoruz, kestiremiyoruz. Günlük hayat mücadelesi içinde her şeyin ömrümüzün sonuna kadar üç aşağı beş yukarı aynı çizgide gideceğini zannediyoruz. Kesinlikle yanılgıya düşüyoruz, maalesef öyle olmuyor. Bu gün sizlere bir İngiliz soylusu June Haimoff'u anlatacağız. Malikaneden, barakaya, vaftiz edildiği kiliseden, cenaze namazının kılındığı caminin musalla taşına kadar uzanan tam 100 yıllık muhteşem bir hayat öyküsü... Hayatını Carettalara adayan Kaptan June (Haziran) lakaplı June Haimoff'un bu sevimli canlılar için verdiği inanılmaz mücadele tüm dünyada yankı uyandırdı. Vasiyeti ortaya çıktığında ise kelimenin tam anlamıyla herkes şaşkına döndü.
ŞOK EDEN VASİYET
Öldüğünde, İslami kurallara göre defnedilmek istediğini belirten koca yürekli Kaptan June, 23 Nisan 2022'de krallara komşu Çandır Mezarlığı'na gök kubbede yankılanan dualar eşliğinde defnedildi. Arkasında Ege'nin dillere destan mavisinde öksüz bıraktığı Carettaların sessiz çığlıkları kaldı. Türkiye'de yaşadığı süre içinde sevgi dolu yüreğiyle hepimizin gönlünü kazanan Kaptan June'nin filmleri aratmayacak inanılmaz hayat öyküsünü Yeni Asır okuyucuları için derledik. Bayan Haimoff, 1922'de İngiltere'nin doğusundaki Essex bölgesinde dünyaya geldi. Hayat boyunca iki kez evlendi, İsviçre'deki dağ evinde ünlü aktirist Elizabeth Taylor ile komşuluk etti. Maddi sorunları olmayan son derece varlıklı bir insandı. Harika bir yaşamı vardı. Varlıklı bir ailesi ve soylu bir geçmişe sahipti. Partiler, balolar, müzayedeler, moda, aşklar hayatının en önemli parçalarıydı. Hayatı masalları aratmıyordu ancak içten içe bunalan June, içindeki maceracı ruhu bir türlü susturamıyordu. Ve günlerden bir gün bir deniz kıyısında 'Artık buralardan gitmeliyim' diye düşündü. Hiç vaki kaybetmeden kendisine 14 metrelik bir tekne aldı. Maceralarla dolu hayatına böylece ilk adımı attı. June, yeni hayatında kendi teknesinin kaptanıydı, engin denizlere açılmıştı. Uzun bir yolculuktan sonra kendini Ege'nin karşı kıyısında yani Yunanistan'da buldu. Uzunca bir süre orada yaşadı. Ancak bir şeyler eksikti. Hayır, kaderinin ona çizdiği rota kesinlikle bu değildi. 1975 yılıydı. Serin bir Haziran sabahı kendisini Ege'nin tenini okşayan rüzgarına bıraktı. Rota bu kez Ege'nin karşı kıyısıydı. Kader onu Fethiye açıklarına kadar getirmişti. Köyceğiz ve Dalyan taraflarına gelince ise eşsiz güzellikler karşında adeta donup kaldı. İşte o an dalgaların kendisini sürüklediği İztuzu Plajı'na aşık oldu.
KRALİYET NİŞANI VERİLDİ
Kesinlikle buraya yerleşmeliydi. Güçlü hisleri ona artık evinin Londra değil burası olduğunu haykırıyordu. Öyle de oldu. 1984 yılında İztuzu Plajı'nın açıklarında bir barakaya yerleşti. Düşünün, malikaneden derme çatma barakaya sürüklenen bir hayat ancak filmlerde olabilirdi. Kısa sürede orada yaşayan balıkçılar, çiftçiler ve yerel halk Kaptan June'u çok sevmişti. Onu kendilerinden biri olarak görüp, kabullenmişlerdi. Bir sabah plajda gezerken June, hayatı boyunca hiç görmediği deniz kaplumbağalarını gördü. Aman yarabbi, plaja yumurtluyorlardı. 'Ne muhteşem bir şey' diye düşündü doğanın gücü karşısında. Aslında kendi de bilmiyordu ölünceye kadar sürecek 'caretta aşkının' o an başladığını... Sonra bütün hayatını çocukları saydığı Carettalara adadı. Carettaları için "Kaptan June Vakfı"nı kurdu. 30 yılı aşkın doğa için savaş verdi. Yöredeki balıkçı ve gezi teknelerinin kaplumbağaları yaralayan pervanelerin değiştirilmesini sağladı. 2011'de İngiltere Kraliyet Ailesi tarafından kendisine İngilizlerin en büyük devlet nişanı olan "Kraliyet Nişanı" verildi. Yıllarca gönüllü çevreci biri olarak bu topraklarda yaşadı. Ülkemizde çevre bilincinin gelişmesinde önemli rol oynadı. İngiltere'nin jet sosyetesinden Köyceğiz, Dalyan ve Ortaca'ya evrilen muhteşem bir öykü. Yıllar yılları kovaladı, Kaptan June artık yüz yaşına gelmişti. Yorgun bedeni için göç vakti gelip çatmıştı. Kaptan June, Ege denizinin mavisini andıran gözlerini 23 Nisan 2022'de Dalyan'daki evinde, köpeği ve bakıcısının yanında bir daha açmamak üzere kapattı.
FATİHALAR İLE UĞURLANDI
June, Hıristiyan olmasına rağmen aşık olduğu bu topraklarda bir Müslüman olarak İslami koşullara göre defnedilmek istiyordu. Cenazesi, Ortaca Camisi'ne getirildi. Namazı kılındı, tabutu cami avlusuna sığmayan kalabalık tarafından Fatiha'larla bir dalyan motoruna bindirildi. Çandır Mezarlığı'na getirilerek yine İslami kurallara uygun olarak son yolculuğuna uğurlandı.