Oyuncu, bugüne dek içinde bulunmaktan en keyif aldığı projenin Kardeşlerim olduğunu ifade ederek "Bu kötü karakter geldiğinde 'İşte bu ya!' dedim. Bir oyuncu hayatında ilk 5'e koymak isteyeceği karakterleri oynamak ister. Hem uç, hem oynanabilesi, hem üzerindeki oynamalarla daha güzelleşebilen bir karakter. Benim için Tolga çok değerli bir karakter ve ilk 5'ime rahatlıkla yazabilirim" dedi.
Neler yapıyorsun? Nasıl gidiyor hayat, dizi?
Gayet keyifli geçiyor. Sete gidip geliyorum. Benim için gittikçe daha keyifli bir hal almaya başlıyor karakterin gidişatı. İlerleyen zamanlarda daha da güzelleşecek. Öyle hissediyorum.
Set ortamı nasıl? Dışarıdan büyük uyum yakalayan bir ekip görüyoruz. İçeriden bir göz olarak senden alalım yorumlarını.
Ben diziye 10. bölümde dâhil oldum. Herkes genç, 10 bölüm çekilmiş. Beni ne kadar içlerine alacaklar diye düşünüyordum. Ama gittiğimde direkt benimsediler. Herkes çok sıcakkanlıydı. Herkes çok eğlenceli ve keyifli. Bizim en büyük avantajlarımızdan biri set arası yaptığımız goygoylar :) Dışarıdan gözüktüğünden daha fazlasıyız aslında.
Diziye sonradan dâhil olmanın dezavantajları neydi?
Diziye 6-7 kişinin oynadığı bir sahneyle başladım. Kalabalık bir sahne. Sürekli hareket etmem gereken bir sahneydi. Dolu doluydu. Başlangıçta böyle bir sahneyle başlamak dezavantaj gibi duruyordu. Ama iyi ki o sahneyle başladım. O sahneyle beraber insanlar beni daha iyi tanıdı.
"TOLGA KARAKTERİ GELİNCE 'İŞTE BU' DEDİM"
Kardeşlerim Tolga tepki gören bir karakter. Acayip kibirli, başına buyruk, gıcık. Genç bir oyuncusun ve böyle uç bir karakter canlandırmak, seyirciden tepki almak sana ne hissettiriyor?
Bu kötü karakter geldiğinde "İşte bu ya!" dedim. Bir oyuncu hayatında ilk 5'e koymak isteyeceği karakterleri oynamak ister. Hem uç, hem oynanabilesi, hem üzerindeki oynamalarla daha güzelleşebilen bir karakter. Benim için Tolga çok değerli bir karakter ve ilk 5'ime rahatlıkla yazabilirim. Benim şu anki tek derdim Tolga'yı en iyi şekilde ortaya koyabilmek. İnsanları daha fazla nasıl gıcık edebilirim, onu düşünüyorum :) Şaka bir yana, karakteri hak ettiği gibi oynamak benim tek amacım. Tolga bir şeyler yapıyor ama altından illa ki bir sebep çıkıyor. Bu, her zaman kötü de olmayabiliyor. Karakteri daha fazla benimsemeye başladı seyirci de :)
Konservatuvarda çok çalışkan olduğun ve herkesin seninle partner olmak istediği doğru mu? :)
Sınıfta çalışmayan belli bir grup vardı. Kızlar boşta kalıyordu. Bir şeyler oynamak zorundalar tabii. Biz de oynamaya açız :) Daha çok kendimizi geliştirme peşindeyiz. Bu yüzden 8 farklı arkadaşla aynı sahneyi oynadık. Bir yerden sonra farklı bir şey katamıyorsun. Hoca da aynı rejiyi izlemek istemiyor. 8. arkadaşımla sahne arkasında beklerken "Ne yapacağız?" dedi. Sahneye adımımızı attık ve arkadaşımı sırtladım. Öyle oynamaya başladık. Öyle uç bir sahne değildi :) Herkes güldü tabii.
Oyunculuk yapmak istediğine nasıl karar verdin?
14 yaşımda 8. sınıftayken basketbol hayatım bitti, ayağımı kırdım. Uzun yıllar basketbol oynamıştım. O dönemde arkadaşımın akrabası beni setlere sokmaya başladı. "Bak şöyle bir karakter var, gelsen oynasan" dedi. Aile Reisi diye bir dizide konuk olarak yer aldım. Attan düşmüş gibiydim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Ama devam ettikçe inanılmaz bir keyif almaya başladım. Saatlerce ayakta duruyorsun yeri geliyor yemek yiyemiyorsun. Gece eve gidiyorum, yorgun değilim. Garip bir huzur var içimde. Sonra devam etmeye başladım.
Çukur, Kırmızı Oda, Söz, Muhteşem Yüzyıl Kösem, Kardeşlerim… İçinde yer almaktan en mutluluk duyduğun proje hangisiydi?
Kardeşlerim. Karakterden ve ekipten dolayı.
"AYNALARDAN UZAK KALACAKSIN AMA ÜZÜLME, DEDİLER" Söz dizisinde saçlarını ve kaşlarını kazıttın. Hiç mi için acımadı? :) Rol icabı her şeyi yaparım diyenlerden misin?
Her şeyi yaparım çok açık uçlu. Herhalde yapmak isterim. Ama o zamanki şartlara da bağlı tabii. Söz'e girme olayım da şöyle oldu. Trafikteydim, telefonum çaldı. 'Böyle bir karakter var oynamak ister misin?' dediler. Bana maili attılar, mailin en altında kocaman kırmızı harflerle 'Saçlar ve kaşlar kazınacaktır' yazıyor. Plastik makyaj yapmak çok zaman kaybı olacaktı. Annem de güzellik uzmanı. Bana "Hayır, asla yapma. Kaş küser" dedi. Ama internetten falan baktım. Sonra karar verdim ve kabul ettim. 'Atın ölümü arpadan olsun' dedim :) Menajerim de kararımı birkaç defa sordu. Bu süreçte başka bir şey yapamayacağımı da biliyordum. Ama kabul ettim. Sete gittim. Yağız Hoca vardı. Baktı bana, "Yazık olacak ya!" dedi. Ben zaten psikolojik olarak kendimi hazırlamaya çalışıyorum ama söylemler mahvediyor :) Kuaförün yanına girdim, kazıtmaya başladım. Ama bu karakterin değişik bir hastalığı var. Tüysüz olmalı. Kamerada bir kıl bile gözükmemeli. Sadece makine yetmedi. Kafama ters jiletler falan atıldı. Kuaförün yanından başka bir insan olarak çıktım. Herkes şoka girdi. "Kim bu? Ne? Nereden geldi?" düşünceleri. Ekiptekiler "Aynadan biraz uzak kalacaksın ama üzme kendini" diyor. Eve gittim aynaya baktım. "Bence sayko oldu ya, kötü değil. Tak kafaya şapkayı, devam et" dedim.
Özel hayatında nasıl biridir Berk? Nasıl bir arkadaştır? Sevgilidir?
Sevdiğim insana değer veririm. O kişi benden bir şey istiyorsa yapmaya çalışırım elimden geldiğince. Boş günlerimde de klasik bir düzenim vardır. Sabahları spora giderim, ardından yemek yerim. Gezmeyi severim. Yemek yerken yorulmak istemem. Gezerken de yorulayım ama bir sınırı vardır onun da :)
"ARAS BULUT İYNEMLİ'Yİ ÇOK BEĞENİYORUM" Yeni nesil oyunculardan kimleri takip ediyorsun? Beğendiğin isimler var mı?
Benim jenerasyonumdan değil ama ben Aras Bulut İynemli'yi çok beğeniyorum. Duruşunu, mesleğe bakışını, oyunculuğunu çok beğeniyorum. Yabancılardan da Heath Ledger.
Tanışmayı çok istediğin ama tanıştığında tamamen hayal kırıklığına uğradığın bir sanatçı oldu mu?
Evet, oldu. Çocuktum. 9. veya 10. sınıftayım. Ödül törenine gittim. Orada karşılaştığım olaydan sonra insanlara önyargılı yaklaşmamam gerektiğini düşündüm.