Aydın'ın Karpuzlu ilçesi Tekeler Mahallesi'nde baba yadigarı mesleği sürdüren 46 yaşındaki nalbant Arif Ündar, nal yaparken tutturduğu ritimle bateristlere adeta taş çıkarıyor.
Aydın'ın Karpuzlu ilçesi Tekeler Mahallesi'nde baba yadigarı mesleği sürdüren 46 yaşındaki nalbant Arif Ündar, nal yaparken tutturduğu ritimle bateristlere adeta taş çıkarıyor.
Dünyanın en kaliteli zeytininin yetiştirildiği Aydın'da araç girmeyen engebeli arazilerde at, eşek ve katırlar üreticilerin adeta eli ayağı oluyor.
Hasat sezonu ile birlikte yük hayvanları bakıma alınırken, Karpuzlu'nun kırsal Tekeler Mahallesi'nde uzun yıllardır nalbantlık yapan Arif Ündar baba mesleğini sürdürüyor. Nal hazırlarken kendine özgü bir ritim tutturan ve tutturduğu ritimle bateristleri aratmayan Ündar, mesleğine olan ilginin her geçen gün azaldığını belirtti.
"BU RİTMİ HER NALBANT ÇIKARTAMAZ"
Demiri çekiçle döverek nal hazırlarken tutturduğu ritmin kendine özgü olduğunu ifade eden nalbant Arif Ündar, "Bu ritim tamamen nalbantın kendisine kalmış bir durum. Her nalbant bu sesi çıkartamaz. Ben babamdan böyle gördüm, böyle öğrendim, böyle de devam ediyorum. Nal hazırlarken coşkulu bir şekilde bu tür ritimler tutuyorum. Malum bu iş kol kuvveti ile yapılan, güç kuvvet isteyen zor bir iş. Bu ritimler sayesinde hem işimi kolay ve eğlenceli hale getirmeye çalışıyorum hem de nalları hazırlıyorum" dedi.
"ESKİDEN GÜNDE 15-20 HAYVANA NAL ÇAKARDIM"
İşlerinin gün geçtikçe zayıfladığını kaydeden Ündar, "Bizim ayakkabılarımız, at, eşek ve katırların da nalları var. İşlerimiz eskisi gibi değil. Mahallemizde hemen hemen her yere yol açıldığı için her yere araba çıkabiliyor. Eskiden arabanın çıkamadığı yerlerde yük hayvanları ile iş yapılırdı. Her yere onlarla gidilirdi ama artık arabalar kullanılıyor. Ben 15-20 yaşlarındayken günde 15-20 tane hayvana nal çakıyorduk. Ama şimdilerde bu rakam oldukça düştü. Ayda 4-5 tane ancak çakıyoruz.
Zeytin dönemlerinde işlerimizde biraz kıpırdanma olsa da tatmin edici şekilde değil. İşimizde zaman zaman kazalar da oluyor. Demire şekil verirken kıymıklar oluyor, onlar da elimizi kesebiliyor. Elimiz kesilir ve kanarsa yağ sürmüş gibi demir elimizde kayar ve çekiç tutturamayız. Demirin kesmemesi için şamrel kullanıyorum. Bu sayede hem nalı daha güzel kavrıyorum hem de kazalardan korunuyorum" ifadelerini kullandı.
"MESLEĞİMLE GURUR DUYUYORUM"
Yaklaşık 36 yıldır nalbantlık mesleğinin içerisinde bulunduğunu ve babasından öğrendiği mesleği sürdürdüğünü belirten Ünvar, "9-10 yaşlarından beri bu işin içerisindeyim. Bu iş benim baba mesleğim. Sağ olsun babam bu mesleği altın bilezik olarak öğretti ve elimden geldiğince onun hatırasını yaşatmaya öğrettiklerini uygulamaya çalışıyorum. Nalbantlık ayrıca baba yadigarı olduğu gibi çok da eski bir meslek. Mesleğimle gurur duyuyorum. Bugüne kadar işimi severek yaptım, bundan sonra da severek yapacağım. Babamdan öğrendiğim meslek olduğu için her zaman bende ayrı bir yeri var. 15-20 dakikada bir nal hazırlayabiliyorum. Ölçü konusuna gelecek olursak da sürekli nal çaktığım hayvanların ölçülerini genellikle biliyorum. Bilmediklerim de ya gelir hemen ölçüsünü alırım yada telefonda söylerler ben de ona göre hazırlarım. Demirin kilosu 23 TL, o yüzden vatandaşlar ne kadar fiyatları yüksek diyor. Buna da yapabileceğimiz bir şey yok. Aldığım demiri belli ölçülerde makasla keser, sonrasında da çekiçle döve döve nal haline getiririm. Bilginin yanı sıra kol ve bilek gücü de çok önemli" diyerek katır ve atlar için nal fiyatlarının 110-120 TL civarında olduğunu kaydetti.
Gençlerin mesleğe ilgi göstermediğini sözlerine ekleyen Ündar, "Mesleğimizde çırak yetişmiyor. Zaten yeni nesil bu tür işlere de meraklı değil, öğrenmek istemiyorlar. Öğretmek istediğimizde yanaşmıyorlar. Hayvanların kokusunu ve pisliğini bahane ediyorlar" dedi.