Plaza hayatını bıraktı köyüne döndü! Aydın'da tanıştığı 'pitaya' projesi hayatını değiştirdi
İstanbul'da özel bir şirkette çalışan ve plaza hayatından bunalan 32 yaşındaki Vildan Uğurlu, ailesinin yanına, Aydın'a dönerek çiftçilik yapmaya başladı. 2020 yılında "Efeler diyarında pitaya" projesiyle tanışan Uğurlu, betondan kapalı alanlar yerine toprağı seçerek huzuru tarımda bulduğunu ifade etti. Uğurlu, "Tarım sayesinde gerçek mutluluğu keşfettim," dedi.
- Aydın
- İHA
- Giriş Tarihi: 21 Mayıs 2024 14:04
İstanbul'da özel bir şirkette çalışan ve plaza hayatından sıkılarak Aydın'a ailesinin yanına dönen 32 yaşındaki Vildan Uğurlu, çiftçilik hayalinin peşinden koşarak huzuru tarımda buldu. 2020 yılında tanıştığı "Efeler diyarında pitaya" projesi ile hayatı değişen Uğurlu, betondan yapılı kapalı alanlar yerine toprağı seçtiğini ve çok mutlu olduğunu söyledi.
Aydın'ın Efeler ilçesine bağlı kırsal Gölhisar Mahallesi'nde yaşayan 32 yaşındaki Vildan Uğurlu, çocukluğundan bu yana içinde büyüdüğü topraktan kopamadı. İstanbul Yeditepe Üniversitesi'nin Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümünden mezun olan Uğurlu, İstanbul'da bir şirketin lojistik bölümünde 2 sene çalıştı. Metropol hayatının yoğun temposundan sıkılan ve beton yapılar içerisinde kapalı olduğunu fark ederek toprağı olan özlemini fark eden Uğurlu, çiftçilik yapmaya karar verdi. Plaza hayatını bir kenara bırakıp istifa ederek çiftçilikle uğraşan ailesinin yanına dönmeye karar veren Uğurlu, ilk etapta besi hayvancılığı yapmayı düşünürken, tanıştığı devlet destekli "Efeler diyarında pitaya" projesi ile hayatına yeni bir yön verdi. Ejder meyvesi olarak da bilinen tropik pitaya meyvesinin Aydın'ın bereketli topraklarında yetiştirilmesi için projeye dahil olan Uğurlu, çiftçilik hayalini gerçeğe dönüştürerek huzuru tarımda buldu.
"BETONLARIN İÇİNDE YAŞIYORUZ"
Aydın'da ilk pitaya üreticilerinden olduğunu ve ilk etapta nasıl yapacağını, kime pazarlayacağını bilmeden bu işe girdiğini anlatan Vildan Uğurlu, "İstanbul'da Uluslararası Lojistik ve Taşımacılık bölümü mezunuyum. Mezun olduktan sonra 2 sene özel sektörde lojistik departmanında çalıştım. Gayet güzel bir işim ve kariyerim vardı. Klimalı ortam, çok rahat şartlar, maaşım iyi, özel sigortam var. Her şey çok iyi ama rahat değilsiniz. Orada büyük bir koşuşturma var ve sürekli kapalı gibisiniz. Betonların içinde yaşıyorsunuz. Ailem buralı. Ben de doğma büyüme çiftçiyiz. Çiftçilikle uğraşarak büyüdük. Daha sonra istifa edip niye köyüme dönüp, kendim üretip, toprakla beraber yaşa mıyım diye bir karar aldım. Sonra istifamı verdim ve köyüme geldim. Aslında ilk geldiğimde ne yapacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Şunu yapacağım diye dönmedim. İstifa edeceğim kesin ama ne yapacağım konusunda ailem çiftçi olduğu için bir şekilde bir yerden başlarım şeklinde gelmiştim. Aslında ilk geldiğimde besi hayvancılığı yapmak istiyordum. Çünkü biz küçükken hayvancılık yapıyorduk. Şu an halihazırda damlarımız vardı. Besi yetiştiriciliğine dair araştırma yaparken İlçe Tarım Müdürümüz Mehmet Esen'den 'Efeler diyarında pitaya' projesi olduğunu duydum. Daha sonra ailemle biz bir araştırmaya girdik. İzmir'e Muğla'ya gittik. Farklı seraları gezdik. Sonrasında 1 dönüm için hibe proje desteği vardı eski kaymakamımızın. Onun desteğini alarak bu işe girme kararı aldık. Aydın'da aslında ilk yetiştirenlerden bir tanesi benim. Bu ürünü kime pazarlayacağız, nasıl pazarlanacak, kim yiyecek gibi bunlara dair herhangi bir fikrimiz yoktu" dedi.
"AĞAÇLARIMIZ TAM OLGUNLUĞA ULAŞTI"
Bu yıl tam kapasite olarak hasat yapmayı beklediğini ifade eden Uğurlu, "2020 yılının Kasım ayında ilk meyvelerimizi diktik. Şu an dördüncü senemizdeyiz. 2 hasat dönemi geçirdik. Bu sene üçüncüsünü gerçekleştireceğiz. İlk 2 senede çok ürün alamadık. Bu sene inşallah tam kapasitede ürün alacağım. Yaklaşık bin 500 tona yakın bir ürün elde etmeyi düşünüyorum. Ağaçlarımız artık tam olgunluğa ulaştı ve hepsi meyve verebilecek pozisyona geldiler şu an" şeklinde konuştu.
"ÇİFTÇİLİĞE DAHA GENİŞ AÇIDAN BAKABİLİYORUM"
Öğrencilik dönemlerinde gittiği Amerika ve Kanada'daki çiftçileri de gözleme fırsatı bulduğunu ve yurt dışı tecrübesinin de kendisine çok şey kattığını vurgulayan Uğurlu, "Aslında yurt dışı tecrübesini görüp ondan sonra buraya gelmek ekstra bir güzel. Çünkü tam içine giremedim ama Amerika'da çiftçilikle uğraşan insanları gözlemledim. Benim için farklı ve güzel bir tecrübe oldu. İyi ki gitmişim, görmüşüm diyorum çünkü buraya geri döndüğümde bir şeylere kapalı değil de daha geniş açıdan bakabiliyorum. Daha bilinçli olarak nasıl yapabilirizi şu anda görebiliyorum. Şu an aynı zamanda tekrardan üniversite sınavına girdim. Normalde alaylı olarak bu işi yapıyorum. Ailem çiftçi olduğu için onların bilgi birikimiyle yapıyordum. Şimdi birinci sınıfım, Bitki Koruma bölümüne girdim. Teori ile birleştirip gitmek ekstra bir boyut kazandırdı" dedi.
"ÜRETMEYİ KESİNLİKLE BIRAKMAYIN"
Her fırsatta hemcinslerini de teşvik etmeye çalıştığını ve toprağın önemine dikkat çektiğini ifade eden Uğurlu, "Buraya döndükten sonra kesinlikle bir pişmanlık hissetmedim. Hatta şey gözüyle bakılıyor. Genelde okuduysan, masa başı klima altında bir işin varsa burada çok el üstünde tutuluyorsun. Ülkemiz genelinde hatta çiftçilik biraz daha alt sınıf gibi görünüyor ama ben inanılmaz mutluyum. Biz kadınlar her alanda her şeyi yapabiliyoruz. Çevremdeki kadın arkadaşlarıma da bu konuda teşvik etmeye çalışıyorum. Eğer imkanınız varsa toprağınıza sahip çıkın ve üretmeyi kesinlikle bırakmayın" diyerek herkesin topraklarına sahip çıkmasını istedi.