Özellikle tatlı sularda çok farklı bir diyetle beslendiği için bu türdeki yağ asidi kompozisyonunun diğer balıklara kıyasla farklı olduğunu, insan sa��lığı için çok yararlı yağ asidi kompozisyonlarını içerdiğini anlatan Özdilek, şunları kaydetti:
"Yılan balığı avcılığıyla ilgili kurallar diğer ülkelere kıyasla Türkiye'de çok fazla katı ve yerinde. Akarsularda avcılık yasak, lagün alanlarında ise belli zamanlarda avcılık yasak. En önemlisi bizde boy yasağı var. 50 santimetrenin altındaki yılan balıklarının avlanması kesinlikle yasak. Bu, diğer ülkelerde öyle değil. Bunun haricinde amatör balıkçılığın yasaklanma durumu olabilir ama ticari avcılıkta da belli bir kota durumu var. Türkiye'de hem zaman hem yer hem miktar yasakları var."
EN ÖNEMLİ SORUN HABİTAT KAYBI
Prof. Dr. Özdilek, şunları söyledi:
"Türkiye'de yılan balıklarıyla ilgili en önemli sorun, habitat kaybı. Çanakkale'deki Kepez Deresi normalde yılan balığı habitatıdır. Bunun gibi bütün derelerin tahrip olduğunu düşündüğünüzde nerede beslenecek bu hayvanlar? Sarıçay'daki sazlıklar, bazı insanlara kötü görüntü gibi gelebilir ama bunlar suyu temizlemek için çalışan fabrikalar. Bu suya kanalizasyon, gübre, hayvansal, tarımsal atıklar giriyor. Bu besleyicileri yosunlar, kenardaki bitkiler, suyun üzerindeki su mercimekleri ya da ipliksi algler ya da ağaçlar kullanır.
Ağacı yok ederseniz meydan kime kalır? Ondan daha az güçlü olan sazlıklara. Onları da yok ederseniz ipliksi alglere kalır. İpliksi algler çoğalınca ne olur? Akarsuyun üstünü bir bulut gibi örter. Böylece aşağısı oksijensiz, pis kokulu, kirli hale gelir."