Manisa'da henüz 7 aylıkken geçirdiği havale nedeniyle götürüldüğü hastanede, vücudunun birçok kısmını etkileyen klinik ve genetik bir rahatsızlık olan Joubert Sendromu-Spastik tanısı konulan ve doktorların 7 yıl ömür biçtiği 20 yaşındaki lise öğrencisi Serhat Yıldıra, 3'üncü kitabını yazdı. Yüzde 72 bedensel engeli bulunan ve 3 yıl önce de iki gözüne birden kornea nakli yapılan Yıldıra, kendisi gibi engelli bireylere, "Mutlaka ve mutlaka benim gibi engelli arkadaşlarım hayallerinin peşinden koşmalılar ve asla pes etmemeliler" çağrısında bulundu.
Manisa'nın Şehzadeler ilçesinde henüz 7 aylıkken geçirdiği havale nedeniyle götürüldüğü hastanede Joubert Sendromu-Spastik tanısı konulan ve doktorların 7 yıl ömür biçtiği Serhat Yıldıra azmi ile örnek oldu. Ailesinin gösterdiği ilgi ve aldığı eğitim sonrasında ilk defa 6 yaşında emekleyen, 10 yaşında ise konuşmayı öğrenen Yıldıra, 13 yaşında ise desteksiz yürümeyi başardı.
İKİ GÖZÜNE BİRDEN KORNEA NAKLİ YAPILDI
Polinas ve Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Bilişim Teknolojileri Bölümü 12'nci sınıf öğrencisi olan Yıldıra, öğretmeninin desteğiyle 'Bir Okul macerası' isimli ilk kitabını kaleme aldı. Ancak talihsizlikler Yıldıra'nın peşini bırakmadı.
Yıldıra, 16 yaşına geldiğinde bu defa kornea şeklinin bozulduğu ve öne doğru sivrilerek koni şeklinde çıkıntı yaptığı bir göz rahatsızlığı olan 'keratokonus' hastalığı olduğunu öğrendi. Yıldıra'nın gözlerinden birinin yüzde 4 gördüğü belirlenerek, iki gözüne birden 3 yıl önce kornea nakli yapıldı. Bir yandan sağlık sorunları ile boğuşan Yıldıra, 17 yaşında ikinci kitabı 'Fakir Çocuk'u yazdı. Doktorların 7 yıl ömür biçtiği, yüzde 72 engeline rağmen hayallerinin peşinden koşmaya devam eden Yıldıra, şu an 20 yaşında ve 'Sonsuz Aşk' isimli 3'üncü kitabını çıkarmanın mutluluğunu yaşıyor.
'HAYALLERİMİN PEŞİNDEN KOŞUYORUM'
Hayallerinin peşinden koşmaya ve kitap yazmaya devam edeceğini dile getiren Serhat Yıldıra, "Doğduktan sonra bazı rahatsızlıklar geçirdim. Joubert Sendromu-Spastik tanısı konuldu. 14 yaşında ilk kitabım olan 'Bir okul macerası' adlı kitabımı çıkardım. Aslında kitap yazma gibi bir fikrim yoktu. Derste boş bir şekilde otururken bir şeyler yazmaya başladım. Öğretmenim yanıma gelip, 'Sen kitap yaz, bastıralım' dedi. Kitap yazma sürecim bu şekilde başladı. İlk kitabımı 2016 yılında çıkardım. Hemen bir yıl sonra da ikinci kitabım olan 'Fakir Çocuk'u çıkardım. Ondan sonra ben, hayallerimin peşinde koşmalı ve yazmaya devam etmeliyim diye düşündüm. 2020 yılında ise üçüncü kitabımı çıkardım. Bu nedenle oldukça mutluyum. Hayallerimin peşinden koşuyorum" diye konuştu.
KENDİSİ GİBİ OLAN BİREYLERE ÇAĞRIDA BULUNDU
Son kitabı olan 'Sonsuz Aşk'ta, yaşanan hayali bir aşk hikayesini ele aldığını kaydeden Yıldıra, "Aşık değilim. Kitabımda bir aşk hikayesini ele aldım. Adı da öyleydi. Bir kanalda aynı isimle bir dizi varmış. Öğretmenim, 'Aynı olursa mahkemeye verebilirler' dedi. Ben de öğretmenimi kırmamak adına kitabıma 'Sonsuz Aşk' adını koydum. Benim gibi insanlara çağrıda bulunmak istiyorum. Kitap yazmak engelleri aşmaktır.
Bir şeyler yapın ve hayallerinizin peşinden koşun. Bu kitap yazmak olmayabilir, spor olabilir, müzik olabilir ama mutlaka ve mutlaka benim gibi engelli arkadaşlarım hayallerinin peşinden koşmalılar ve asla pes etmemeliler. Bakın bana, kitap yazıyorum. 3 kitap yazdım ve daha nicelerini yazacağım. Belki de büyük bir yazar olacağım" diye konuştu. Yıldıra, bir yayınevi tarafından ilk etapta 1000 adet basılan 90 sayfalık kitabı 'Sonsuz Aşk'ın kitapçılarda 10 liradan satışa sunulduğunu da belirtip, gelirini yazacağı yeni kitaplar için kullanacağını kaydetti.
SERHAT'I TUTUP, SEVEMİYORDUM
Evli ve 3 çocuk annesi Ayşe Yıldıra, ilk çocuğu olan Serhat'ın, tedavisini hiç aksatmadığını ve yaşadıklarından sonra şu anki durumunun kendilerine mutluluk verdiğini söyledi. Anne Yıldıra, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Doğum yaptıktan sonra eve geldim. Serhat, havale geçirdi. Ondan sonra hastaneye götürdük. Doktorlar açlıktan dolayı olduğunu söylediler, eve döndük. Eve geldiğimizde Serhat'ın ağız ve burnundan köpükler geldi, gözleri kaydı. Tekrardan hastaneye gittik. 'Eve götürün' dediler. 3 defa üst üste havale geçirince Serhat, bu hale geldi. Emekleme, yürüme tepkisi yoktu. 8 aylıkken başladık, şu an halen daha fizik tedaviye götürüyorum. Eskiden kendisini 3 kişi ancak yıkayabiliyorduk. Şu an eskiye göre iyileşti. Arada çok fark var. Serhat 13 yaşında yeni yeni yürümeye başladı. Konuşması daha geç oldu. O nedenle halen daha güzel konuşamıyor. Eskiden oğlum Serhat'ı kollarından tutup, kaldıramıyor ve sevemiyordum. Çünkü tüm eklem yerleri çıkıyordu. Şu an eskiye göre çok çok iyi. Bu nedenle çok mutluyuz. Allah'tan daha ne isteyeyim ki."