MEDENİYETLER KENTİ
MANİSA'NIN tarihi Yontma Taş Devri'ne kadar uzanır. Antik kaynaklar şehrin kurucuları olarak bugünkü Yunanistan'ın Teselya Bölgesi'ndeki Pelion Dağı civarında yaşayan Magnetleri işaret etmektedir. Magnetler, Batı Anadolu'ya göç ettiklerinde önce Menderes Nehri kıyısındaki Magnesia'yı, daha kuzeye giden bir kolu da Sipylos Dağı eteğindeki Magnesia'yı kurmuşlardır.
Yapılan araştırmalarda bölgede Yontma Taş Devri'nden kalma 15 bin ile 25 bin yıl öncesine ait ayak izleri bulunmuştur. Manisa sırasıyla Hititler, Frigler, İyonyalılar, Lidyalılar, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Saruhanoğulları ve Osmanlıların hâkimiyetinde kalmıştır.
DÜNYANIN KURU ÜZÜMÜ MANİSA'DAN
BEREKETLİ Gediz Nehri kıyısında kurulu olan Manisa'da, tarım önemli geçim kaynaklarından biridir. Tarımsal faaliyetlerin başında üzüm üretimi gelmektedir. Özellikle Sultani cinsi üzüm üretiminde ülke tarımında önemli bir paya sahiptir. Bunun yanı sıra il sınırları içerisindeki zeytin üretimi de önemli bir yere sahiptir.
Dünyaca ünlü çekirdeksiz kuru üzümün en çok üretildiği kent olan Manisa, bugün ürettiği birçok üründe Türkiye'de ilk sıralarda yer alıyor. Dünyanın en önemli markalarına ev sahipliği yapıyor. Manisa Organize Sanayi Bölgesi başta olmak üzere kurulan birçok OSB ile Türkiye ekonomisine büyük katkı sunuyor. Manisa'nın ihracatı 2021 yılında 5 milyar 200 milyon doları geçti.
5 ASIRDIR SÜREN GELENEK
KANUNİ Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan Manisa'da hastalandığında saray doktorları bir türlü tedavi edemez ve Merkez Efendi'nin, 41 çeşit baharat karışımından hazırladığı mesir macunuyla şifa bulur. Padişah da olayı kutlamak için kalan macunu halka dağıtır. Bu olay gelenekselleşir ve Hafsa Sultan adını taşıyan Sultan Camii ve külliyenin çatılarından mesir macunu saçılarak "Mesir Festivali" olarak kutlanır.
16 ŞEHZADE EĞİTİM ALDI
MANİSA, 1412 yılında Osmanlı egemenliğine girdikten sonra, Saruhan Sancağı adıyla anılarak, idari bir birim haline getirilmiştir. Şehir, özellikle 1437-1595 yılları arasında Osmanlı şehzadelerinin saltanat tecrübesini kazandıkları önemli siyasi eğitim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Manisa'da, sonraları tahta da oturan Osmanlı padişahlarının da içerisinde olduğu II. Murad, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim, III. Murad, III. Mehmet ve I. Mustafa gibi 16 şehzade bu dönemlerde sancak beyliği yapmışlardır. Manisa ve çevresinde Osmanlı idaresi altında nispeten sakin bir dönem geçmekle birlikte bölge 17. yüzyılda Kalenderoğlu, Birgili Cennetoğlu gibi isyancılar ile Yusuf Paşa ve İlyas Paşa gibi devlet görevlilerinin saldırı ve yağma hareketlerine maruz kaldı. 1833 yılında kısa bir süre için Kavalalı İbrahim Paşa komutasındaki Mısır egemenliği görüldü.
YUNANLI YAKIP YIKTI
MANİSA Yunan ordusu tarafından 26 Mayıs 1919'da işgal edildi ve 8 Eylül 1922 tarihinde Türk ordusu tarafından geri alındı. Yunan ordusu Batı Anadolu'dan geri çekilirken yakıp yıkma taktiği uyguladı. Tarihçi Nettleton Fisher konu hakkında, "Geri çekilen Yunan ordusu bir yakıp yıkma politikası benimsedi ve önüne gelen bütün savunmasız Türklere karşı vahşilikler uyguladı." diye yazmıştır. 5 Eylül gecesi başlayıp 8 Eylül'e kadar süren yangın "1922 Manisa yangını" olarak adlandırılır.
PARANIN İLK BASILDIĞI ŞEHİR
TUNÇ Çağı'nın sonlarından başlayarak MÖ 6. yüzyıla kadar Manisa ve Aydın çevresinde hüküm süren Lidya Krallığı'nın başkenti, bugün Salihli sınırlarındaki Sardes kentidir. Tarihte parayı ilk kez basan ve kullananlar Lidyalılar'dır. Altın-gümüş karışımı "elektrum" madeninden basılan bu ilk sikkelerin üzerinde Lidya Krallığı'nın arması olan aslan başı bulunuyordu. Salihli ve Akhisar ilçeleri arasındaki Bintepeler bölgesinde Lidyalılar'a ait tümülüsler ve kral mezarları bulunmuştur.
İLK ÇEVRECİ MANİSA TARZANI
ASIL adı Ahmet Bedevi olan Manisa Tarzanı'nın nüfus kayıtlarındaki ismi Ahmeddin Carlak'tır. 1888'de Bağdat'ta doğan Carlak, milli mücadeleye katıldı, kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile onurlandırıldı. Manisa'ya yerleşen Bedevi, belediyede çalıştı. Manisa'yı yeşillendirmek için Spil Dağı çevresinde her yere ağaç fidanı diken Bedevi, yaz kış demeden üstsüz olarak giydiği siyah şortla dolaşmasından dolayı Manisa Tarzanı adını aldı. Spil'de bir kulübede yaşamını sürdürürken 31 Mayıs 1963'te yaşamını yitirdi.
CÜNEYT HASÇELİK